VİZYON

Birileri Doğru Söylemiyor

TURGAY ALP

Kent yönetiminin hiyerarşi bir düzeni vardır.

Atananlar merkezi idareyi, seçilenler ise yerel yönetimi temsil eder.

Her iki tarafın ise denge unsuru ise yine bölgeden seçilen milletvekilleridir.

Çünkü milletin vekilleri aynı zamanda, yeri geldiğinde iyi bir izleyici, zamanı geldiğinde ise kucaklayıcı ve çözümleyici olmak zorundadırlar.

Yani anlayacağınız, kentte yaşayan halkın hizmetinde olacak üç taraf.

Şimdi gelelim sadede.

Mevcut iktidarın ciddiyetle üstünde durduğu konu, ülke halkının sağlığı.

Bunun içinde dumansız hava ile ilgili başlattığı kampanyalar.

Kapalı alanlarda sigara içme yasağı, sigara bıraktırma hatları vs.vs.

Hepsi gerçekten geç kalınsa bile alınması gereken tedbirler.

Ama ciddiyetle ele alınması gereken konu, akşamları kentin üstüne çöken kirli hava perdesi.

Yıllardır, işte bu konuda kent halkına “birileri doğruyu söylemiyor”

İnsanlar akşam saat 18.den itibaren kentin çekirdek yaşam alanı olan, Güllük, Bahçeli evler, Şarampol, Kaleiçi, Yenikapı, Işıklar, Buhanettin Onat taraflarında resmen oksijen soluyamıyorlar.

Bu kentin varoşlarında yanan kaçak kömür, araç lastiği ve bilumum hava kirletici yakacak maddeleri denize sıfır olan bu yerleşim merkezlerinin üstünde insan sağlığına zarar verici hava kirliliği tabakası yaratıyor.

Yıllardır halkı adına konuşan, yeri geldiğinde sesini yükselten sivil toplum örgütleri ne yazık ki yetkililerce ciddiye alınmıyor.

Üstü üstlük hemen arkasında yetkili en üst düzey idareciler basına çıkıp, ya kendilerine doğru söylemeyen çevre sağlıkçılarının sözlerini yansıtıyorlar, ya da kendilerine gelen kaygı verici hava ölçüm değerlerini halktan salkıyarak Antalya’nın havası kirlilik boyutlarının altında diyorlar.

Her iki durumda kamuoyuna “birileri doğruyu söylemeyerek” yaşayan kent halkının bu zehirli havayı solumasına seyirci kalıyor.

Peki niye yapılıyor “Dumansız Hava” kampanya ve uygulamaları.

Burada işte başta seçilen yereller olmak üzere, atananlar ve onların gözü kulağı olan Milletvekillerine ciddi görev düşmektedir.

Gerçekleri gizlemeye kimsenin hakkı yoktur.

Çünkü bu bir insanlık hakkı ihlalidir.