Sayın Valim, Kaleiçi’nin Geçmişte ve…
..tarihteki Anadolu’ya hizmetini, ticaret limanı olarak önemini, yerel halkın yaşamını, bilir misiniz veya kulaktan olsa da duydunuz mu?
40 yılı aşkın turizm hizmeti, 35 yıl çeşitli gazeteler de köşe yazarlığı yapmış Antalya doğumlu birisi olarak demek istediğim odur ki iki elimin parmaklarından fazla Antalya’ya hizmet etmiş Valiler ile turizm sektörü konusunda fikir alışverişi, toplantılar, sektör gezileri, temaslar da bulunmuş, Kent Konseyi Turizm komisyon Başkanlığı yapmış bir kişi olarak buradan size fikirlerimi, izlenimlerimi aktarmak istiyorum.
1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.
Her şey de olduğu gibi zaman geçtikçe yaşam ve bu proje için de yer alan işletmeler yozlaşmaya ve turizme hizmet verme amacı dışına çıkmaya başlamıştır bugün ki olduğu gibi.
Çeşitli süreler de hizmet veren Valilerimiz, gereken hizmetleri gösterseler dahi, zamanın Hükümetlerine, Kültür Turizm Bakanlarına, Ticaret Bakanlarına ve çeşitli ticari kuruluş birliklerine yöre halkının, turizmcilerinin yaşam tarzlarını ve fikirlerini kabul ettirememişlerdir.
Netice, bugün yerel halk Kaleiçi’nde ki aile yaşamını terk ederek doğal yaşamdan uzaklaşmıştır. Kaleiçi, her evin altında açılan Belediyelerin gelişi güzel verdiği bar, birahane, lokanta ruhsatlı açık mekanlar da yüksek volümlü müzikler ile rahatsız edici işletmelerin çoğunluğuna dönüşerek turizmden uzaklaşmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın önemle belirttiği gibi kimsenin gece 24.00 dan sonra kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur demesine rağmen aldırış edilmemesi kaygı vericidir.
Gece 24.de kapatmış gibi devam eden işletmeler, eli içki şişeleri ile sokak kaldırımlarında oturup geceyi sabah ezanına kadar uzatan yüksek sesle konuşarak, nara atanların yöre halkına, otellerde ki turistlere rahatsızlıklar vermesi ise denetimsizlikten ileri gelmektedir. Sormak lazım tekrar gecelerden sorumlu Bekçileri nerelerde görev alıyorlar? 155 aranıp bildirildikten yarım saat sonra şikayet mahalline gelerek gürültücü gurupları dağıtıyorlar. Eskiden olduğu gibi gece Bekçileri sokak aralarında, caddelerde görevleri gereği gezmiyor mu?
Gençliğimiz ise Covid salgını kısıtlamasından dolayı dejenere olmuş, halkın, ailesinin ve kendi sağlığını hiçe sayarak başı bozuk bir tarzı, sorumsuzca yaşamayı seçerek, son orman yangınları üzüntüsü bile hissetmeme duygusuzluğu içinde varsa yoksa eğlenceyi seçmişlerdir….
Bu şartlar altında ne bu yaşam değişme eğiliminde olur ne de Covid salgını biter….