Toplum olarak bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Herkes kendi âleminde ve hayal dünyasında geziyor. Ülkemin en mutlu insanları; düşünmeyen, sorgulamayan ve vurdumduymazlarıdır.
Bunlar için de söylenecek sözümüz olmalı:
Şehit haberleri öyle bir halde veriliyor ki; mübarek sanki Brezilya Dizisi. Cenaze namazı görüntüsünün peşine rahmetlinin mutlu günlerinde oyun havası eşliğinde; döktürdüğü oyun görüntüleri veriliyor. Bu görüntüleri Allah aşkına basına kimler veriyor?
Kırıp, döküp yakarak asker uğurluyoruz. Neymiş efendim beyefendi askere gidiş anında akıllarda kalıcı bir hatıra bırakacakmış. Olmaz olsun senin böyle hatıran.
Güvenlik güçlerimizin şehit haberleri; öldü diye veriliyor; teröristler için etkisiz hale getirildi deniliyor. Nasıl etkisiz hale getirildi? Elleri kolları mı bağlandı, bayıltıldı mı, öldürüldü mü? Belli değil.
Şehit cenazesinde protokol için cenaze bekletiliyor. Protokol üst düzeyde ise Hoca coştukça coşuyor; Alt düzeyde protokol varsa Hoca daha sönük bir hitap kullanıyor. Tabutun üzerine Şehit’in üç yaşındaki çocuğu oturtuluyor.
Bir kısım vatandaş bırakın selam vermeyi; selamı bile almıyor.
Yeni nesil derseniz malulen emekli olmuş gibiler; sabaha kadar internet akşama kadar uykuda. Sağlık bunun neresinde eğitim bunun neresinde, şeytan bunun neresinde?
Arabasının arkasına nazar boncuğu sallandıran millete gel de sen doğruları anlat. Adam¸bunun kendisini kazalardan koruyacağından emin.
Erkekler tuvaletinin kapısına “Seni seviyorum Elif” yazıyor. Elif’in bu tuvalete gelip bu yazıyı okuyacağından emin. Gel de sen bu adama doğruları anlat.
Allah’tan yöneticilerimiz etek giymiyor. El öpmenin devamında çok etek öpecekler var bu ülkede.
Her ay İki bin çocuk peydahlayan Suriyeliler bu zavallı yavruları bir aksesuar gibi; dilenirken kullanıyorlar. Bunlara insan gibi bir yaşam vermeyecektik de neden ülkemize aldık.
Asansörde; tanımadığım bir bayana günaydın diyorum. Bayan nereden tanışıyoruz? Diyor.
Dama çıkanın merdiveni attığı bu ülkede maalesef camı kıran da parasını ödemiyor.
Sonu İnşallah’la biten verilen sözlerin; yüzde seksenini tutulmadığını gördüm. Özellikle siyasiler.
Sabaha kadar internet, akşama kadar uykuda olan bir nesilden ne bekleyeceğiz?
Yirmi yaş altı; tahsil yapmamış, meslek edinip bir kesere sap olmamış bir grup parazit yaratıklar; oturmuşlar evlilik programında zengin karı ve koca bekliyorlar.
Okumuyoruz; sadece televizyonlardan bize sunulanları dinliyor ve seyrediyoruz, Tabi ne kadarını anlayabiliyorsak.
Arabalarımızı üç adım ötedeki büfeye kadar kullanır olduk. Şayet evimizin salonuna kadar giren araba üretilse; almak için kuyruğa bile geçeceğiz.
Evin ağabeyi bir odadan bir odaya telefon mesajı çekip kız kardeşinden su istiyor.
Tembel anneler; çocuklarını kendi el emeği ürünleri yerine sağlığa zararlı hazır gıdalarla okula yolluyor. Öğleye kadar uyuyan velilerin çocukları da okula aç gidiyor.
Siyasilerimiz; Popolarını koltuğa koymaktan bile acizler; bu işi yapan TBMM’de kadrolu personelleri bile var.
Benden söylemesi: “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.”
Sevgi ve saygılarımla