Protokol; benim hiç sevmediğim ve en nefret ettiğim bir uygulamadır. Protokolün esasında kibir, gurur ve ayrımcılık vardır. Üstünlerin sırf kendi egolarını tatmin etmek için peydahladıkları bir sistemdir protokol.
Alın size yakın tanığı olduğum protokoller:
Mesleğim gereği birçok seminer ve mesleki kongrelere katıldım. Kimilerine konuk, kimilerine konuşmacı, kimilerine de oturum başkanı olarak.
Elbette ki; korunması önemli üst düzey kişiler ve yabancı konuklar ön sıralarda toplansın ama ayakta kalan yaşlı başlı insanların yerini şube müdür yardımcılarına varıncaya kadar hazırlanan protokol ordusu işgal etmesin.
Düşünebiliyor musunuz; yüz elli kişilik bir salonda elli kişilik protokol koltuğu var. İşin daha da vahimi; her an gelebilir düşüncesiyle program sonuna kadar boş tutulan protokol koltukları ve etkinliği sonuna dek ayakta izleyen insanlar gördüm. Şayet protokole davet edilen insanlarının davete saygısı olsa zamanında gelirdi. Aslında bunlara değil oturtmak; tek ayak cezası vereceksin.
Oturum yönettiğim birçok etkinlikte ev sahiplerinin hoşuna gitmese de boş protokol yerlerinin ayakta kalanlarca doldurulması uyarılarında çok bulundum. Konuk olarak katıldıklarımda yer bulmadığım hallerde ise gelmeyen protokol sahiplerinin boş yerine gidip oturdum.
Münasebetsiz görevlilerin gelip bana yaptıkları uyarılarına da “Evladım sen herhalde beni tanımıyorsun ben bu yılın Türkiye vergi rekortmeni İbrahim Baykan’ım” diye sallamışımdır ve görevli de affedersiniz efendim diyerek yanımdan ayrılmıştır.
Uçaklarda da karşımıza çıkıyor bu protokol. Aynı parayı veriyoruz ama bir takım hatırlılar VİP adı altında özel kabinlerde uçuyorlar. Sanki düşme halinde ilk kurtarılacaklarmış gibi. Bir uçuşumda inat ve merak ettim ve bir yolunu bulup bu bölümde uçtum. İndiğimizde genel kabinde uçan arkadaşlarıma ne tür ikramlar gördüklerini sordum. Konsantre meyve suyu ve kuru peçete. Bizlere ise taze sıkılmış portakal suyu ve nemlendirilmiş havlu ikram ettiler. Bir de eli kolu bağlı biz yolculara Bir emriniz var mı? Diye soran mini etekli ve gereksiz eğilmeleriyle göğüsleri gözüken hostesler.
Bu baş belası protokol; cenaze namazlarına bile yansıdı. Bir defasında katıldığım bir cenaze namazında hocanın ön sıradaki cemaati kollarıyla iterek; beklenen hatırlı kişilere yer açtığını; hatta onlar gelinceye kadar merhumu beklettiğini bile gördüm.
Gelişmiş ülkelerde bizdeki örneklerine rastlamadığımız bu protokol illeti bizim gibi geri ülkelerde saltanatını daha uzun yıllar koruyacağa benziyor. Batsın sizin protokolleriniz.
Haydi hayırlısı.
Sevgi ve Saygılarımla