Dünyanın en zevkli işi yönetimdir. Hele bir de, hesap kitap sorunun yoksa, tadından yenmez. "Derenin taşıyla, derenin kuşunu vur", çevir çevir ye. Yanına ne alırsınız bilemem!..
--Şaka bir yana, tarihte 16 devlet kurmak bir yana, ama bunun övünülecek yanını bulacağımıza; nasıl yıkılmazdı, neden yıkılmışlar sorusunu sormak iş çıkartır insanın başına, değil mi?
--Masanın/Koltuğunun arkasına 16 bayrak koyarsın, iş olur biter.
--Bir Allahın kulu da çıkıp, "beğim, iyi hoş da, nice olmuştur bunların halı" demez.
--Peki Dünyada bugün var olan devletlerin öyküleri nelerdir:
--İNGİLTERE(Birleşik Krallık), her ne kadar dört ülkeden "Galler, İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda"dan oluşsa da, Üniter ve egemen bir devlet olarak Birleşik Krallık'ta Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda bu süreç içinde özerkliklerini ilan etmişlerdir. Ama İngiltere (BK) dünyayı yönetmeye devam etmektedir.
--Ve üstelik bilinen anlamda yazılı bir anayasası da yoktur. Anayasa, B.K'ın siyasi yapısını oluşturan yasalar ve ilkeler bütünüdür.
--Yurttaşları ile devlet arasındaki ilişkide yasama, yürütme ve yargının tarafından, düzenlemeler içerir. "İngiliz Anayasası" denilen şey ise, kanunlar, mahkeme kararları, uzman çalışmaları ve antlaşmalar gibi yazı metinlerdir.
--BK'nın tarihi, 1600'lerde başlar, 1800'lerin başında da Birleşik Krallık olur; II.Elizabeth'de, 6 Şubat 1952'den bu yana Ülkeyi İngiltere Parlamentosu (Lordlar ve Avam Kamarası) ile birlikte yönetmektedir.
--Amerika Birleşik Devletleri(ABD). Birleşik Devletler tarihi,15. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesi ile başlar.
--Önceleri İspanya, Fransa ve Büyük Britanya/Birleşik Krallık, zamanla da Hollanda, İsveç ve Portekiz sömürgeler kurarlar.
--Günümüz ABD ise, 18. yüzyılda Britanya İmparatorluğuna ait sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanması sonucu oluşmuştur.
--ABD'nin 21 Haziran 1788'de kabul edilen Anayasası, ABD'nin en üstün hukuk kaynağı olup, yıllardır Devletin iskeletini oluşturur.
--Anayasa, devleti üç ana kuvvete ayırmiştır ve;
--Yasama, ABD Kongresi ve Temsilciler Meclisinde temsil edilir ve Başı da, Amerika Birleşik Devletleri Başkanıdır.
--Günümüzün diğer Ulus Devletleri ise, Kapitalizmin 1800'lerin sonunda İmparatorlukları parçalaması ile 1900'lerin başında ortaya çıkmışlardır.
--1900'lerin başından beriye, günümüz dünyası diyecek olurasak; Kapitalizmin kendi egemenlik alanını korumak ve genişletmek gibi bir derdi olmuştur. Bu konu görmezlikten gelinir ama;
--Kapitalizm, 1917 Sovyet Bolşevik Devrimi ile başlayan Sosyalist yönetimlerin önüne geçmek için Faşizmi kullanmıştır.
--Ve 1917-1945 arası Avrupa ve dünyada Faşizm etkin olmuştur. (Almanya-Hitler, İtalya-Mussolini, İspanya-Franco gibi.)
--Osmanlı İmparatorluğu'nun moratoryum (borçlarını ödeyememe durumu-1875) ilanı ile başlayan ve işgal edilip parçalanması ile süren süreç, 29 Ekim 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ile TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve DEVLETİNİN kurulması ile taçlanır.
--Kapitalizm, faşizm ile avrupa ülkelerini kasıp kavururken, 1.Eylül.1939 ile 2.Eylül.1945 arasında Avrupa'yı kana bulamaktan çekinmedi. Dönemin Başkanları ise, Almanya/Adolf Hitler, İngiltere/Winston Churchill, Sovyet Rusya/Josef Stalin, , İtalya/Benito Mussolini, ABD/Franklin D. Roosevelt-Harry S. Truman.
--Türkiye bu süreci ise, büyük devlet adamı İsmet İnönü sayesinde, İngiltere ve Almanya'nın açıktan, ABD'nin de dolaylı baskı ve müdahalelerine karşı direnip, diplomatik bir süreç yöneterek savaş dışında kalmayı başarmıştır.
--Görüleceği üzere, dünyada hiçbir şey sebepsiz olmuyor. İster devler, milletler için olsun, ister liderler için olsun.
--Türkiye Cumhuriyeti bir yandan ulusal kurtuluş savaşı veriyor, diğer yandan yoksul halkın kalkınması için ülkenin ve yurttaşların elinde ki her türlü olanaklar kullanılıyor.
--Sınırlı da olsa kişisel hak ve özgürlükler, kadınlara seçme seçilme hakkı, sosyal devletin olmazsa olmazı sosyal güvenlik sistemi kurulmaya ve sistem kurumsallaştırılmasına çalışılıyor.
--Günümüzde özelleştirilen, satılan birçok kurum, kuruluş, şirket ve fabrikaların ya temelleri o dönemler atılıyor ya da kurumsal yapıları için ilk çabalar o zaman başlatılıyor.
--Yurttaşların emeklilik, sağlık güvenceleri sağlanırken, yeni iş ve istihdam alanları yaratılıyor.
--Halk, kendi kaynağını devletin planlı ekonomisi çerçevesinde rasyonel yatırımlara yönlendiriyor, Devlette yurttaşları için öncelikle ne gerekli ise o hizmeti götürüyor ve yatırımları yapıyor.
--Devlet, milleti için gerekli iş gücünü eğitiyor ve istihdamını sağlayan, ekonomik refah tanaba yayılmaya çalışılıyordu.
--Genel/Merkezi Yönetim, kamu kaynaklarını bütçelendirip halkın yararına sunarken, Yerel/Belediye Yönetimler ise, bölge ve beldelerinde himetleri aksatmadan yerine getirmeye çalışıyorlardı.
--Dereler, ırmaklar, ormanlar, madenler milletin malı sayılıp SÜMER, ETİ, ZİRAAT, HALK, EMLAK gibi kurumlar aracılığı ile işleniyor ve değerlendiriliyordu.
--Oktay Akbal'ın dediği gibi 1950'ler ile başlayan bir süreçte Maalesef "Önce Ekmekler Bozuldu", 24 Ocak 1980 ile başlayan süreçte de Ülkenin dengesi bozulup, 2000'lerden sonra da şirazesi dağıldı.
--Çok üzgünüm ki bu bozulma, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile kamu bürokrasisinde de oldu.
--Ve gelinen nokta da bugün Devlet, devletin kaynağı, devletin bürokrasisi ile, uluslararası borsalarda hisseleri devredilen şirketler aracılığı ile halkına hizmet satıyor.
--Yerel yönetimler ise, sanki özerk yerler ve yapılar mantığı ile yöresel, yerel hizmetler ile varlıklarını sürdürüyorlar.
--Oysa, PLANLANMA diye bir süreç vardır. Başarılı olan her organizasyonun üstünde ki taşı kaldırın altında planlama çıkar.
--Halk arasında şaka gibi söylenen bir gerçek söz vardır. Hani "Her başarılı Erkek/Kadının arkasında, Başarılı bir Kadın/Erkek vardır" derler. İşte bu iş planlaması ve organizasyonudur.
--Devletler de kişiler, aileler, şirketler kurum ve kuruluşlar gibi işlerini planlamak zorundadır. Çünkü planlama, hem ekonomden hem de zamandan kazandıran, israfı önleyen bir süreçtir.
--Amman ben de ne saçmalıyorum değil mi?
--Kardeşim "Devletin malı deniz, yemeyen domuz". Ne planlamasından söz ediyorsun ki. Ne diyordu o şarkı, "Bandıra bandıra ye beni" diyen o kadar şey varken, zayii mi olsun, yoksa mekruh mu?
--Yönetim bir süreçtir. Bu sürecin başında da Planlama gelir. Plan ve programı olan kişiler gibi devletler de dün olduğu gibi bugün de vardır. Kişilerde olduğu gibi.
--Yoksa, ataların dediği gibi "görgüsüzün oğlu olmuş, tutmuş ......, .... yolmuş" modunda, daha çok acemi nalbanta nal çaktırmaya devam eder gidersiniz.
--Size kolay gelsin. Bakkal da, fırında ekmek, hâlâ parayla da.