ANKARA'DAN

Yarın güneş doğmayacak!..

Avusturyalı ünlü yazar Thomas Bernhard Eski Ustalar adlı yapıtında "Düşünen insan doğuştan mutsuz bir insandır." diyor.

--Özellikle son zamanlarda etrafıma bakıyorum, adete bunu çok geniş bir insan ve toplum laboratuvarında gözlemliyorum, insanlar ile konuşuyorum ve bu sözleri doğruluyorlar.

--Geçenlerde bir sanal ortam videosunda, bir çok kere de kendimin yaşadığı diyaloğu izleyince, tamam bu söz çok doğru.

--Bir çok yerde bazı insanlar, "bu memlekette, işsizlik yok, iş beğenmeyenler var!..", Ya da "çarşı pazar pahalı, hayat pahalı diyorlar, yalan. Bu ülkede açlıktan ölen var mı?" diyor adam ve kadınlar. İnanılmaz.

--Ben sözlerin doğruluğunu yada yanlışlığını hiç tartışmayacağım. Yıllarca yöneticilik yapmış birisi olarak, çok insanın tükürdüğünü yaladığını, çok insanın seçimlerden bir süre sonra "elim kırılsaydı da ..." dediğini dinlediğim, bildiğim için bunlara gülüyorum. Zamanın, bunları onlara onlara ispatlayacağını biliyorum.

--Ama asıl benim sorguladığım şey, İNSAN denilen varlık.

--Gerçekten sokakta, bir çok yerde konuşan bunlar insan ise, bir vicdan taşıyor olmalılardır. Çünkü, vicdan insanın en hassas terazisidir.

--Bir şeyin farkına vardım ki, hani bir söz vardır, "konuşuyor, konuşuyoruz ama, anlaşamıyoruz" diye. O yüzden anlaşmanın ilk koşulunun doğru sözcükleri kullanmaktan geçtiği için, "VİCDAN" sözcüğü nedir, ona bakalım.

--Vicdan: duyunç; açıklamalı olarak "kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç."

--Eğer insandan söz ediyor ve insan isek, bu değer yargısını taşımamız gerek. Bilmemiz ve yaşamımıza sokmamız gerek.

--Kaynağına bir çok referanslar söylenen bir söz vardır. "Komşusu açken, tok yatan bizden değildir" diye.

--Bazen birileri çıkar, "dün, o yoktu, bu yoktu, şu yoktu" diyor ya. Bu memlekette, ortalama yaşam sürmüş insanlar ne hiç yoktu.

--Tamam, depolarda yağlar saklanıp, siyasi iktidarlara ders verildiğini gördük, bu yokluk değil idi.

--Bu memleket, uçak İstanbul ve Kayseri'de Uçak fabrikaları yaptı ve yurt dışına sattı. Bu kafada olanların pek yakında, "bu ülkede kumaş mı vardı, ilk mintanı biz diktik, getirdik" demelerine şaşırmayacağım.

--Evet, bu memlekette her şey vardı da, bazılarında gerçekten yoktu. Onlar kimler mi? Buna ben değil de, bir Anadolu-Karadeniz ezgisi yanıt versin:

--"...Mısırı kuruttun mu/ Ambarda duruttun mu/ Nenen çarık giyerdi/ Bunları unuttun mu?

Korko çorbası derler mısırın çorbasına/ Benden selamlar olsun mısırın babasına!.."

--Bugün rugan ayakkabılar giyip, bilmem ne Fransız markası giysi giyip, çanta, saat aksesuar taşıyanların birçoğu için evet dün bunlar yoktu. Ama onlar için.

--O yüzden bunlara bir sözüm yok, olmaz da, ama azıcık vicdanı olup, ortalık da insan diye dolaşanların da bu basit gerçeği bilmeleri, gerçeği kavramaları gerek.

--Budistler için Dalai Lama, kutsal bir din adamı önderdir. Budizm'in kurucusu oIan Shakyamuni'nin reenkarnasyon sürecini tamamIayarak, yeniden doğduğu düşünüIen kişiIere veriIen addır.

--Bir gün Tibet'te büyük bir ayinden sonra, Dalai Lama, "... ayının, ... günü güneş doğmayacak" der. Bütün Budistler hatta 1960'ların Çiçek Çocukları, o gün için Tibet'in yolunu tutar ve dağın yamaçlarında, Dalai Lama'nın yaşadığı mağarayı görecek yerlerde çadır kurup beklerler.

--O gün gelir. Geceyi mağaranın yakınında dağ yamaçlarında geçiren herkes, "güneşin doğmayacağı" güne tanıklık yapmak isterler.

--Gece sabah döner, önce koyu bir kızıllık, sonra koyu bir karanlık sonra yavaş yavaş ağaran bir hava ve doğan bir güneş.

--Herkes güneşin doğmamasına tanıklık yapacak iken, güneş doğup, yükselmeye başlar. Bir uğultudur, gider. Herkes meraktadır.

--O güne kadar her dediği doğru çıkan Dalai Lama'nın bu sözü, doğru çıkmamıştır. Gün bir urgan boyu çıkınca, mağaraya girmeye karar verirler. Bu nedir diye?

--Girip bakarlar ki, Dalai Lama uzandığı yerde, boylu boyunca hareketsiz yatmaktadır. Dalai Lama ölmüştür.

--Evet, o gün güneş doğmamıştır, ama sadece Dalai Lama için.

--Dün o yoktu, bu yoktu diyenleri anlatabildim mi, bilemem!..

Yayın Tarihi
26.08.2021
Bu makale 1047 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!