Zaman, öyle bir öğretmen ki, herkese bir şeyleri öğretiyor ama, ne işe yarıyor ise!.. Çoğu şeyde "olanlar oldu geçti, sen ne dersen de" dizeleri gibi, olanlar oluyor ama, olanlardan kalanlar can acıtıyor.
Hani o, "Çok geç kalmışız canım/ Vakit bu vakit değil,/ .... Lale devri çocuklarıyız biz/ Zamanımız geçmiş" diyen; o dizelerdeki gibi dönemler de, demek ki insanların yaşamlarında oluyormuş!..
Henüz çocuk yaşta, yalancı bir ihbarcının yalan beyanı ile birçok arkadaşımız ile birlikte dersten alınıp, mahkemece cezaevine konulup, iki gün sonra da olay başka yerde, bizim derste olduğumuz anlaşılmış ve bir başka hakimce serbest kalmıştık ama, hakimin mahkeme kararına yazdırdığı "sağ görüşlü öğrencileri darp" tümcesi, bürokraside, askerde çirkin ördek yavrusu olmama sebep olmuştu.
Değerli dostum Profesör İbrahim Atilla Acar Hocam, telefondan bir whatsapp iletisi göndermiş, ben de bu dönemin modası olan "zoom toplantısına" canlı olarak katılmıştım.
Konu Torosların bir yiğit delikanlısı, Antalya- Akseki Müftülerinden Salim Yüksel’in oğlu, eski Diyanet İşleri başkanlarından Ahmet Hamdi Akseki’nin yeğeni, Mustafa Kemal Atatürk gibi 10 Kasım 1983'de kaybettiğimiz Osman Zeki Yüksel (SERDENGEÇTİ) idi.
Sunumu yapan da yine bir başka Aksekili, Cemal Kurnaz hocam idi
Latin Amerikalı yazar Gabriel Garcia Marquez'in yerlilerden alıntı yaparak "Yüzyıllık Yalnız" yapıtında dediği gibi "Kul plan yaparken, kader gülermiş!" Programı dinleyince, gerçekten güldüm
Soyadı "Yüksel" iken, Üniversite yıllarında yaşadığı sorunlar nedeniyle "devletin, milletin yüksek menfaatlerini" gözeten dönem yetkililerince mağdur edilip, çıkardığı "Serdengeçti" dergisinden dolayı da, bunu kendisine soyadı yapmıştır.
Meğer 12 Eylül sürecinde, devleti kutsayıp, bizi görmezlikten gelip, buruşturulmuş kağıt gibi hapishaneye gönderen sağcı anlayışın benzeri; isimleri gerçekten saygı ile anılan ve de ülkenin çağdaş bir ülke olması için çabalayıp emekleri geçenlerin bazılarınca da, Osman Yüksel Serdengeçti'ye de yaşatılınca içime bir sızı çöktü.
Biz, Devleti ve Milleti bu kadar çok severken, bu acılar niye diye?
Cemal Kurnaz Hocam, Serdengeçti'nin dönemin aydınları ile yaşadığı sorunları ve daha sonra da aynı aydınların kendisinin de şiirlerini okuduğu Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Mehmet Akif'den şiirler okuyarak renklendirdiği konuşmasını;
Yine bir başka Antalya-Elmalı'dan E. Milli Eğitim Genel Müdürü Bekir Turgut da, Serdengeçtinin bu çelişkili yaşam süreçlerini ve "devletin dönemsel hassasiyeti"ne ilişkin, Köy Enstitüleri ve İmam Hatip Liselerine ilişkin yaklaşım ve sözleri eşlik etti. Bu da gerçekten ülkemin aydınlık geleceğine ilişkin umutlarımı bir kez daha yeşertti.
Diyanet Vakfı İSLAM ANSİKLOPEDİSİNİN Osman Yüksel Serdengeçti ile ilgili bölümü ise oldukça dikkat çekiciydi.
"Modernizme, Batılılaşma’ya, materyalizme karşı olan Osman Yüksel tek parti döneminin bu paraleldeki uygulamalarına karşı çıkmıştır. İsmet İnönü başta olmak üzere Nevzat Tandoğan, Hasan Âli Yücel, Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali, Falih Rıfkı Atay, Ahmet Emin Yalman gibi dönemin önemli isimleriyle sürekli mücadele içinde olmuştur.
....Osman Yüksel aynı zamanda Köroğlu, Karacaoğlan, Ferhad, Âşık Hüsnü gibi halk şairlerinin etkisinde kalmıştır. Bu tesir onun şiirlerinin tabiatla ilgili mısralarında kendini hissettirmektedir. Düşüncelerini benimsememekle birlikte Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali gibi şair ve yazarların sanat yönünü takdir etmiştir."
Yine Serdengeçti ile ilgili olarak, Demokrat Parti(DP) döneminde, "Cezayir'de Fransız zulmüne karşı direnen mücahitlerin Türkiye radyolarındaki haberlerde “âsi” ve “tedhişçi” olarak nitelenmesine ve Birleşmiş Milletler’de görüşülen Cezayir meselesinde Türkiye temsilcisinin Fransa lehine oy kullanmasına karşı çıkmış, bu konuda sert yazılar yazmıştır." denilmektedir.
Zaman su gibi akarken, o kadar çok şeyi atladığımızı görüyorum ki, neyse ki günümüzün iletişim araçları ve yayınları var da, bir çok konuya çok farklı pencerelerden bakabilme olanağına sahibiz.
Belki çok özel olacak ama, bunu da yazmadan geçmeyeceğim. "1965-1969 döneminde Adalet Partisi’nden Antalya milletvekili olarak meclise girdi, ancak parti yöneticilerine karşı eleştirilerden dolayı partiden ihraç edildi."
Her ne kadar bizlerin sülaleleri yerleşik Türkmenlerden olsa da, yöre ile ilgili Atatürk'ün "Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez." sözlerinin kaynağı, acaba bizlerin yurt sevgisi kadar, biraz da bu topraklara çılgınca tutkun olmamız mı, sizce de?