İlk, orta ve Lise'miz pek öyle hatırı sayılır okullar değildi ama; ailelerimiz, öğretmenlerimiz de ellerinden gelenin üstünde çok çabaları oldu "biz adam olalım" diye.
--Onlara şükran borcumuz hiç bitmez, yaşanlara sağlıklı uzun ömür dilerken, bu dünyadan göçenlerinde toprakları bol olsun.
--Büyük bir karmaşa sonunda doğru yolu bulup Anakara'da bir Üniversite'ye postu atınca, her ne kadar dışa dönük olsam da, dünyanın ne kadar farklı döndüğünü ve kaç köşe bucak olduğunu hem yaşayıp hem de, Sosyal Antropoloji dersinde Bozkurt Güvenç, Sistem Analizi dersinde Ersoy Gürsoy gibi hocalardan çok farklı bakış açıları ile öğrenmiştim. Şimdi de yediğim kazıklar ile baya liyakatliyim.
--Artık mızrağın çuvala sığmadığı bir dönem olarak, yaşadığımız durum ve ruh haline dünyadan bir örnek vermek istiyorum.
--Malezyalıların (Malaya) "AMOK", bizim kültürümüzde de "CİNNET" hali denilen bu durum, kişisellikten çıkıp, kitlesel hale dönüşmektedir.
--Süreci yönetenler durumun farkında ama her nedense, sorunun çözümüne ilişkin bir çaba yerine, durumdan vazife çıkararak, "domuzdan bir kıl koparmak evladır" diye herkesi yolmaya ve her şeyi de talan etmeye devam etmekteler.
--Amok ya da Cinnet hali, herkesin, her şeyi olağan saydığı bir durumda, kişinin gözünü karartıp, hiddetle saldırganlaştığı(sağlık çalışanlarına saldırılar) ve ölümü bile hiç sayıp bilinçli bir şekilde sona doğru koşturduğu(grup ya da kişisel intihar) haldir ve sonu çoğunlukla ölüm ile biter.
--Bu olağan bir hal-durum mudur?.
--Elbette ki değildir. Peki bu bir hastalık hali midir? O da değildir. Kişi bilinçli ama kafasına koyduğunu yapmak için, her şeyi (ölümü bile) göze alarak koştuğu, her şeye ve herkese saldırdığı bir hal normal ve olağan değildir!...
---Çok üzgünüm ki, ortalık da o kadar Amok Koşucusu var ki; nerede, kim ve niçin soruları bile bir anlam taşımıyor.
--Bu insanların ruh hallerini ve durumlarını salt "hasta ruhlu insanlar" olarak tanımlamak mümkün müdür?.
--Son derece bilinçli ve kararlılıkla ölüme koşan İnsanları, AMOK KOŞUCULARI haline getiren kişileri, kuruluşları ve sebepleri bilmeden, anlamadan sorunlara çözüm bulunamaz.
--3'üncü Paylaşım Savaşının bölgemiz üzerinden yaşandığı/yapıldığı; BİRLİK ve BERABERLİĞE, tek yürek olmaya ihtiyacın en gerekli olduğu bu günler ve yıllarda toplumu ve siyaseti germenin (Kimilerince bir gerekliliği olabilir ama) Yurttaşların ve toplumun yararına olmadığı da gün gibi ortadır.
--Yalnız kişiler değildir Amok koşucusu olanlar, siyasi ve ekonomik sistemler, devletler, şirketler de bazen cinnet, amok koşucusu sendromu halini yaşarlar. 1'inci, 2'inci Paylaşım savaşlarında KAPİTALİZMİN yaşadığı hal/durum budur.
--Kapitalizm akıllı olduğundan 3'üncü Paylaşım Savaşının yaşandığı bu yıllarda ve bölgemizde bu AMOK HALİNİ, taşeronlarına yaptırmakta ve kendi değimleri ile "it'i, ite kırdırmaktadır!.."
--Ülkemiz siyasilerinin, Devlet ve Hükümet Yetkililerinin de bir an önce bu AMOK KOŞUCUSU SENDROMUNDAN-halinden, tez elden çıkmaları gerekmektedir.
---Çünkü, Amok koşusunun yapanlara kazandırdığı ve Koşucusunun kazandığı bir şey yoktur!..