ANKARA'DAN

TÜRKİYE'DE SİYASET Mİ DEDİNİZ

 Haberin başlığı çok ilgimi çekmişti. SİYASET ve de TÜRKİYE. 

    Ankara'da, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseylerinin ortaklaşa düzenledikleri; adı siyasi, katılımcıları siyasi olmayan bir program idi. 

   Benim açımdan işin daha garip olan tarafı ise, hafta sonu olmasına karşın, adı bile başlı başına merak konusu olabilecek böyle bir toplantıya dışarıdan katılan bir iki kişiden birisi de ben idim.

    Toplantıda, "28 Şubat Sonrası İslamcılık" konulu sunumu da Bilkent Üniversitesinden Prof Dr Alev Çınar Hocam yapıyordu.

    Bilimsel ve akademik bir bakış açısı ile AKP'nin ne olduğunu, ne yaptığını, AKP dışındaki siyasilerin, özellikle de CHP'nin ne yapması gerektiğini düşündüren bir seminer.

    "Türkiye Siyasetini Anlamak" ve "28 Şubat Sonrası İslamcılık".

    Kendimi, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dizelerinde hissettim.

 "Ne içindeyim zamanın,/ Ne de büsbütün dışında".

    Konu İslamcılık ve günümüz Türkiye Siyaseti olunca, elbette ilk başta ele alacağınız ADALET VE KALKINMA PARTİSİ(AKP) olacaktır.

   Alev Hocamın sunumundan notlar:

   AKP, "28 Şubat 1997" süreci sonucunda kurulan bir partidir.

   Kökleri, İslami Dergilerle filizlenen bir siyasi geleneğe dayanır.

   AKP'ye geçmeden önce, geleneğin temellerinin atıldığı REFAH PARTİSİ (RP)'ne de bakmak gerekir.

    RP, siyasi arenada ilk bayrak gösterisini 1989 KONYA Büyükşehir Belediyesini kazanarak yaparak, sosyal ve siyasi bir taban oluşturur.

    Yerel Yönetimdeki bu süreç, genel yönetime olan ilgiyi de arttır.

    İslami kesimde iki ana akım bulunmaktadır:

   İSLAMCILIK ve MUHAFAZAKARLIK.

    İslamcı sol akım da özünde özel mülkiyete karşıdır. 

    Bu, özünde 'MÜLK ALLAHINDIR" inanışından kaynaklanır. 

    İnsan, Allah'ın kuludur, o halde, kişisel mal mülk olamaz!..

   Mülkiyeti ret eden bu yaklaşım ise, KOMÜNİST ideolojiye yakın bir durumdur. Bu anlayışla, İSLAMCILIK içinde de siyasi olarak SOLA yakın duruşu olan kesimler de vardır.

   RP, en azından Necmettin Erbakan döneminde, bu yüzden millici ve anti-emperyalist bir partidir.

  İlk olarak RP, 1989 Konya Belediyesini kazanacak, 1991 Milletvekili seçimlerinde de başarısını kanıtlayıp, 1994 Belediye Seçimleri ile bunu tescilleyecektir.

   1973, CHP(Bülent ECEVİT), MSP(Necmettin ERBAKAN) hükümet denemesi ile "iktidar ilişkisi" kuran bu kesimi, 1996'da da RP - DYP(T. Çiller) REFAHYOL hükümetini kuracaklardır.

   Devletin kuruluşundan bu yana, Devleti korumak ve kollamakla görevli Ordu ve MGK gibi kurumlar, o dönem REFAHYOL Hükümetin Laiklik karşıtı tavırları olduğu düşüncesi ile Erbakan'a açık tavır alırlar ve süreç, Erbakan'ın hükümetten uzaklaştırılmasına kadar gider.  

   Bu tavır üzerine, yerli ve yabancı güç odaklarının ilgisi, yerelde iktidar olan İslami kesimin etkili ismi R. T. ERDOĞAN üzerine yoğunlaşır.  

    Uluslararası önemli görüşmelerin tercümanı ve gazetecisi olan Banu Avar, daha sonraki yıllarda yaptığı açıklamalarda, bazı uluslararası kişi ve kuruluşların Erbakan Hocayı görmezlikten gelip, yok sayıp, illa da Erdoğan ve Abdullah Gül ile görüşmeler yapmak istediklerini anlatır. Bunun anlamını ise, yıllar sonra daha iyi anlaşılır.

    Soğuk Savaş yıllarında bazı Orta Doğu ve Arap ülkeleri Sovyetler Birliği yanlısı tutum sergiliyorlardı. Bu sıcak ilişkiden kaynaklı olarak da Sovyetler Birliği 1979 yılında Afganistan'ı işgal eder. 

  Bu dönemde Sovyetler Birliği, İslam coğrafyasında anti emperyalist grupları destekleyerek etkin olurken, ABD ise İslamcı grupları destekleyerek bir "Yeşil Kuşak Projesi"ni oluşturmak için CIA aracılığı ile, İslamcı akım ve Mücahit gruplarını besleyip Sovyetlere karşı destekler.  

   Alev Hocam sunumunda, RP'yi İslamcı (anti-emperyalist), AKP'yi ise Muhafazakar Müslüman (Sermayeci) partiler olarak değerlendiriyordu.

   MUHAFAZAKARLIK, ilk olarak Avrupa'da ortaya çıkan bir akımdır. Aristokrasinin devamını savunur.

   Bizde ise bu akım 11 yüzyılda GAZALİ ile başlar ve gelenekçidir. 

   Müslüman olarak yaşamak önemlidir, bu da ancak "Devlete Sahip Olmakla" mümkündür. 

    Hatta bu anlayışa göre, Devletin Başı/Sultan, zalim bile olsa, buna razı olunması gerekir.  

   Çünkü Sultan, Başkan gider ise düzen de yıkılır, yok olur!..

   Bu Muhafazakar düşüncenin karşıtı yenilikçi, akılcı, rasyonalist düşüncenin kaynağı FARABİ'dir.

   Muhafazakarlıkta önemli olan toplum düzeninin korunmasıdır. 

   Yoksul, varsıl sınıfların ve sosyal farklılıkların olması doğaldır. 

  Bu kesince yaşanan sorunlara çözümler geçmişte aranır; çünkü en iyi çözümler İslam'ı yönetim geleneğinin geçmişinde vardır.

    Muhafazakarların, Osmanlı'ya ve ASR-I SAADETe özlemleri de buradan kaynaklanır.

   Muhafazakarların tersine İslamcılar, sorunlara çözümü yaşanılan çağda ve gelecekte ararlar. Bu yüzden İSLAMCILAR İLERİCİ olup, bir lidere gereksinim duymazlar. MUHAFAZAKARLAR ise, yol gösterici lidersiz olamazlar.

   Hocanın bir başka analiz ise, yenilikçiler ADALETCİ, gelenekçiler ise sermayeci ve KALKINMACIDIR.

  Her iki kesimin ortak özelliği ise:

 MİLLİYETÇİLİĞE KARŞI olup, ÜMMETÇİ olmalarıdır. 

  İslami kesimde, bir ittifak sonucunda kurulan partinin adının özellikle ADALET ve KALKINMA Partisi (AKP/Ak Parti) olması da tesadüf değildir.

  Milliyetçilik, Kemalist Çizgi ve Ordu karşıtlığı ise en belirgin özellikleridir.

   Bu süreçte partinin, "kalkınmacı" kanadı uluslararası kapitalist sistem tarafından desteklemiş ve "İSLAMİ SERMAYE" yaklaşımı ve bakış açısı ile AKP İktidarı döneminde Sermaye, el değiştirmiştir.

    2010 yılında yapılan Anayasa referandumu ile de, Ordunun Ülke yönetimindeki gücü tasfiye edilmiş; sonucta AKP ülke yönetiminde tek başına söz sahibi olmuştur. 

   Belediyeler aracılığı ile entelektüel faaliyetlere başlanmış, Genel İktidarın sürdürülmesi ve düşünsel altyapının oluşturulması için ve birikimin sağlanması amacıyla; 2010'dan başlayarak MAHALLİ ÜNİVERSİTELERE yönelmiştir.

 Yerel ve Genel iktidar örgütlenmeleri AKP için çok cazip gelmiş, Üniversite örgütlenmeleri de AKP'yi kurumsallaşmaya götürmüştür. 

  2015 seçimleri öncesinde Kürt seçmene selam olsun diye KÜRT AÇILIMI başlansa da, seçim sonrası bu anlayış terk edilmiştir.

   Kürt seçmen ile yollarını ayıran AKP, bu kez de MİLLİYETÇİ söyleme ve seçmene yönelmiştir. 

    AKP, başlangıçta oluşturduğu, ittifak ettiği bir çok kesim ile günümüzde yollarını ayırmış ve bu sayede de özellikle de yeni oluşturduğu İSLAMİ BURJUVA, yeni KENT SOYLULARI PARTİSİ konumuna gelmiştir.

    Biraz yaşananlardan biraz da ENTROPİ gereği siyasi süreç, R. T. Erdoğan'ı PRAGMATİK bir LİDERLİK yapmıştır. 

    Profesyonel yönetim teknikleri sayesinde R.T. ERDOĞAN kendisini ve AKP'yi iktidarda tutmuştur.

    CUMHURİYETİN yüzüncü yılına girilen ve yaşanılan Seçim süreci ise, hem ülke tarihî hem de R.T. Erdoğan'ın siyasi geleceği açısından çok önemli hale gelmiştir.

 

Yayın Tarihi
29.04.2023
Bu makale 256 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!