ANKARA'DAN

Toplumu Bireye Kurban Etmek!..

İşin ilginç tarafı herkes her şeyi söyler, konuşur da, herkes her konuşulandan aynı şeyi anlar mı?

--Bence asıl soru bu.

--Farkında mısınız bilmiyorum ama, kişisel gelişim kursları, kişisel gelişim kitapları, birey olma özendirmeleri falan falan.

--Ne sakıncası var diyeceksiniz.

--Bence "mala davara bi zararı yok da", zararı olan ve olacak olan çok. Hem de farkında olmadan.

--Böyle şeyler bizim ülkemizde olmadığından ve olmayacağından bir Patagonya Ülkesinde örnekler vereyim.

--Örneğin bu patagonya Ülkesi Küçük Biritanya olsun.

--Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bu patagonya ülkesinin bir baş kabanı varmış. Her şeye "baş"dan bakarmış. Adı da Margaret Thatcher mi, yoksa mar ger at teçhir mi bilmem neymiş o teyzenin..

--Bu teyze kapitalizmin gelişmesine beşiklik eden, sanayiye, medeniyete de yön vermiş bir ülkeye Baş Bakan olmuş.

--Taş gibi teyzeymiş. Şimdi "taş gibi" deyince aklınız başka şeylere gider en iyi ben evropai bir şey diyeyim de lakabı "Demir Leydi" olsun. Birisi de çıkıp, o öyle yazılmaz der ise hapı yuttuk!..

--Neyse, bu teyze, yıllardır İşçi Partisi ile yönetilen, SOSYAL DEVLETİN iyi özelliklerini yaşatmış bu ülkeye baştan bakmaya başlayınca, ilk olarak ne o öyle "sosyal- mosyal " anlamam deyip, kişilere gaz vermeye pardon paye vermeye başlamış.

--O Patagonya Ülkesinin Winston Churchill adında bir amcası da varmış. Bu amcadan sonra da, 20. yüzyıl Patagonya Ülke politikasına damgasını vurmuş ve ülke ekonomisinde en büyük dönüşümü yaratmış bu teyze.

--Ne mi yapmış. İngiltere’de pardon ya Patagonya'da sermaye sahibi sınıfın temsilcisi olmuş ve bu sınıfın ihtiyaçlarına yanıt vermiş. 1970’lerde dünya genelinde sermayenin kâr oranındaki düşme eğiliminin yol açtığı kriz döneminde, artık yetti gari demiş ve SOSYAL DEVLETTEN vazgeçerek, üretken sermayenin üzerinde yük olarak görülen kamu sektörünü küçültmüş.

--Bunun için bütün kamu kuruluşlarını özelleştirmeye açmış ve Klasik liberalizmin savunucusu ekonomist Friedrich von Hayek’ten ilham alarak Neoliberalizm gereğini yapmış.

--Kapitalist sistem sıkışmış.

--Eee o kadar da "bağış yaptık" el altından veremedik ama olsun demişler. Artık bizim ihtiyaçları karşılarsın gari demişler.

--O da gereğini yapmaya-etmeye başlamış. Özelleştirmeleri, bireysel/kişisel girişimciliği sermaye yararına desteklerken, emekçilerin örgütlü toplumsal gücü olan sendikalara karşı da elinden geleni yapmıştır.. Başbakanlığı süresince 1979 yılında sendikalı işçi sayısı 14 milyon iken, hükümetten ayrıldığı 1990’da 8 milyona kadar düşürmeyi başarmış.

--Ne o ya, sendikaymış, toplumsal örgütlülükmüş.

--Kardeşim ne istiyorsan gel vereyim. Senin birysel gelişimine katkı koyayım. Sonra da sen bireysel gelişerek toplum olmayan insancıkların içinde uzaylı gibi yaşa git.

--Şeker pancarının bilmem ne kadar üretisi varmış, şeker pancarından bilmem ne kadar ürün çıkarmış. Şeker Pancarı Şekeri NBŞ'den yararlıymış. Git kardeşim işine ya.

--Yıllardır teknoloji ve organizasyonunu yenilemediğin, izin vermediğin kuruluşlar için ekonomik ömrünü tamamlamış “verimsiz” sektörler odun, kömür madenler ile ne uğraşıyorsun ya.

--Bi de memleketin birinde Atatürk diye bi adam varmış demiş ki:

--"Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş" ellerin olabilir demiş. Sen bakma böylelerine.

--O teyze işçilere hiç taviz vermemiş. İşçi sınıfının en örgütlü ve en mücadeleci kesimlerini ve onları temsil eden sendikaları ortadan kaldırmayı kafaya koymuş. Aynı işyerinde çalışan işçileri bile farklı sendikalara bölerek, dayanışma grevlerini yasaklamış, örgütlü ve muhalefet potansiyeli olan güçleri parçalamış.

--Tanıdık mı geldi, sanki emeğin "milliyetci"sinin karşılığı bir başka, "hak"işçisinin ki bir başka, "devrimci"sinin ki bir başka olur her halde parçala behçet. Karanlıktan çıkarı olanlar mumu sevmezler.

--Aklıma geldikçe gülüyorum bu Patagonyalılar ile birilerinin ne kadar de çok benzerlikleri olduğuna.

--Bu patagonya'nın başı teyze varmış, Allahtan bizim amcalarımız var da yırtıyoruz.

--Bu teyze var ya bu teyze, "Toplum yok, birey var” var diyor.

--Bireysel girişimciliği ve tüketici olmayı, banka kredilerini özendiriyor. Sosyal devlete savaş açıyor ve devletin sorumluluğunu da vatandaşın üzerine yıkıyor.

--Allahtan bizde COVID-19'lu günlerde "SOSYAL DEVLET" vardı da halka İBAN verip, "bedava MASKE" bile dağıttı.

--Kâr yoksa, yapılacak bir şey de yok. Eee kardeşim hani siz "her mahallede bir zengin"e onay vermiştiniz. Biz de onu yapıyoruz derse birileri haksız mı yani?.

--İşin en enteresan tarafı ne biliyor munuz. Ben biliyorum ama:

--Kimse de gelip beni bulmuyor.

--Bulunması gerekenler kimler mi?

--Bakın o Patagonya'da neler olmuş.

--O Tak çer teyze, Patagonya politikasına damgasını vurmuş ve ülke ekonomisini neoliberalizme dönüştürmüş;

--Sistemin devamı için ihtiyaç duyulan dönemlerde, ihtiyaç duyulan politikaları, işe yarayacak şekilde uygulayacak Muhafazakar, İşçi ya da Liberal partileri de yaratmıştır. .

--Kriz dönemlerinin sermaye açsından en az zararla kapatılması evladır. Bu durumlarda, OtoYol, Havalimanı, Şehir Hastanesi gibi. belli alanlarda özel girişimi değil de devlet yatırımlarını devreye sokmak gereklidir.

-- Ama hepsi de sermayenin bekası için olacak. Pardon ülkenin bekası için. Beka önemlidir.

--İşte bu yüzden toplumsallık değil de bireysellik evladır birleri için.

 

Yayın Tarihi
14.06.2020
Bu makale 975 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!