Toplum deyince hemen aklıma 1762'de Jean-Jacques Rousseau'nun yazdığı TOPLUM SÖZLEŞMESİ aklıma gelir.
--Ve İlk çitin çakılması ile, toplumsal düzenin bozulduğunu; yazılı ya da sözlü sözleşmeler ile toplumlar bir arada bulunduğunu anlatır.
--İnsanlığın binlerce yıllık tarihinde şunu görürüz, mutlaka bir düzen ve bunu kuran yöneticiler. Başka.
--Başka da, kişisel ya da başkalarının adına, çıkarına davranan uygun insanlar, yöneticiler görürüz.
--Zamanla bu sistemleşir ve bir güç olur çıkar insanların ve insanlığın karşısına.
--Toplumlar, barındırdıkları aileler, toplulukların dirlik ve düzenleri sayesinde var olurlar. Buna da soyluluk ya da soylu davranış diyoruz
--Özellikle bilgi ve teknolojinin gelişmesi ile kişilerin olduğu gibi toplumların da düzen ve yapılarında değişikler oldu.
--Son zamanlarda çok hızlı bir toplumsal bozulma yaşıyoruz. Toplumsal bağlar kopuyor ve savruluyor.
--Neredeyse herkes kendi inanç sistemini oluşturuyor, siyasi ve yönetsel düşüncesini dayatıyor. Kişisel çıkarlar, toplumsal çıkarların önüne geçmiş görünüyor. Roller de.
--Peki bu neyi getiriyor.
--Öncelikle eğitimin, aile içi terbiyenin bozulması sonucunda da toplumsal bozulmayı getiriyor.
--Bozulma kişiden ve kişilerden başlayıp, toplumsallığa dönüşüyor. Önce o yazılı olmayan ama herkesin kabul ettiği kişisel duyarlılıklar kayboluyor, ardında da Toplumsal sözleşme bozuluyor.
--Bu kişilerden başlayabildiği gibi, birilerince de başlatılabiliyor.
--Globalleşiyoruz, küreselleşiyoruz, dünyaya açılıyoruz diye başlatılan martavalla uyutulan kitleler cambaza baktırılırken; valizini alıp dünyanın dört bir yanına gidecekleri masalları ile uyutulurken; COVID-19 özel bir durum ama, zaten ekonomik süreç ve sebeplerden dolayı kapı dışına çıkmaya bile korkan insanlar ile doldu taştı her yer.
--Evet, önce bireyden başladılar çürütmeye, bozmaya. Üzgünüm ki başardılar. Artık, kişiler "kişisel özgürlük" sanıp o toplumsal duyarlılığı yok ettiler. Herşeyi kişiselleştirdiler. Ve önce, kişiler bozuldu.
--Yetmiyormuş gibi bu bozuntular, başka kişileri, topluluk ve toplumları yozlaştırmayı ve bozmayı başardılar.
--Etrafınıza bir bakın, bundan 20, 30 hatta daha fazla yıl önce düşündüklerini düşünüyorlar, yaşıyorlar ve savunuyorlar mı?
--Çok şey değişti ve değişiyor. En acısı da, değiştiriyorlar. Değiştirtiyorlar. Hem de gözlerinin içine baka baka. Hipnoz olmuşcasına.
--Kişi. Kişiler. Topluluk. Topluluklar. Toplum. Toplumlar. Bozula bozula geldik Millete. Devlete.
--Şimdi sormak gerek artık. Biz mi bozulduk, yoksa bizi bozdular da haberimiz mi yok.
--Hakimler, Savunmanlar susarken, susturulur iken, mafya babası kılıklı kişiler toplumsal ahlak ve düzen rollerinden söz ediyorlar.
--Bir cemaatin dini temsilcisi, başka cemaat ve dini grupların tehlikesinden söz ediyor, hem de Devletin gözüne baka baka.
--Ve bunları çoğu kişi de kös kös dinlerken, bir zamanların mağdurları, bugünün mağrurları olmuş, alkışlıyorlar. İnanılmaz.
--Mahallede yangını başlattınız mı, kendi evinizin sağ kalacağını düşünmek için saf bile olmaya gerek yok. Yanan yerlere bir bakın.
--Siz, kendi çevreniz ve koşullarınız da kurallarınızı uygulayabilirsiniz, eyvallah. Siz, neymişsiniz be abi de.
--Çoluğunuz, çocuğunuz, yakınınız ya da yakınlarınız sokaklarda. Caddelerde. Maalesef sokaklar, caddeler eskisi gibi masum değil.
--Çünkü, önce bozulmalara ses çıkmadınız, görmezlikten geldiniz. Sustunuz. Herşey çürürken, siz lüks ve şatafatın içinde yüzdüğünüzü sandınız ama, rüyadan uyandığınızda, suyun hangi kanal, kanalizasyondan geldiğini anlarsınız. Burnunuzu tıkamanız bile viz gelir, çözüm olmaz.
--Bir COVID-19 süreci bile her şeyi nasıl değiştirdiğini gördük. Dünya ekonomik, sosyal, siyasal olarak, ahlak, etik bütün değerler olarak tıkandı. Duvara tosluyor.
--Çatılar birer birer çöküyor. Çürümenin kokuları henüz toprak altında ama, patlaması pek uzak olmaz.
--O yüzden, kişisel, topluluk, toplumsal olarak bozulduk.
--Bozdular da farkına varmadık Varamadık.
--Anlamadınız. İnanmadınız. Görmediniz. İnanmıyorsunuz.
--O zaman, şimdi gece olabilir.
--Gün doğunca, şöyle bir bakın etrafınıza. Tutunacağınız kaç dalınız kalmış. Yazık. Günah.