ANKARA'DAN

Siyesetin de baharı olur mu?

Yaşam öyle bir süreç ki, yazı, kışı, baharı hatta son baharı bile oluyormuş. Bunu, insan çok sonraları görüyor ve anlıyor.

İş "siyaset"e gelince değişiyor. Siyaset için her gün başka bir mevsim ve başka bir süreç iken, "Siyasetçi" için ise durum biraz daha farklıdır. Siyaset, düşünce, fikir, ideal, ideoloji ve emek isterken, siyasetçinin ise, bunlar ile birlikte bir de adanmışlık duygusunu taşıması gerekir. Siyaset, kişinin kendisi için yapılacak bir iş değildir.

Belki çoğunuzun ilgisini çekmemiştir. 3 Nisan 2022 pazar günü Macaristan'da seçimler yapıldı. Bazı televizyonların haberleri ile internet sitelerine de haberleri düşmeye başladı.

Macaristan’da yapılan seçimlerde, ülke genelinde oyların yüzde 53.42’sini alan Fidesz (Macar Yurttaşlar Birliği) Partisi Başkanı ve Başbakan Viktor Mihály Orbán ile müttefiki Hristiyan Demokrat Halk Partisi (KDNP), 199 sandalyeli Macaristan parlamentosunda ki 199 Milletvekilliğinin, 135'inini kazanacaklarını gösteriyor.

Sonuç, 12 yıllık mevcut iktidarın süreceğini gösteriyor.

Seçimlerde Fidesz-KDNP koalisyonu oyların %53'ünü alırken, Demokratik Koalisyonu (DK), Jobbik, Momentum, Macaristan Sosyalist Partisi, Macaristan Yeşiller Partisi ve Macaristan için Diyalog Partisi'nin oluşturduğu "Macaristan için Birlik" oyların %35’ni aldı.

Bu iki ittifakın dışında seçime giren faşist eğilimli "Bizim Ülkemiz" partisi ise, seçim barajının %5 olduğu Macaristan’da, %6 oy alarak Meclis'e girmeyi başarmıştır.

Aranızda bunun bizim ile ilgisi ne diyecek çıkmayacaktır sanırım.

Anımsamakta yarar var, "Estergon Kalesi" Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye 60 km uzakta Tuna nehri kıyısında bir kaledir. Osmanlı Devleti, 1543’te kaleyi Avusturyalılardan alır ama 1595 yılında teslim etmek zorunda kalır. Bu kez de1605'de kale yeniden zapt edilse de, 1683’te kesin olarak Osmanlı yönetiminden çıkar.

Hani her "önemli günde" Hasan Mutlucan'nın söylediği meşhur

"Estergon Kal'ası su başı durak/ Kemirir içimi bir sinsi firak" başlayan, uğruna türküler yakıp, yiğitler kurban verip, bir elimize geçen bir çıkan sonunda da hayali bizde, kendisi ellerde kalan kalan kalenin türküsü aklıma geldi. Bunu bir kenara yazın.

Dünya üretimde 4'üncü sanayi devrimine girerken, biz onlardan satın aldıklarımızı ile durumu idare etmekle meşgulüz.

Böyle bir tarihi dönem tanıklık edilen bir dönemde, bir yanımızda emperyalist bir savaş yaşanırken, diğer yanımızda da, Ortadoğu kaynatılmaya başlanacak gibi. Herkes Ukrayna’ya yönelik Rusya saldırısına odaklanmışken;

Ortadoğu'yu ilgilendiren Brüksel'de NATO, Avrupa Birliği ve G-7 zirveleri yapılıyor. Mısır Devlet Başkanı Sisi, bir yandan İsrail Başbakanı Bennett'i diğer yandan da Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’i ağırlıyor. İsrail’de dört Arap ülkesi İsrail ve ABD Dışişleri Bakanları birlikte toplantı yapıyorlar.

Her gün "Ülke nereden, nereye gidiyor" diye yurttaşların kaygısı olsa da, soruna çözüm üretecek siyasetin kaygısını pek göremiyoruz.

Türkiye için 2023 baharı seçim yılı. Büyük olasılıkla ya ilk baharda ya da güzde seçimler yapılacak gibi. Her tarafı kaynayan kazana dönen ülkede, siyasiler ve hükümet ise bir alem. Her iki taraf da, "hıyarım var" diyene tuzu alıp koşsa da, halkın ne işine yaradığı anlaşılmasa da, pazar ve market fiyatları alıp başını gitsede, değişen bir şey yok.

Seçim anketleri yine bir noktaya çakıldı kaldı. TBMM'de kavgalı, dövüşlü toplantılardan sonra "seçim yasası" bile çıktı.

Bir yandan seçim yasası, bir yandan eski yeni siyasi ilişki ve bağlantılar ile iktidar demeyeyim ama, Başkan Erdoğan bir çıkış yolu ararken; muhalefette, oluşturduğu 6'lı ittifak ile yol arıyor ve alıyor.

Yıllarca yöneticilik yapmış ve süreçler yönetmiş birisi olarak beni tatmin etmeyen şeyler görüyorum. Niyetin güzel olması, işin temiz ve sağlam çıkmasını sağlamaz.

Özellikle 6'lı ittifak gündeminde bu günler, "genel konular" konuşuluyor. Oysa seçim sürecine girilip, kılıçlar çekilip olaylar kişiselleşmeye başlayınca seyreyleyin gümbürtüleri. O zaman ne memleket kalır ne de ilke; var ise de "ben merkezli" ülke sorunu görünümlü söylemler ve demeçler, taraftar gösterileri.

Gördüğüm ve okuduğum o ki, CHP dahil 6'lı ittifakın iç sorunları başka, İktidarın ve Başkan Erdoğan'ın sorunları başka olacak.

İşin enteresan tarafı, Başkan Erdoğan, bütün olumsuz koşullara karşın kısa dönemli sorunlar yaşa da bir şekilde profesyonel kadrolar ile sorunlara bir çözüm üretebiliyor. Mızrağı çuvala sığdırıyor.

CHP dahil muhalefet ise, kendi içlerinde her telden çalıp söylemeyi sürdürüyor. Ülke içindeki ve dışındaki gruplar ile her türlü görüşme ve anlaşmayı pragmatik bir yaklaşım ile sonuca ulaştıran Erdoğan karşısında "tek kişilik ordu" görünümlü, etrafında ki küçük bir grupla süreç yöneten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise yapa yalnız.

Normal şartlarda ülkeyi yöneten bir iktidar için bu kadar sürede "entropik sürecin" çoktan başlaması gerekirdi. Ancak, her süreci pragmatik bir yönetim anlayışı ile geçiştiren Erdoğan'ın yeni sürece ilişkin de şapkadan çıkaracağı tavşanlara iyi bakmak gerek.

Muhalefette yer alan kişi ve partiler, yetmedi içlerinde ki siyasi figürler de, her konuya "ben" diye bakarlar ise, o türkü sözü gibi, desenize "bu yılda kaldık bekar" pardon, bu seçimde de kaldık muhalefette.

Yayın Tarihi
04.04.2022
Bu makale 871 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!