Gözünü seveyim şu Anadolu İnsanının ve bu toprakların. Şu lafa bakar mısınız: "Bir Musibet Bin Nasihattan İyidir!.."
--Bütün Dünya ile birlikte üç aşağı-beş yukarı aynı dönemlerde "Demokrasiye Geçiş Yaptık". Hatta bir çoklarından daha öncesi bile var ama, her yerde olduğu gibi bizde de bir "demokrasi" sorunu var
--O halde, hem çözüm, hem de sorun olan bu şey ne; Ya da Nedir?
--Önce Demokrasiyi nerede görüyor ve yaşıyoruz.
--İlk olarak Demokrasi denilen uygulamayı Antik çağ'da, M.Ö. 4. yüzyılda, 250,000-300,000 nüfuslu eski Yunan şehir-devletlerinde görüyoruz.
--Teorik olarak Demokrasi de bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti. Ama;
--O koşullarda kadınlar, köleler ve o şehir-devletinde doğmamış olanlar (kimsesi ve topağı olmayanlar, yerleşik yabancılar) bu demokrasinin en temel hakkı sayılan seçme ve seçilme haklarına sahip değillerdi.
--Örneğin,100,000 kişinin yaşadığı Atina'da, sadece 30,000 yetişkin erkek "oy verme" hakkına sahipti. Seçilecek "Asil-Komutan vb" ise çoktan bellidir.
--Demokrasi konusunda ki ilk temel değişim ve dönüşümü 1215 yılında İngiltere'de, Papa III. İnnocentius gözetimin de Kral John ve Baronlar arasında, kralın yetkileri kıstlayarak, Baornlara da yönetim de söz hakkı tanıyan, Magna Carta Libertatum'dur. "Büyük Özgürlük Fermanı".
--18. ve 19. yüzyıllara gelindiğinde ise demokrasiyi, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi(4 Temmuz 1776) ve Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinde(1789), hükümetlerin seçimlerle kurulması, insan hak ve özgürlüklerin korunmasını olarak görüyoruz.
--Amerikada ilk olarak, İç Savaşı'nın ardından 1860'larda yapılan değişikliklerle kölelere özgürlük ve oy verme hakkı tanınıyor ve demokrasinin gelişme süreci içerisinde bir adım sayılıyor.
--Birinci Dünya Savaşı ile birlikte 20 yüzyıl şekilleniyor ve Avusturya-Macaristan, Osmanlı İmparatorlukları ile Çarlık Rusyası parçalanıyor ve yok oluyor.
--Günümüz Dünyasının ilk ekonomik krizi 1929'da Dünya Büyük Buhranı/Ekonomik krizi olarak patladı. Ardından da Avrupa, Latin Amerika ve Asya'da ki birçok ülkede diktatörler ve Faşist DİKTATÖRLÜKLER ortaya çıktı.
--Baltık ve Balkan ülkeleri ile Küba, Brezilya, Japonya ve Sovyet Rusya'da ise demokratik olmayan ama halkın taleplerini karşılayan, Sosyalist, Demokrat Demokratik yönetimler iktidara geldi.
--O yüzden de, 1930'lara Diktatörler çağı da denilir.
--Deniz yolu ile ticaret, yavaş yavaş sanayileşme hamleleri ile Feodalizmden kapitalizme geçiliyordu.
--1945'lere gelindiğinde ise bambaşka bir dünya geliyordu.
--Tarihi süreçleri de Feodalizm, Feodalizm’den Kapitalizme Geçiş, Sanayi Öncesi Kapitalizm ve Sanayi Devrimi olarak görür ve günümüzün "sanayi 4.0 -5.0" ya da "teknoloji 4.0- 5.0 " kavramlarını da göz önüne alır isek,
--EKONOMİK SİSTEMLER ile SİYASİ sistemlerin nasıl eşgüdümlü gittiklerini görürüz.
--İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra(1945) sömürgecilik anlayışı kılık değiştirerek ile birçok ülke DEMOKRASİ olarak ortaya çıktı.
--Demokratikleşme hareketleri Batı Avrupa'da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler bu yıllarda son bulsa da, İtalya ve İspanya gibi Faşist Diktatörler ile yönetilen ülkeler birer birer SEÇİMLİ DEMOKRASİLERE geçtiler.
--Bu yıllar kapitalizmin, silahlanma politikası yerine, refah devleti ve tüketim toplumu yaratma amacına yöneldiğini görüyoruz.
--Özellikle sanayi ve teknoloji 4.0- 5.0 aşaması ile COVID-19 süreci bambaşka bir dünya gerçeği ve hayali ortaya çıkardı.
--DEMOKRASİ, halkın kendini yönetecekleri "özgür" irade ve seçimleri ile seçtiklerini sandığı yalanı ile sürecini tamamladı.
--Bir gün tüm Dünya, ABD Başkanlık seçimlerinden tutun da, Türkiye'de yapılan başkanlık seçimlerinde yaşananların halı altına nasıl süpürülenleri gördükce bir kez daha şaşıp kalacaktır.
--Bu aralar seçilmiş Barolar, Barolar Birliği Başkanlığı ve Siyasi İktidar arasında yaşananları gördükçe, DEMOKRASİNİN sadece SEÇİM olmadığını umarım görüyor ve anlıyoruz dur.
--Barolar kendi ya da üyelerinin talepleri ile daha önceden verilmiş hakları için mücadele ederken, kendi oyları ile seçtikleri, dönem dönem de GENEL KURULLARDA akladıkları başkanları ile karşı karşıyalar. Siyasiler ile de ilgili olarak da "Başkanı", Milletvekilini" ben/biz seçtik ama ... ... ..." başlayan ve biten tümceleri anımsayın.
--Nereden bulur iseniz bulun ama mutlaka, "Kramer, Kramer'e Karşı" yani üç KaKa filmini izleyin
--Demek ki Demokrasi, Dünyadaki tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir gerçeği ile pek örtüşmüyor.
--Demokrasi, hakim güçlerin halkı seçiyormuş, yönetiyormuş, önemsiyormuş, ...muş, .....muş gibi uyuttukları rejimin adı imiş.
--Gibi oldu da, ben bir şey demedim ama, bütün yazılanlardan öyle bir sonuç çıkacak gibi sanırım.
--Kaç yüz yıllık uykudan sonra uyanır mıyız bilemem ama, bu COVID-19/ Coronavirüs sürecinden sonra, yepyeni bir ekonomik, siyasal ve yönetsel bir YÖNETİM SÜRECİNİN ortaya çıkacağı kesin de, o ne?
--2008'den bu yana KÜRESELLEŞME, dünya herkesin ayaklarının altında derken, kapısından dışarı çıkamayan insanları her halde, bu yalanlar ile yönetmek olası değildir.
--Milliyetçi, kapalı toplumcu, baskıcı bir süreç yaşanacak da o ne?
--Dünya bir şeyin farkında, 56 ülkenin COVID-19 salgını sürecinde yaptıkları politika tercihleri ve yürüttükleri karar alma süreçlerinde görüldü ki, bir çok ülkede demokratik haklarda bir gerileme riskinin yüksek olduğu belirlendi. Özellikle AB üyesi Balkan ülkelerinde ve Latin Amerika demokrasilerindeki yüksek riskler dikkat çekici.
--The Wall Street Journal’da “The Coronavirus Pandemic Will Forever Alter the World Order” başlıklı makalesinde ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger “Gerçek şu ki dünya koronavirüs küresel salgınından sonra artık eskisi gibi olmayacak.”
--Karen Donfried ve Wolfgang Ischinger de Foreign Affairs’te yayımladıkları makalelerinde “Şimdi Amerika Birleşik Devletleri'nin muazzam küresel liderlik potansiyelinden yararlanma zamanı.” dediklerine göre,
--Boşverin siz bu Salağın uzun uzun yazdıklarını,
--TV'nizi izleyin, siyasiler gelmiştir iki fotoğraf çektirin facebok, vs yayınlarsınız. Siz, çoluğunuz çocuğunuz bir yakınınız, konunuz komşunuz işsiz, aç kalacakmış, boşverin ya. Keyfinize bakın.
--HAYAT BOŞ dışarıda her şey hoş. Böyle abuk subuk yazıları ve yazan gerzekleri de boşverin.