BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Referandumda Evet mi Hayır mı? (2)

12 Eylül 2010 tarihinde halkın oyuna sunulan paketin neden TBMM de çoğunluk tarafından kabul edilmediğini önceki yazımızda anlattık. Referanduma sunulan Anayasa değişikliği paketini, dış yüzü şekerleme ile kaplı, içine “acı” derecesinde nesneler yerleştirilmiş bir aldatmaca leblebiye benzetebilirsiniz. Şeker diye yenilen acılı leblebinin karnınıza nasıl sancılar oluşturacağını, mide kramplarına sebep olacağını bilmek, önceden kestirmek mümkün değildir. İşte önümüze konulan güya bu anayasa değişiklik paketini de bu şekerlenmiş acılı paket şeklinde düşünmek gerekiyor.

 

**

Müthiş bir aldatmaca...

 

Referanduma sunulan bu pakette müthiş bir samimiyetsizlik vardır. Çünkü halka sunulan paketin sadece “şekerli” kabuğundan bahsediliyor, içine gizlenen “zehir zemberek yasa” hükümlerinden, buna ait maddelerden hiç bahsedilmiyor. Çünkü bahsedilirse halk aldanmayacak, kanmayacak. İçindeki “acı” kadar zararlı maddeler, “şeker” kabuğuna dolanmış olduğu anlaşılacak... Bunun için siyasi irade bir kurnazlık yapmakta ve TBMM de kabul edilmeyen bu “acılı şekerlemeyi” bizim oyumuza bilerek sunmaktadır. İlk bakışta vatandaş bu paketi,  şekerli leblebi” gibi, zararsız görebilir; fakat içindeki “acıyı” gizlemek için bu şekere bulanmış olduğunu bilmez.

 

Siyasi iradenin işte burada yaptığı ince kurnazlık, aldatmaca budur. Biz vatandaşların anlaması gereken, siyasi iradenin bu ince kurnazlığı ve aldatmacasıdır... Bu aldatmaca ile oy sahibi biz vatandaşlar, siyasi ağızlarda moda olan sokak ağzıyla, “enayi” yerine konulmaktadır...

Peki, soralım; oy verecek olan biz vatandaşlara; “biz enayi miyiz?”

 

Tabii ki değiliz; ancak olmadığımızı ispat etmemiz gerekir; aldatıldığımızı, kandırıldığımızı mutlaka anlamalı ve bilmeliyiz ki o zaman gerçek vatandaş, bilinçli birey olduğumuz anlaşılsın...

 

**

Vatandaş; “canım, ne var bunda, şekerli leblebinin kötülüğü ne ola ki?” diyebilir; fakat bu aşamada bunu deme hakkına sahip değil vatandaş, onun ne için aldatıldığını, kandırıldığını bilmek durumundadır, aksi halde zehirlendiğinde sorumlu bulamaz; siyasi iradenin sahibi o zaman çıkar derki; “Leblebiyi yerken bana mı sordun; zehirli mi değil mi, yemeseydin!?”  Derse, vereceği cevabı olmaz vatandaşın…

 

Çünkü şekere bulanmış olan o leblebi gibi görünen yuvarlağın içinde ne olduğunu bilemez. Aldatıldığı, kandırıldığı için içeriğini bilmiyor; sadece şekerli olan dışını görüyor ya da öyle anlatılmış öyle duymuş çevresinden… İçinin “acılı” olduğunu bilmesi için aydınlanması, uyarılması gerekiyor... Vatandaşın o eksilmeyen sağduyusu mutlaka harekete geçirilmelidir...

 

**

“Evet” demenin anlamı...

 

Bir “evet”  oyu demek; Türk milletinin geleceğini, vatanın bütünlüğünü, milletin birliğini, bayrağın tekliğini tehlikeye sokacağını bilmeliyiz…

Bir “evet” oyu demek; teröre, bölücülüğe, şehitlerin gelmesine onay vermek demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet”  oyu demek; kul hakkını yemeye, kendi akrabalarını-çocuklarını, yandaşlarını zengin etmeye devam, ‘fakir fukaraya da bir sadaka paketi yeter’ demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; ülkeyi bölmeye yönelik ırkçı “Kürtçülük” aracı terör örgütlerine, Doğu Anadolu’yu kapsayan “Batı Ermenistan” in kurulması için Batılı emperyalistlere tavizler verenlere devam demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; Ermeni emellerine, teröre kurban vermeye devam demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; din ticaretine, tertemiz Müslümanları kandırmaya, onların inançlarıyla oynayarak zenginleşmeye devam demek olduğunu bilmeliyiz…

Bir “evet” oyu demek; Türk milletini 36 etnik parçaya ayırmak, ayrıştırmak demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; Türkiye’yi emperyalist güçler olan ABD/AB/İsrail üçlemesine teslim etmeye devam demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; işsizliğe, haksızlığa, yolsuzluğa, soygunculuğa, devlet malını hortumlamaya devam demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; ciğerin olan evladını, sevdiğini, akrabanı teröre kurban vermek demek olduğunu bilmeliyiz...

Bir “evet” oyu demek; anaların gözyaşlarının akmaya devam etmesine onay vermek olduğunu bilmeliyiz...

 

**

 

“Evet” dersen ne olur?

 

Oy veren biz vatandaşlar şunu iyi anlamalıyız ki; “evet” dediğimiz takdirde;

*İşçilerin coplanmasına devam demek olduğunu;

*“Yok” pahasına Devlet fabrikalarını özelleştirmelerle bir takım yandaşlara peşkeş çekilmek, işçilerini de sokağa bırakmak olduğunu;

*Böylece var olan işsizliğe yeni işsizler katmak olduğunu;

*İktidardakilerin düne kadar güya “hayırsever” bursuyla okuyan çocuklarının ve kendilerinin nasıl hesabı belli olmayan servet sahibi olduklarını; çocuk yaşındaki mahdumların nasıl “ithalat-ihracat şirketi sahibi” olduklarını görmemek demek olduğunu;

*Düne kadar kaçak gecekonduda oturanların bugün nasıl trilyonluk villa sahibi olduklarını sormamak olduğunu;

*Ne kadar kutsal manevi ve milli değerlerimiz varsa bunları istismar edenlere devam demek olduğunu;

*Milli ve kültürel değerlerimizin yok olmasına, yozlaşmasına devam demek olduğunu;

Sivil darbeler, sivil cuntalar, korku atmosferleri yaratmak için kurulan özel mahkemelere onay vermek olduğunu;

*Türk milletini etnik gruplara ayrıştıran “açılımlara” evet demek olduğunu;

*Vatanın bütünlüğü, milletin birliğinin bozulmasını isteyenlere pirim vermek olduğunu;

*Adalet, hak ve hukuk dağıtmakla görevli yargının (adliyenin) siyasallaşması, yani iktidardaki her kim ise onun emrine girmesi demek olduğunu bilmeli ve mutlaka bunlara göre karar vermeliyiz...

 

**

Siyasetin emrindeki adliye...

 

*Eğer yargı siyasal gücün emrine girerse, vatandaş olarak hak ve hukukun sağlanamayacağı tehlikesinin kapıda olabileceğini anlamalıyız... Örneğin, karşısına çıktığınız hâkim ya da savcı, eğer sizin siyasi düşüncenizde değilse, ya da siz onun tuttuğu partiden değilseniz vay halinize!!! Özellikle siyasi bir davada haksızlığa uğrayabilme riski çok yüksek olduğunu bilmeliyiz... Yani vereceğimiz bir “evet” oyun hukuksuzluğa sebep olacağını bilmeliyiz...

*“Evet” demenin; kişinin mahrem hayatına müdahale, konuştuğu telefonu dinlemeye onay vermek olduğunu; devlet “jurnalciliği”ni teşvik etmek olduğunu bilmeliyiz...

*“Evet” demek, suçsuz komutanı, suçsuz profesörü, suçsuz yazarı, suçsuz vatandaşı, suçsuz gazeteciyi sırf ‘siyasi iktidarı desteklemiyor’ diye hapse atmaya onay demek olduğunu bilmeliyiz...

 

Sevgili okurlarım; kendi hesabıma ifade etmeliyim ki eğer “evet” dersem, bu yazdıklarımdan başka burada yazamadığım yüzlerce vebale ortak olmak demek olduğunu bilmeliyiz...

 

**

“Hayır” demenin anlamı...

 

Öncelikle herkesin anlayıp bilmesi gereken bir ana fikir vardır; bu ana fikir, referanduma sunulan masum bir kanunun oylanması değildir;  bu oylama, Türkiye’nin Anayasası değildir, Türk Milletinin bir bütün olarak kabul edeceği, benimseyeceği bir “Anayasa” oylaması değildir...

 

Mevcut siyasi iktidarın güven oylamasıdır; ülkemizin birliği ve bütünlüğüne, milletin birbirine düşman edilmesine yönelik ortaya attığı “açılım” denilen “yıkım-ayrıştırma” projesinin oylanmasıdır...

 

Türkiye Cumhuriyetinin varlığına, vatanın bütünlüğüne, milletin birliğine yönelik saldırıların oylanmasıdır...

 

Bu oylama; ABD-AB-PKK ortak projesi olan ayrıştırma-bölme projesinin oylanmasıdır.

 

Siyasetçilerin yanlışlarının, ülkeye verdiği zararların oylamasıdır... 

 

Bu oylama; ‘atalarım-dedelerimin kanını akıtarak, canını vererek kazandıkları İstiklal Savaşından sonra kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devletimi seviyorum; vatanımın toprak bütünlüğünü, milletin birliğini, bayrağımın kutsallığını, dilimin tekliğini istiyorum; etnik ayrım olmaksızın bu ülkede yaşayan herkesi eşit hak ve hukuka sahip Türk Milleti olduğunu biliyorum; bundan memnunum ve bunları korumak istiyorum’ diyenlerin “HAYIR” diyeceği bir oylamadır...

 

Bir “hayır” oyu vermek, vatan borcudur, vatandaşlık görevidir...

“HAYIR” demek; “evet” demekle gelecek ve olacak tüm kötülüklere, musibetlere (yukarıda belirtilenler) engel olmak demek olduğunu bilmeliyiz...

 

İşte size iki seçenek; tercih sizindir, sonra “elim kırılsaydı da evet demeseydim” dememek için şimdiden sizleri bilgilendirmeye çalıştım.

Karar sizindir...

 

 (Devam edecek)

Yayın Tarihi
12.08.2010
Bu makale 5202 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Aynı fikirleri ve duyguları paylaştığımız bu fevkalade güzel ve gerçekçi yazınız için sizi gönülden kutluyorum. Ve iyi varsınız diyorum. En derin saygılarımla...

Dr. Sadık Özen 12.08.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!