BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Neye Karşı, Neye Değil…

Bir faninin hayat çizgisi düzgün ise zik-zaklar taşımıyorsa onun onurlu ve gerçek kimliği bellidir. 
Bu bağlamda düşündüm ve dedim ki bendeniz bir fani olarak yaşamım boyunca nelere/neye karşı, nelerden yana oldum, sorusunu sordum.
Kavganın, yalanın, riyanın, düzenbazlığın, yobazlığın, sahteciliğin, gericiliğin, dinciliğin, din ticaretinin, kötülüğün, cehaletin, karanlığın hep karşısında oldum.
Kin ve nefret kusan politikacıları hiç sevmedim, onları gördükçe ve dinledikçe cehaletin, saygısızlığın, terbiyesizliğin, kabalığın ne boyutlara ulaştığını gördükçe üzüldüm, ülkem adına…
*
Hep iyiye, güzele, doğruya, yararlıya yöneldim/yönelttim insanları…
Barışın, sevginin, iyiliğin, bilgi ışığının ancak insanlığa yarar sağlayacağına inandım. 
Hak ve hukuktan yana oldum, devletin menfaatlerine hep öncelik verdim. 
Devletin hakkını bilerek ve planlayarak asla almadım.
Devletime 45 yıl nikahla bağlı kalarak eğitimci, bürokrat ve akademisyen olarak hizmet ettim. Cumhuriyete borcum var, hayatım boyunca ödemeye çalıştım, devam ediyorum.
Toplumun her düzeydeki kesimlerine “ışık” olabilmek için var gücümle çalıştım; eğittim, öğrettim…
Kaynak kitaplar yazdım eğitime destek olsun diye…
Toplumsal hassasiyet gerektiren konularda sürekli aydınlatıcı kitaplar, makaleler yazdım ve paylaştım. 
*
Sosyal medya üzerinden yazdıklarımı tam anlamadan negatif fikirlerle yorum yapan okuyucuları da hoş gördüm, okurlarsa belki aydınlanırlar diye çünkü umudumu hiç yitirmedim.
Yalancıların arkasından koşanlara hep doğruları bulmaları için önerilerde bulundum.
Sevgiyi rehber alarak insanların yaşam standartlarını yükseltebileceğini ayrıca önerdim.
*
Umut, var olmaktır.
En hüzünlü anları yaşadığım günlerde/anlarda bile her karanlığın sonunda mutlaka bir aydınlığın geleceğine inandım.
Her gecenin bir sabahı, her karanlığın bir şafağı olduğunu bildim ve hep hatırlattım. 
Bilgi ve bilim ışığı ile karanlıktan mutlaka bir çıkışın olduğunu bilirim ve gerçekten vardır. 
Böylesi karanlık ve umutsuz bir atmosferde ışığı aramam, onu önermem ve bilimin evrensel gücüne ve üstünlüğüne teslim olacak kadar bir dönüşümün içinde olmamama rağmen toplumsal duyarsızlık beni yordu desem yanlış olmaz, ama hep bir umut var diye direndim.
Toplumumuz bu hale nasıl geldi/getirildi onun analizini yapmak acilen gereklidir. 
Bu toplum daha önce hiç bu kadar cehaletin, vurdumduymazlığın, ataletin pençesine kendini terk etmedi. 
*
İnancım odur ki bu toplum bu yanlışları yaşayarak kendine gelecek, doğruyu bulacaktır, bir geçici kaotik dönem yaşıyoruz mutlaka bu da geçecektir.
Hiçbir karanlık gece biteviye olmadı çünkü evrenin kuruluş ve işleyiş düzenine aykırı, cehaletin prim yaptığı bu süreçte mutlaka uyanış olacaktır.
Cumhuriyetin garantilediği özgürlüğü, adaleti, hak ve hukukun tekrar yerli yerine oturacağı, örgütlü cehaletin tümden bertaraf edileceği günler uzak değildir. 
Bu değerleri unutturacak çağ dışı bir zihniyet, bir hayat tarzı Türk toplumuna asla uygun değildir. 
Böyle bir yaşam biçimini kabullenemez!..
Umutsuzluk karanlık demektir. 
Umut ise aydınlıktır, ışıktır, var olmaktır. 

Yayın Tarihi
22.08.2022
Bu makale 370 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!