BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Okulu Olmayan Meslek: Öğretmenlik!

Çağdaşlaşma yolunda olan bir toplumun temel ilkesi, eğitimli bireyler yetiştirmektir. Devleti yönetenler eğer toplumsal eğitim sorunlarına ilgisiz kalıyorsa o toplumun uygarlaşması pek mümkün değil. Gerçek yöneticilerin duyarlı bir gençlik yetişmek ana hedefi olmalıdır.
Bir zamanlar bu ülkenin her yerinde ses getiren bir gençlik vardı, onları yetiştirenler gerçek öğretmenlerdi. O gençlik 68 Kuşağı dediğimiz gençlikti. Devletin temel sorunu olan eğitimdeki hantal sisteme başkaldırmışlardı, daha özgür ve daha eşit bir düzeyde yönetimde de söz sahibi olma bağlamında üniversite başta olmak üzere eğitim reformu istemişlerdi. 
Çağdaşlığa ve bilime inanan gençlik bu amaçları uğruna gerektiğinde canlarını verdiler, ilkeli duruşları ile örnek oldular, milli çıkarlardan yana son derece duyarlı bu gençlik hiçbir zaman unutulmadı. Sistemin iyi yönetilmediğini bildikleri her kurumun mutlaka değişime ihtiyacı olduğunu da biliyorlardı bunun için ülkelerinin geleceği için mücadele ettiler. 
*
68 Kuşağı’nın Türk milli eğitimine yön veren köklü kurumları vardı. Bunlar 6  ve 3 yıllık Öğretmen Okulları, 2 ve 3 yıllık Eğitim Enstitüleri, 4 yıllık Yüksek Öğretmen Okulları toplumun her düzeydeki bireylerini eğitmek için “essah” öğretmen yetiştirirlerdi. Öğretmen Okulları, köy ilk okullarında görev yapmak ve köylüye rehber olmak için ilk okul öğretmeni yetiştirdi ki bunlardan kırsal kesimde bir süre çalıştıktan sonra başarılı olanlar 2 ya da 3 yıllık Eğitim Enstitüsüne dikey geçiş yapıp ortaokul öğretmeni oluyorlardı. Öğretmen okullarının en başarılı ve zeki çocukları da seçilip üç büyük kentteki Yüksek Öğretmen Okullarında bir yıl Fen Lisesi Müfredat programı uygulayan “Hazırlık Sınıflarında” eğitilip “Devlet Lise Diploması” alır ve üniversitenin belli branşlarına kayıt yapıp lise ve muadili okullara öğretmen olarak yetiştirilirdi. 
Gazi Paşa’nın “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesini benimsemiş ve özümsemiş olan bu gençler uygarlık hedefine yönelik bir toplumun olması için var gücüyle çalıştılar. Atatürk İlke ve İnkılapları ile Cumhuriyetin kazanımları onlar için eğitimin kırmızıçizgileriydi. İlk ve ortaöğretim çağındaki öğrencilere Türk tarihi ve milli kültürü öğreten bu öğretmenlerdi. Bunların eğitim kurumlarında iyi öğretilmediği durumlarda toplumda yozlaşma gelişiyordu. Özellikle belli dönemlerde yok edilen temel eğitim kurumları bunun örneğini oluşturuyordu. 
*
Cumhuriyete son yumruk öğretmen yetiştiren tüm kurumların kökten kapatılıp “mektupla, kursla öğretmen” yetiştirmeye kalkışıldığı durumlarda vuruldu. 1976 yılından itibaren tüm öğretmen yetiştiren kurumların temelli kapatılmasıyla en büyük darbe vuruldu öğretmenlik mesleğine. 
Devamla, 12 Eylül’ün açtığı yoldan gidilerek öğretmenlik mesleğini çağrıştıran hiçbir okul kalmadı. Okulu olmayan bir meslek oldu öğretmenlik. Çirkin kasaba politikacıları sokakta boşta gezen ne kadar diplomalı kişi varsa hepsine “öğretmen” sıfatını takarak okullara tayin ettiler. Onlar öğretmen değil belki “ürkütmen” olabilirlerdi, sınıfta çocukları ürküterek sessizleştirebilirlerdi ama eğitimci, öğretici olamazlardı çünkü öyle bir ruhla yetişmemişlerdi, onların suçu da değildi. 
Ve bugünlere gelmemizin sebepleri 68 Kuşağı’nın yönetilemeyen ülkenin daha iyi yönetilmesi için eğitimde istedikleri reform ters tepmiş aksine eğitimcilerin yetiştiği öğretmen okulları temelden kapatılmıştır. 
O yıllarda neredeyse bütün yükseköğretim kurumlarında olaylar olurkem ve hiç biri kapanmazken sadece “Yüksek Öğretmen Okulları” bu olaylar bahane edilerek kapatılıyordu. Amaç toplumu eğitimsiz bırakmak, dogmatik zihniyete teslim etmek ve öğreten-öğrenen yerine sadece ezberleyen ve söylenene inanan “mankurt” beyinlileri egemen kılmak… 
Çünkü bir ülkenin insanıyla, doğal kaynaklarıyla, kurum ve kuruluşlarıyla orta çağ karanlığına sürüklenmesi ve giderek ortadan kaldırılması için toplumun eğitimsiz bırakılması gerekiyordu. 
Bu ülkenin insanlarını, gençliğini, çocuklarını eğitim ve öğretimden yoksun bırakmak cahil toplum yaratmanın ilk aşamasıdır. Bunu yaptılar. Bugün geldiğimiz nokta budur. Üniversite giriş sınavında 140 bin kişinin sıfır puan alması neyin ifadesidir? 
Uzaya yapılacak dört şeritli yolun geçiş hızının ona göre olması gerektiğini söyleyen ve buna inanan zır cahil bir toplum oluşturuldu. 
Okulu olmayan meslektir öğretmenlik artık… 
Gazi Paşa’nın “essah öğretmen” dediği bu saygın mesleğin okulu yok bu ülkede... 
İlginçtir hiç bir siyasal parti bu konu üzerinde yeterince durmuyor. 
Her düzeydeki yaş gruplarını eğitecek Öğretmen Okulları mutlaka yeniden açılmalıdır, bu okullardan başarılı olan öğrenciler 1959 da başlayan “Hazırlık Sınıfı” sistemiyle Yüksek Öğretmen Okulları “Öğretmen Akademisi” olarak yeniden açılmalıdır. 
Gazi Paşa’nın; “T.B.M.Meclisindeki vekillerin maaşı öğretmen maaşından fazla olmamalı” deyişin ruhuna uygun öğretmenlere hak ettikleri saygınlığı sağlayacak maddi ve manevi destek verilmelidir. 
Okulları kapatılmış öğretmenlerimin gününü kutluyorum.

Yayın Tarihi
24.11.2022
Bu makale 363 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!