BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Bu İşler Böyledir

Bilmek güzeldir bilgiyi öğrenmek bir başka güzelliktir fakat ne bildiğini ve ne bilmediğini bilmek apayrı bir güzelliktir. Tüm bunların sonunda bildiğini paylaşmak, paylaşarak çoğaltmak ve yaymak daha anlamlı ve faydalı oluyor.

Bu satırları yazarken bilgi ve bilimin evrenselliği bağlamında sıradan cahillerin bilgiyi ve bilimi bir kilo patlıcan gibi alınıp satılan bir değer olduğunu sanma cehaletini göstermeleri sıradan bir olay oldu bu ülkede!..

Son yıllarda “Türkistan Coğrafyasına” yaptığım semahatlarım sırasında gördüklerimi, araştırdıklarımı yazılı haline getirip kitaplaştırdım ve toplumla paylaştım. Yeni edindiğin bu bilgileri kendi dağarcığımda korumanın ne kadar anlamsız olacağını öteden beri düşünen ve buna karşı olan bir birey olarak her edindiğim bilgiyi hep paylaştım; ister kitap olarak, ister makale olarak, ister sosyal medya üzerinden, ister konferanslarımla...

Bugün savaş halindeki Ukrayna ülkesine komşu Hristiyan Türklerden olan ve günümüz Türkçesini konuşan dost ve sevgi yüklü yürekleriyle Gagavuz halkı Türkleriyle yakın diyaloglarını gördüm ve bu konuda çok şeyi anlattım.

Diğer bir seyahatim Kuzey Kafkasya coğrafyasındaki 7 ülkeye oldu. Onları da sırası gelince anlatacağım. Gagavuz Türkleri ile Ukrayna’da yaşayan bazı gruplar aynı kökün farklı boyları olduğunu dolayısıyla onları yakından tanıdım; munis, sevecen, pozitif enerji yansıtan candan insanlar…

***

Bilen bilir; 1944 yılında Stalin’in sürgüne gönderdiği Kırım Tatarlarının yeni nesillerinin, torunlarının, bir kısmı işte bugünkü Ukrayna’da yaşıyorlar. Hatırlayanlar olacaktır, 2016 yılında İsveç’in başkenti Stockholm'de 61'incisi düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nı "1944" adlı şarkısıyla Ukrayna'yı temsil eden “Jamala” kazanmıştı. Hatırladınız mı?

Şarkıcı “Jamala”, Stalin’in sürgüne gönderdiği Kırım Türkleri kadar Kuzey Kafkasya coğrafyasında bugün hala yaşayan çok farklı Türk boylarına mensup insanları da 1944 yılında kara trenlerin vagonlarına kitlenerek sürgün etmişti.

İşte şarkıcı Jamala "1944" adlı şarkısını bu sürgünün hikâyesi üzerine seslendirdi.

Şarkının hikâyesi büyükannesinin kucağında beş çocuğuyla 18 Mayıs 1944'te, Kırım'dan Orta Asya'nın bozkırlarına sürgün edilişinin hikâyesinden esinlenerek hazırladığını açıkladığında, yüreğimin teli kopmuştu.

Çünkü Kuzey Kafkasya’da gördüğüm katledilmiş çocukların mezarları kadar ışığı sönmüş onlarca köyün sakinlerinin geride kalan harabe kalıntılarına şahit oldum.

Şarkının Türkçe olan nakarat kısmı, şu sözlerden oluşuyordu:

"Yaşlılığıma toyalmadım / Men bu yerde yaşalmadım." (cümledeki “l” harfini telaffuz etmeyebilirsiniz)

Hikâye acıklıdır ama nesillerin bilmesi gerekir; 2.Dünya Savaşı sırasında, Josef Stalin'in emriyle Sovyet Hükümeti Kırımlı Tatarlar hakkında sürgün kararı alır ve 18 Mayıs 1944 yılında başlayan Kırımlı Tatarlar, Özbekistan, Kazakistan ve Sovyetler Birliği'nin diğer bölgelerine sürgün edilir.

***

Kuzey Kafkasya seyahatim sırasında Balkar Türklerinin köyünü gezdiğimde, anıt mezarlıkta gördüklerim tüylerimi ürpertmişti. Birçok Türk’ün katledildiği ya da sürgüne gönderildiğini anlatan sembolik “soykırım müzesini” ayrıca gezdim.

1917’den itibaren Bolşevik devrimiyle gelişen rejim değişikliği 1944’a kadar birçok Türk yurdu tahrip edildi. En büyük tahrip 1944 sürgünü ile başladı. Bu coğrafyada birebir konuştuğum Balkar Türkleri, Karaçay Türkleri, Çerkezlerin dilinden duyduklarım şöyle özetlenebilir.

“Stalin’in Hitlerden farkı yoktur. O nedenle ona karşı çalışan Ruslar da vardı, Tatarlardan da vardı elbet, olmaması mümkün mü? Kim acıya tatlı der? Tatarların çoğu Özbekistan ve komşu illere Kazakistan ve Tacikistan’a gönderildiler. Bazı küçük gruplar Ural Dağları çevresinde ve “Kostrama” bölgesine gitti. İlk üç yılda sürgün edilenlerin %46 açlık, bitkinlik ve hastalıklar nedeniyle öldüler. Birinci yılda ölenlerin yarısı 16 yaşını geçmemiş çocuklardı. “Bir ayda üç kardeşim açlıktan öldü, Özbekistan’da Novai’de…” diye konuşan sürgün mağdurunun şu ifadesi yürek dağlıyor: “…Annemin sütü kesildi, annem yemek yemediği için, ilk önce yeni doğan bebek öldü…

1944’ün sonunda Sovyetler Birliği Kırım’da Türkçe olan yer isimlerini Rusça olarak değiştirdi.1952 yılına kadar Tatarlar kendi dillerinde ve kendi kimlikleriyle faaliyet gösteremediler. 1950-1960 yılları arasında Tatarlar vatanlarına dönmek için eylemlerde bulunsa da Tatarların Kırıma dönüşü 1989a kadar gerçekleşmedi. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu Kırım Tatar Sürgününü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs Tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma” günü olarak ilan edildi.

2016de Eurovizyon Şarkı Yarışmasında Ukrayna’yı temsil eden ve 1. Olan “Jamala” seslendirdiği şarkıda sürgünü konu etmişti “Doğruları savunmaktan ve yüreğinizin sesini dinlemekten asla vaz geçmeyin. Böyledir bu işler böyledir” diye bitirmişti.

***

Evet, bu işler böyledir sevgili dostlarım; şimdi de Bay Putin Ukrayna’nın bazı bölgelerini “ilhak” ediyor. Terk ettikleri toprakları kendine “vatan” sayıyor. Bunu hiç yadırgamadım zira reisleri Deli Petro’nun (hiç de deli değil tam anlamıyla Rus ırkçısı) bıraktığı vasiyetnamede her şey yazılı. Bizim cahil politikacılar kapılarda dakikalarca bekletilmenin ardındaki esas ideolojik anlamı anlayacak halde değiller maalesef!

Esen kalınız.

Yayın Tarihi
01.11.2022
Bu makale 448 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!