BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Devlet İdaresi ve İbn-i Haldun

Doğu toplumlarında devleti idare edenlerin genelde bir zaafı vardır; bulunduğu makamı terk etmemek için her türlü hileye, yalana başvurmaktan geri durmazlar. Gerektiğinde devletin varlıklarını kendi çıkarları için başkasına "peşkeş" çekip aradan "komisyon" bile alırlar.

Toplumdan itirazlar mı geldi?

Çaresini hemen bulurlar; ya din konusunu ya bayrak konusunu ya da vatan konusunu dile dolayıp bu kutsallıkların tehlikede olduğunu, hayali din düşmanları, bayrak ve vatan düşmanları yaratarak halkı oyalayıp üzerlerine yönelen eleştiri oklarının yönünü değiştirirler.

***

Batı toplumlarında devleti idare edenler akıl ve mantık ölçülerini rehber alarak duygusallıktan ve varsayımlı soyut vaatlerden uzak dururlar. Dini, vatanı, bayrağı öne sürerek kendi mevkilerini, koltuklarını koruma gayretine girmezler, dürüst davranırlar her şeyin açık ve net görülmesi için devletin kurumlarını doğru işletir ve yönetirler.

Hatırlayan olabilir, ABD Devlet Başkanı sinema artisti "Ronald Reagan" adında bir başkan vardı, gençler hatırlamaz ama bizim kuşak çok iyi hatırlar.

İktidarda olduğu yıllarda (1981-) halkına bir konuşma yaparken ABD'in ekonomik gücünden söz eder. Başkanlığı sırasında uyguladığı ekonomik politikanın güvenirliğinden söz ederken referans olarak ünlü düşünce insanı "İbn-i Haldun"u gösterir ve kendisine ilham kaynağı olarak bu bilgini seçtiğini övünerek anlatır.

***

Bu konuşması sırasında "İbn-i Haldun"un şu ilkeli sözüne vurgu yaparak kendine övünme payı da çıkarmıştı. "İbn-i Haldun"a göre, "Devletlerin kuruluşunda vergiler düşük, gelirler yüksek olur. Yıkılışlarında ise vergiler fazla gelirler az olur" deyişinin arkasından geleceklerin de olabileceğini bilenler vardır haliyle.

Şimdi bu girişten sonra tekrar "İbn-i Haldun’un" en önemli eserlerinden biri olan "Mukaddime" den söz edelim.

"İbn-i Haldun" bu eserinde devletlerin kuruluş, yükseliş ve yıkılışları sürecinde olup biten olayların temellerini açıklayan ifadeleri sıralar.

Bu ifadeleri, kendi tabiriyle "asabiye" merkezli bir yaklaşımla devletlerin yaşam hikâyesini aşamalara ayırarak açıklar. Onun açıklamalarına göre devletlerin zaman tünelindeki serüvenleri şu aşamalardan oluşur:

-Birinci evre: Devletin kurulduğu ve zaferlerin kazanıldığı evre...

-İkinci evre: Devlet otoritesinin egemenliğindeki başarılarla alınan yükseliş evresi...

-Üçüncü evre: Devletin sahip olduğu geniş kaynaklarla sağlanan refah ve huzurlu yaşam evresi...

-Dördüncü evre: Refah ve huzurlu ortamın beraberinde getirdiği rehavetin sonucu oluşan duraklama evresi...

-Beşinci evre: Devleti idare edenler asıllarını unutarak, varlıkların tükenmeyeceği varsayımı ile her türlü israf, yolsuzluk, adaletsizlik, kurumların bozulması ve yıkılma evresi olarak sonuçlanır.

***

Özellikle son evrede devletin idaresinde lüks içinde yaşam, şehvet ve hırslar egemen olur. Bireysel menfaatlerin kamu menfaatlerinden üstün tutulduğu, kişilerin kayrıldığı, adaletsizliğin, fukaralığın ayyuka çıktığı bir evredir son evre. Keyfi yönetimin, ehliyetsizliğin, liyakatsizliğin itibar gördüğü, yalanın gerçek olarak sunulduğu bu evre devletin yıkılmaya ve çökmeye başladığı zaman dilimidir.

***

İbn-i Haldun’a göre bir toplumun çöküş sürecine girdiğini gösteren belirtiler şöyle özetlenebilir:

i) Toplumu oluşturan en küçük birim aileden başlayarak komşuluklar ve mahalleler arası dayanışmanın yok olması...

ii) Toplumun her kesimini ilgilendiren temel ihtiyaçların üretiminin zayıflaması. Temel gıda maddelerinin üretilmeyip başkasına muhtaç hale gelinmesi...

iii) Toplumu ilgilendiren her türlü tüketim malzemelerin fiyatlarının artması ve yeni vergilerle var olan vergilerin artması.

iv) Devlet idaresinde işin ehline verilmemesi, işe göre adam değil de adama göre iş icat edilmesi.

v) Birey haksızlığa uğradığında hakkının tahakkuk edilecek bir adalet sisteminin olmayışı, adaletsizliğin ve kayırmacılığın artması.

vı) Toplumda umutların kırılması, güvensizlik ve karamsarlığın egemen hale gelmesi.

vıı) Yaşam şartlarından endişe duyan elit insanların göçü-nitelikli göçün- hızlanması...

***

Şimdi; adam kandıran partinin iktidarında, an itibarıyla şansız ve yalnız kalmış ülkemde bunların hangisi yok, hangisi yaşanmıyor?

Bir şey daha hatırlatmalıyım: "Aklını kullanmayanın üzerine her türlü kötülüğü-pisliği (kötü idare) veririm-yağdırırım." (Yunus,100.ayet) İfadesini de hatırlattıktan sonra aklını kullanan ve zerre kadar vicdanı, adalet duygusu, insan sevgisi olan her birey beş dakikalığına bu yazıyı tekrar okusun ve düşünsün.

Diyeceğim şimdilik budur.

 

 

 

Yayın Tarihi
23.09.2020
Bu makale 2860 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!