BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Kur'an Meali ve Milliyetçilik...

Bilindiği üzere, Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkının inandığı İslam dinini doğru kaynaklardan ve ehil kişilerden öğrenmesi için kişisel tasarrufundan 80 altın vererek tercüme ettirdiği Kur'an'ı Kerim, ünlü bir din bilgini olan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın (1878-1942)  Kur'an'ın Türkçe meali olarak bugün elden ele dolaşmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1926’da Yazır Hoca'ya Kur’an’ı Türkçeleştirme görevini verdiğinde, pek çok sahte din adamı kılıklı yobaz, fısıltı kumkuması ile karşı çıkmıştı. Bu karşı duruşlar her konuda oluyordu.

Gazi Paşa, Yazır Hoca'ya bu görevi verirken şu ifadeleri asla demedi: "Kur’an’ı aslına uygun tercüme etmeyeceksin, ayetlerini tahrif edeceksin, uydurma ayetler ekleyeceksin, bazı ayetleri de çıkaracaksın." Dedi diyen varsa en büyük yalancı, müfrit ve haindir!

Bunu aklının ucundan bile geçirmedi.

Gazi Paşa böyle bir teklifte bulunsaydı Yazır Hoca bunu kabul eder miydi?

Atatürk de biliyordu ki Yazır Hoca, bu tür siyasi baskılara boyun eğmeyecek kadar dürüst ve işin ehli bir insandı, onu bildiği için bu görevi vermişti. Dahası, böyle bir suçlama ve iftiranın olabileceğini öngördüğü için, iftiracıların bile söyleyecekleri yalanlarına inanmayacakları son derece güven veren bir müellife görevin verildiğini bileceklerdi.

Atatürk’ün amacı, baştan beri belirttiğimiz gibi Kur'an'ın ayetleri üzerinde kalem oynatarak dinde reform yapmak değildi, böyle bir niyeti de hiç olmadı, Tek amacı Türk halkının inandığı din olan İslamiyet'i gerçek kaynağından doğru öğrenmesini sağlamaktı.

Çünkü o güne kadar din tüccarı sahte dinciler, hurafeciler, üfürükçüler, sarık bağlayıp eline 99 luk alanlar halkı hem kandırmışlardı hem de düşmanla işbirliği yaparak Kuvayi Milliye hareketine karşı çıkmışlardı.

Atatürk'ün esas amacı Türk halkının, din bilgini olarak ve herkesin güvendiği tefsir konusunda tek ünlü ismi olarak Elmalılının kaleminden dinlerinin kaynağı olan Kur’an’ı Türkçe okusunlar, öğrensinler ve uygulasınlar.

Bu amaçla Kur'an'ı Kerim'in Türkçe meali yapıldı ve Atatürk’ün emriyle 1935 yılında baskıya verildi.

1926 yılında Yazır Hoca'nın yaptığı bu Türkçe meal günümüzde hâlâ en güvenilir ve en çok tercih edilen Türkçe Kur'an mealidir.

Türkçe mealin ön deyişi, herkese iyi bir ders niteliğindedir. Mutlaka okunmalıdır.

İşte o ifadeler:

"Ben halis Anadolulu Öz Oğuz, Yazır Türkü'yüm. On beş yaşında İstanbul'a geldim. Ne Arabistan'a gittim ne Türkistan'a. Ne İran'ı gördüm ne Frengistan'ı. Öğrendiğimi bu vatanda öğrendim. Yazır'ın Kayı, Kınık, Bayındır, Eymir, Avşar gibi büyük Oğuz kabilelerinden biri olduğunu da Divan-ı Lügati't-Türk’ten öğrendim. İran'da çıkan yünden, Avrupa'da bükülen ipten, Türk tezgâhında dokunan halıyı Türk malı tanıdım. Bir binanın mimarisi Türk olmak için bütün kerestesi yerli olması lâzım değildir diye işittim. Afrika madenlerinden çıkmış altının üzerinde bir Türk sikkesi gördüğüm zaman ona Afrika'nın değil, bizim altınımız dedim. Ruhî-i Bağdadî'nin: "Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler..." (Ey hoca sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günde tertemiz ve sapasağlam bir kalp isterler.) sözünü duyduğum vakit bunu Türkçe'den başka bir lisanın edebiyatına kaydedemediğim gibi Türkçe'nin en güzel sözlerinden tanımakta tereddüt etmedim.." (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili Mukaddimesi).

***

Bu kadar güzel ve kapsamlı bir ön deyiş ancak bir Türk din bilginin kaleminde beyaz zemine aktarılabilir. Siyasi İslamcılık kriptoluğu kamuflajı altında Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan ve Türk'üm demeye dili varmayan örgütlü cehaletin etkin olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Türk kelimesini kullanmaya korkan kripto Müslümanlara ünlü din bilgininin özenerek “ben Türk’üm” demesi pek çok fosil kafalılara derstir. “Her şeyi bu vatanda öğrendim”, diyerek özünün dışında bir çözüme karşı olduğunu, Arapçılık, Arap seviciliği yapmadığını gerçek boyutuyla Anadolu kaynaklı millî bir İslam bilgini olduğunu özenle belirtiyor.

Ne Arapçı ne Farsçı ne İhvancı ne Talibancı ne Rabiacı...

***

Gerçek anlamda Anadolu Türk Müslüman'ı olduğunu haykırıyor. Bunun önemini daha iyi anlamak için etrafımıza bakmaya yeterdir; ülkemizde örümcek ağı gibi sarmış siyasi İslamcı, cemaatçi, tarikatçı örgütler Türk Milletini Araplaştırma gayreti içinde olmalarına karşı bu ses bir haykırıştır.

Türk halkını din örtüsünü kullanarak Arap kültür emperyalizmine maruz bırakan sözde ilahiyatçılar da bu mealin ön sözünden ders almalıdırlar.

Halkı "İslam" silahı ile kandırarak, aldatarak milli ruhlarını zehirlemekteler.

Yazır Hoca tarihini, kökenini, kimliğini nereden öğrendiğini de hatırlatarak her Türk aydının, "Divanü Lügati’t-Türk" Türk kaynağını okumalarını öneriyor. Bu hatırlatma bağlamında Türk Milletinin değerlerine sahiplenmeyi "şovenlik", "ırkçılık", "kavmiyetçilik" olarak algılayan ama Araplık, Arapçılık yapmaktan geri durmayan siyasi İslamcı madrabazların mürailiğinin farkında olalım.

***

Arap kültür emperyalizminin saldırısı altında olan milli değerlerimizi öne çıkarmak için bir vesile olan bu Türk milliyetçilik tavır, genç kuşaklara güvenilir bir uyarıdır.

Yerli ve milli ürün üretmenin temel kuralı, fikrin yerli olması, onu milli bilinçle üretme gerekliğindir. Bilgi her yerde bulunabilir, alınabilir öğrenilebilir. Fakat esas olan bilinçtir. Farklı kaynaklardan alınan malzemenin milli bilinçle üretilmesi önemlidir. " İran'da çıkan yünden, Avrupa'da bükülen ipten, Türk tezgâhında dokunan halıyı Türk malı tanıdım."

Yazır Hoca'nın bu ifadesi bugün için çok önemlidir buna özenle vurgu yapıyor. Önemli olan husus, ham maddenin Türk ruhuna, milli bilincine uygun ama Türk'ün aklıyla sentezlenip Türk'e has bir ürün üretilmesidir.

***

Elmalılı Hamdi Yazır'ın bu ön deyişi hem Kur'an mealinin ne denli milli bir bilinçle hazırlandığını hem de siyasi İslamcı Arap sevicilerin estirmek istediği Arpçılık rüzgârına karşı Türkçenin ve Türk bilincinin şahlanışı kıvılcımıdır.

Milliyetçi bir ruhla kaleme alınan bu ön deyiş Türk halkı için bir kazançtır. Milliyetçiliği ret edip sözde İslamcı geçinen Arap sevicileri ve kripto Müslümanlara, ülkülerini türküye çeviren Türklere bir uyarıdır.

Böyle anlamak ve anlatmak gerekiyor.

 

Yayın Tarihi
15.02.2020
Bu makale 1377 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!