İlahi, İzmir-Efes'li bizim Heraklitos/Sokrates (MÖ 535?-475), "Aynı Nehirde İki Defa Yıkanılmaz" demişsin ama, biz başa sarıp sarıp çimiyoruz aynı Nehirde. Dere, akan su, zaman farklı olabilir ama, biz hep aynı yerde yünüp-yıkanıyoruz. Aklanıp-paklandığımızı bilemiyorum ama, akıllanmadığımız kesin. --İnsan, tavranış, tavır değişikliği içinde olsun, bilinçlensin eğitiliyor.
--Yüzyıllar önce söylemişsin bu topraklarda söylemişsin o özlü sözü ama, bu günün insanları neden anlamamışlar senin ne dediğini. --Yok Canım, öyle sanıyorsun deme ya, gözlerim kör, kulaklarım da sağır değil ki. Ha bu toprakların insanı deyince aklıma geldi. Sahiden bu toprakların öncek, daha önceki ve en öncekileri karıştırmayayım. Bu günün insanlarının çoğunun dününe bakayım o zaman. --Türkler tarihte Orta asya, Kafkaslar, Anadolu gibi çok geniş alanalarda 113 ile 180 arasında (https://www.altayli.net/tarihte-turk-devletleri-ve-hakimiyet-alanlari.html) Türk Devleti Kurmuşlardır. --Bunlardan 16'sına sahip çıkmışız, diğerlerini neden görmezlikten geldiğimizi ben de bilmiyorum. --Her neyse, en son bayrağı teslim aldığımız OSMANLI Devleti/İmparatorluğuna tarihten bir ders almak için şöyle bir göz atarsak:
--Osmanlı Devleti, Kutalmış oğlu SÜLEYMAN ŞAH Tarafından 1075 yılında kurlan Anadolu Selçuklu Devletinin parçalanmasından sonra kurulan BEYLİKLER Dönemi devletlerinden birisidir. --Bilecik-Söğüt civarına yerleşen Ertuğrul Gazi'den sonra Oymak, Başına Osman Beyi seçmiş ve 1299'da Osmanoğlu Beyliğini Kurmuştur --Fatih Sultan Mehmet'in 1453'de İstanbul'u alması ile bir çağ(Orta Çağ) kapanmış, yeni bir çağ(Yeni Çağ) açıldığı gib Osmanlı'nın büyüme yükselme-Fetihler Dönemini başlamıştır.
--1600'lerin başından itibaren duraklama dönemine giren İmparatorluk, yönetimde Sarayın Mutlak Monarşinin hakimiyeti altına girmesi, Sancaklar'da yönetim deneyimi olmayan Şehzadelerin gelmesi, Sultanların savaşlara ordunun başında katılmamaları merkezi otoriteyi zayıflatmış ve sonunda bozmuştur. --Coğrafi keşifler ile ticaret yolları değişmiş, sarayın artan masrafları mevcut ekonomik sistem ile karşılanır olmaktan çıkmıştır --Tımar Sisteminin bozulup, bir de Kapıkulu gibi paralı bir askerlik sistemine geçilince, iş iyice çığrından çıkmıştır.
--Köylerde tarımsal faaliyetler azalmış, aratan nüfus da şehirlere göçmeye başlayınca, isyanlar ile birlikte devlet, toprak kayıpları yaşamaya başlamıştır. --Osmanlı İmparatorluğu 1699 Karlofça Antlaşması ile Gerileme Dönemi girer, diğer yandan da, Amerika'da, Avrupa ve Asya'da 1800'lü yıllar itibari ile yepyeni ekonomik düzen ve üretim ilişkilerine geçilir, sosyal, kültürel ve inanç yaşamında Avrupa dinde ve devlet yönetiminde rönesans ve reformlar başlar. --Fransa'da tüm dünyayı değiştirecek, toplumları daha da özürleştirecek feodalizmi tasfiye edecek 1789 ihtilali olmuştur.
--Avrupa Modern eğitim kurumlarını kurup çağına ayak uydurur iken, Osmanlı'da medreseler pozitif bilmi yok sayıp, eğitim, bilim, sanat ile ilgisi olmayan kişiler Ulema yapımış ve medreselerin başına getirilmişlerdir. --Kapıkulu paralı askerleri ile kaybedilen savaşlar ile hazineye ganimet gelmediği gibi, kaybedilen toprakların vergileri de telefi edilememiş, saray halka vergiler ile yüklenmiş, halk yoksullaşmıştır.
--Özellikle Batıya eğitim için giden aydınların etkisi ile meşrutiyetler ilan edilse de, devlet otoritesini elinde bulunduran Saray, dünyayı gözlemekten uzak, halkın dertlerine ise ilgisiz kalmıştır. --Feodal Sistemin özellikle Avrup'da tasfiye edilip ticaret ve üretim ilişkilerinin fabrikalaşmaya başlaması ile yeni bir çağ başlamış ve artık Kapitalist Üretim tarzı ve Sistemi yönetimlere ve devletlere hakim olmaya başlamıştır.
--Kapitalist sistem, ham madde kaynakları ile tüketim ilişkilerini denetleyebileceği devlet ve hükümet yapılarına ihtiyaç duymuştur. --Osmanlı'da ise Saray ve Padişahlar, hanım sultanların ve çıkar guruplarının etkisi altına girmiştir. Toprak kayıpları ve uygulanan kötü yönetimler sonucunda dış borç ödemeleri altından kalkılamaz hale gelmişitir.
--En sonunda da, yabancılardan alınan borçları ödeyecek Düyun-u Umumiye (2 Türk, birer İngiliz, Fransız, Alman, Avusturyalı ve İtalyan olmak üzere 7 kişi) heyeti oluşturuldu. --Reji idareleri(tekel) ise, Anadolu halkının tütün dahil bütün üretimini kontrol eder olunca, halkı isyan ettirmiştir. --En sonunda da Çanakkale savaşları ile başlayan süreç İstanbul'un ve ülkenin işgaline kadar varır. -
-1919'da Mustafa Kemal'in Samsuna çıkması ile birlikte, Anadolu'nun yurtsever asker-sivil aydınlarının Yedi Duvel'e(tüm dünya) karşı verdikleri bir kurtuluş savaşı. --Osmanlı Devleti, batıdan kaynaklanan özgürlük çabaları sayesinde I. ve II Meşrütiyetler ile Meclis-i Mebûsan'ı ve 23 Aralık 1876 tarihli Anayasa'yayı (Kanuni Esasi) kabul etmiş, Padişah tarafından atanan Seçkinler Meclisi (Ayan Meclisi) ile birlikte, Genel Parlamento'sunu (Meclis-i Umûmî) oluşturmuştur.
--Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın 5. Dönem Mebuslarının çoğu 16 Mart 1920'de İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi nedeniyle tutuklanmış ve Meclis'de 18 Mart'ta çalışmalarını sonlandırmıştır.
--Mebuslardan kaçabilenler, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açılan Büyük Millet Meclisi'ne doğal üye olarak katılmışlardır. --23 Nisan 1920'de, ulusal güçlerin bir araya gelerek, Misak-ı Milli toprakların kurtarılması ve bağımsız bir devletin kurulması için topyekün mücadele ederek Büyük Millet Meclisi'ni kurmuşlardır.
--TBMM, Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetmiş. Lozan Barış Antlaşmasını imzalamış, 29 Ekim 1923'de de CUMHURİYETİ ilan ederek, çağdaş ülkeler gibi Halkın egemenliğini, yine halka vermek için, 3 Mart 1924'de de Hilafet ve bütün kurumları kaldırılarak tasfiye olmuştur.
--Osmanlı Devleti/İmparatorluğu açısından durum bu idi. --Peki Cumhuriyet ile birlikte durum nedir? Kısaca. --Başta Mustafa Kemal Atatürk ve Asker-sivil Yurtseverlerce Laik, Demokratik, Halkçı, Cumhuriyetçi, ülkenin tüm kaynaklarını kalkınma ve halkın yararına sunmak için Devletçi, bu süreçlerin de sürdürülebilirliliğini sağlamak için de Devrimci bir devlet ve yönetim yapısı oluşturulmuştur.
--Dokuma, Şeker fabrikalarından tutun da halkın ihitiyaç duyduğu Okullar, Üniversiteler, Hastaneler, Adliye gibi çağın gerektirdiği kurumların hepsi birer birer açılmıştır.
--1'inci Dünya savaşı sonrasında, özellikle Kapitalist sistemin yaşaması için, tüketimin teşviki, Sovyet Soyalist Sisteminin halka yönelik olması sebebi ile 1900'lerin başında kapitalist sistemi daha özgürlükçü bir süreç sergilemiştir. --Kapitalist Sistemin yaşadığı 1929 ekonomik bunalımını sonrası, 2'nci Dünya Savaşı ile birlikte özgürlük ve demokrasi söylemi tüm dünayayı etkilemiş ve Ülkemiz de 1946'lardan sonra çok partili Demokratik Parlamenter sisteme geçişi zorlamıştır. --Padişah'ın Kulu, tebası olan milletten, kişilikli, özgüürlükçü bir toplum ancak eğitim ile yaratılabilirdi. Bunu yapmak için de Cumhuriyet Köy Enstüleri, Yatlı Meslek Okullarını açmak da dahil elde ki büyün olanaklar kullanılmıştır. -
-1950'li yıllar ile birilikte, Ülkemiz ve Orta Doğu'nun özellikle Petrol ve diğer doğal kaynakların bulunduğu bölgelere ABD'nin ilgisi artmıştır. --Devlet ve Halkın yatırımları planlı bir ekonomik süreç içinde yürütülürken 1960'ı ayrı bir yere koyarak, 1971, 1980 Askeri Darbeleri ile Ülke, kuruluş ilkelerinden uzaklaştırılmıştır.
--24 Ocak 1980 "Ekonomik İstikarar Kararları" ile devlet ve ülkenin kaynaklarının talanının önü açılarak, 2000'li yıllarda çok farklı bir sürece girilmiştir. --ABD'nin Ilımlı İslam projesinin bir parçası olan Ülkemiz'de de, yaşanan süreçlerden nasibini almıştır. --O nasip de ne midir? --Lafın tamamı aptala söylenirmiş. --Benim akılsız dostum olmaz ki!..