BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Operasyondaki MHP Ne Yapmalı?

2011 yılı seçim yılı… Eğer iktidar partisi sözünde durursa, herkesin demokratik hakkını kullanabileceği bir tarihte seçim yapılacaktır. Bu tarih, şimdilik kesinleşmedi… Bir tarih üzerinde mutabakat sağlanmalı; iktidar partisi –tabii ki her şeyi başbakan bilir– ve muhalefet partileri bunu deklere etmelidirler... En makul tarih; Haziran ayının 2.Pazar günü olan 12 Haziran 2011 gibi günü görünüyor… Tabii ki öne ve geriye alınabilir…

Bu seçimle, Cumhuriyet tarihimizin 24’üncü dönem milletvekilliği seçimi yapılmış olacaktır. Milletin vekillerinin seçileceği bu genel seçime yaklaşık 5-6 ay kalmış durumda… Her parti bu süreyi iyi değerlendirmeye çalışacaktır…

**

MHP kilit parti…

Bu seçimde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ülkeye yaptığı tahribatlara dur demenin tek yolu MHP’nin başarısıdır… Bu bağlamda bu seçimin kilit partisi MHP olacağı kesindir…

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının en büyük tahribi Ülke insanını cephelere ayırmasıdır. Türk Milleti ayrıştırılmıştır… Herkes kökenini sorgulamaya başlamıştır... Sadece kendi kökenini değil, komşunun, okul arkadaşının, iş arkadaşının da kökenini sorguluyor insanlar… İnsanımız birbirine “acaba” ile bakmaya başladı…

Türk Milletine, Türkiye Cumhuriyetine yapılacak en büyük kötülük budur. Mübalağa etmiyorum; beş bin tane İngiliz casusu Türkiye’de faaliyet gösterseydi, bu ayrıştırmayı başarabilir miydi? Sanmıyorum…

En mutena yurt köşesinde bile halk kamplaşmıştır; her haliyle korku-endişe krizi yaşanmaktadır… Toplumun üzerinde müthiş bir moralsizlik, ümitsizlik psikolojisi var; kapkara dumanlarla kaplı bir atmosfer oluşmuş, adeta büyük bir keşmekeşlik toplumun her kesimini sarmış gibi…

Vatandaşın birbiriyle çatışan anayasal kurumlara en ufak güveni kalmamış… Yürütme ile devlet kurumları çatışmakta… Bunların sadece binde biri ekranlarda seyrediliyor; duyulmayan, görülmeyenler “fısıltı” gazetelerinde… Bilinenler, sadece saniyelerle sınırlı…

**

Aslantepe tepkisi iyi okunmalı…

Anadolu’da birey üzerinde oluşturulan “korku” nedeniyle gösterilemeyen ferdi tepki yerine toplumsal alanlarda biriken tepki verilmektedir… Aslantepe ıslıkları bu anlamda değerlendirilmelidir…

Olmaması gereken bir manzaradır; tasvip görmez, doğrudur, fakat “nankörlük”, “ayıp”, “saygı” sınırlarıyla ilgili değildir…

Ezel takım rekabeti nedeniyle Galata Saray-Fener Bahçe kıyaslamasını yapan TOKİ başkanının tahrik edici konuşması fitili ateşlemiştir…

Kişiler, “birey” olarak vermekten korktukları tepkiyi, suç olmayan ve toplum psikolojisi olarak izah edilebilecek “belgesiz” ıslıklarla ve başka seslerle vermiştir… Politikacılar bunu iyi okuması gerekirken -anlaşılan o ki yine danışmanlarınca yanlış bilgilendirilme olmuş- doğru okuyamamışlar “organize” olay demişler; yanlış teşhis… Protesto sebebini, fitili ateşleyen TOKİ başkanının konuşmasında aramalıydı… Ayrıca her ortamda sergilediği hırçınlığı yansıtan söylemleri ve vücut dili, tatmin olmaktan haz etmeyen yüksek egosunda, “intikam” ve “tehdit” kokan ifade ve davranışlarında aramalıdır…

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin “akil” insanları bunun farkında; fakat “ikbal” onların gözünü perdelemiş… Düşülen yanlıştan çıkmak için niyetlerini açıklayamıyorlar… Milleti kandırmak ve yine “istismar” sermayesini kullanmak üzere gündem değiştiren farklı olaylar gündeme pompalanmaktadır…

Bir politikacı tipi düşününki herkesle kavga ediyor… Herkesi kendine “biat” eden “tebaa-kul” olarak görmek istiyor… Herkesin söylediği yanlış, yaptığı yanlış, sadece onunkiler doğru!!!… Böyle bir ruh haliyle ülke yönetilmeye çalışılıyor; doğal olarak yönetilemiyor sadece “idare” ediliyor…

**

Yasallaşan terör…

Cumhuriyetin çözümlediği feodalizm yeniden hortluyor; “açılım” şampiyonluğunda teneke madalya alan iktidar her nedense kendi partisindeki en az 70 vekilin varlık sebebi olan feodalizme hiç ama hiç dokunmuyor… Sözü bile edilmiyor…

Etnik ırkçılık esaslı başkaldırılar kırsalda değil artık, her kentte var… Güneydoğudaki vatandaşın canını koruyamayan devlet, teröre meydan bırakmıştır… Vatandaş, burada devletin varlığını hissetmiyor…

Emperyalistler tarafından kışkırtılıp desteklenen 1920-21, 1925, 1937-38 de yapılmak istenen, bugün “Devlet” eliyle yaptırılmaya çalışılıyor; “devlet” müsamaha ediyor!… Etnik ırkçılık gittikçe kökleşmeye ve derinleşmeye başlamış; “Türk” kelimesinin yasaklandığı bir Anayasa konuşuluyor; Milli Mücadelenin ruhu, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan Tük milliyetçiliği söyleminden gocunuluyor!

Türkiye’nin gündemini bölücü terör tayin ediyor… Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına meydan okuyor… Türk Milletinin hassasiyetleri olan “Tek’ler” ifadesini alay konusu yapılıyor… Başbakanın “Tek’ler” ifadesini “gerilik, çağ dışılık” olarak ilan ediyor; ama Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından “tıs” yok…

Terör artık “masumlaştırılarak” yasallaşmış, yakında siyasallaşacaktır da!...

**

Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından MHP ye “operasyon” uygulandığını bizzat yetkilileri tarafından ifade edilmektedir ve halen tüm taktikler kullanılarak devam ediyor… Hedefleri MHP’yi katakullilerle TBMM dışına itmek, sesini kısmaktır…

MHP inadına bu oyunu bozmalı; hem de öyle bir bozmalı ki, attığı şamarın sesi ta Pentagondan, Bürükselden duyulsun…

**

MHP neler yapmalı?

1-Mutlaka bir TV kanalını angaje etmelidir…

2-Yayın Organını geliştirmeli… Yakın hissettiği gazetenin tirajına destek olmalıdır; örneğin her MHP’li vatandaş, mutlaka günde en az bir adet Yeniçağ Gazetesini alıp okumalı, yetmez mutlaka çevresine de okutmalıdır… Hatta mümkünse 2 gazete alıp birini evine diğerini işyerine götürmelidir… Böylece Yeniçağ’ın savunduğu fikirler daha çok vatandaş tarafından okunmuş olur…

3-Eskiden MHP’li olup da her ne sebeple olursa olsun ayrılanlar, küsenler kucaklanmalı; kucaklanamayacakların de “pasif” hale getirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdırlar…

4-MHP’yi yıpratmak için; malum operasyonla eskiden MHP’li ya da Ülkücü olup da yoldan sapanlar aranıp yine TV kanallarına çıkarılacak, ya da “Vekil” yapma vaadiyle listeye alınacak, ya da bazı vaatler yapılacaktır; bu potansiyeldeki kişiler iller bazında tespit edilip tedbir alınmalıdır..

5-MHP, Türkiye’nin bozulmuş olan birlik ve beraberliğini sağlamak için “siyasetin çimentosu” olduğunu Türkiye’ye anlatmalıdır…

6-MHP çok çalışmalıdır; gün 24 saatle sayılı; fakat bu süre MHP için kısa sayılmalıdır… Partiye gönül vermiş herkes bu seferberliğe katılmalıdır…

7- İl ve İlçe Başkanları seçilip atanırken, vekil aday adayı gösterilirken “iyi halleri”, başarıları, partiye yapacakları katkıları esas alınmalı, mutlaka şaibesiz kişilerden seçilmelidir… Partinin beyin kadrosu iyi seçilmelidir…

8-Her ilin seçim haritası mutlaka çıkarılmalıdır. Her yerleşim biriminde MHP sorumlusu olmalı; her mahallenin sorumlu ekibi belirlenmeli ve her 24 saatte bir seçim faaliyet raporları merkeze akmalıdır…

9-Seçmenle temasta yüz yüze diyalog kurulmalı, vatandaşın ayağına gidilmeli, ev ziyaretleri yapılmalı, belli saatler arasında ailelerle toplanıp MHP’nin seçim hedefleri ve projeleri anlatılmalı… Kardeş aile sistemi geliştirilmelidir…

10-Doğu ve Güney Doğu Anadolu’ya özgün projelerle vatandaşa umut aşılanmalı; Devletin vatandaşına sahip çıkacağına inanmalıdır… Her evde işsiz olan insanlardan en az birine iş vaadi yapılmalı…

**

Neler anlatılmalı?

*Yapılan yolsuzluklar işlenmeli…

*Burslu okuyan çocukların nasıl gemi sahibi, kuyumcu oldukları;

*Özelleştirmede kimlerin zengin edildiği;

*Tekel’in, Telekom’un, limanların kime satıldığı;

*Lübnan Başbakanına olan muhabbetinin sebebinin ne olduğu;

*Yer altı madenlerin kontrolünün kime verildiği;

*Ermeni ve Rum kiliselerin ibadete neden açıldığını;

*Terörün nasıl yasallaştığını;

*Yargının nasıl siyasallaştığını;

*Din ticaretinin nasıl yapıldığı anlatılmalıdır…

**

Yetmez; MHP ne yapacak?

Sorulduğunda da;

Projelerini, seçim vaatlerini sıralamalıdır…

Onlar da nedir mi?

Onları MHP bilecek, ben değil…

Yayın Tarihi
19.01.2011
Bu makale 8491 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Demir; MHP ile ilgili önerilerinizi MHP yönetimi şimdiye kadar yapsaydı daha farklı bir yere gelirdi. Ben bu mevcut yönetimin mevcut durumu daha iyi yerlere getireceğinden hiç umudum yok. Referanduma EVET diyeceğini açık bir yüreklilikle söyleyen üyesi hakkında işlem yapan bir yönetim anlayışı demokratik düşünceye karşı olduğunu göstermez mi?

Yrd.Doç.Dr.İbrahim Baykan 20.01.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!