Her toprak kendi kültürünü, değerini üretir ve yaşatır.
--Evet, bu toparlar, bu toprakların Anaları her zaman ne acılar içinde olsalar da ne yiğitler doğurmuşlardır. O yiğitler de bu toprağı, derdini tasasını zamanında yaşamış ve taşımışlardır.
--Şarkışla'da 1833 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak doğan Şarkışlalı Aşık Serdari de bunlardan birisidir. Konum, Aşık Serdari değil, bu topraklar, bu toprağın acıları ve onun sözleri, dizeleri.
--Yer taaaa o yıllar, yani 1800'lerin ortası Anadolu. Ozan diyor ki "Nesini söyleyim canım efendim/ Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim/ Arzuhal eylesem deftere sığmaz/ Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim"
--Al koy bu günün Anadolu'sunun üstüne, serp dağına, ovasına, yaylasına, dersine HES'ine hep aynı acı sesler gelir, yeşerir.
--Hep diyorum, 2000'lere yeni "Milenyum/bin yıl"a giriyoruz diye çok sevinmiştik, meğer "gelen gideni aratırmış" da bir kez daha anımsadık, Koronavirüs salgını, orman yangınları, seller, kazalar!..
--Çoğumuz kabul etsek de etmesek de, doğanın bir diyalektiği (Fransızca sözcük, TDK' Türkçe anlamı: Akıl yürütme yoluyla doğrulara ulaşma yöntemi) var ve her şeyden bağımsız ama her şey ile ilintili ilerliyor.
--Yine tarihi bir sürece baktığımızda da özellikle 1980'den sonra Berlin duvarının yıkılması, SSCB’nin çöküşü ve Doğu Blokunun dağılması; teknolojinin, üretim ve yönetim yapısı değişikliklerinin ve çokuluslu şirketlerin artmasının etkisiyle KÜRESELLEŞME baş döndürücü bir hıza ulaşılmıştır; ret edilemez bir noktaya ulaşıp, sınırları aşarak tüm dünyayı sarmalı altına almıştır.
--Hoş bize bu süreç, "al bavulunu, düş Avrupa yollarına" diye yutturulmuştu ama, Cumhuriyetin binbir emek ile kurulan sanayi kuruluşları, şirketleri, ormanlar, araziler birer birer bu çok uluslu yabancı şirketlerin eline geçmesi ile başlayan süreçler, bu ülkenin derelerine, sularına HES'lere kadar ulaşmıştı da umursamamıştık.
--Hatta ta o günlerde yani 1980'den önce ABD Dışişleri Bakanı (1973–1977), daha öncede , ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı (1969–1975) olan Henry Alfred Kissinger, sermayenin geleceği için "Bir Ülkenin sadece İktidarını değil, Muhalefeti de satın alınır!" dediğinde, sanırım kulaklarımız tıkamıştık.
--Evet, kadim Anadolu topraklarının ozanı ne diyor daha "Benim bu gidişe aklım ermiyor/ Fukara halinden kimse bilmiyor/ Devletin sikkesi selam vermiyor/ Kefensiz kalacak ölümüz bizim"
--Şaka gibi, selde kefensiz sonsuza uğurladıklarımız, yangınlarda yakıp yok ettiğimiz börtü böceğimizi ne zaman düşüneceğiz, acep?
--Hala cılız da olsa yürekli sesler çıkan Kamu Üniversitelerinden Prof Dr Mustafa Durmuş'un söylediği gibi ÖTV düzenlemesi ile özel sektöre bir ayrıcalık sağlanarak, uygulamaya ilişkin, “Bu bir vergi kaybı anlamına geliyor. Çok muhtemeldir ki halkın ödemiş olduğu vergilerin üzerine bindirme biçiminde karşılanacaktır" demektedir.
--Neden ise sorun da, olaylarda hiç değişmiyor. "Zenginin sözüne beli diyorlar/ Fukara söylese deli diyorlar/ Zemane şeyhine velî diyorlar/ Gittikçe çoğalır delimiz bizim" başka söze gerek var mı?
--"Tahsildar da çıkmış köyleri gezer/ Elinde kamçısı fakiri ezer/ Yorganı döşeği mezatta satar/ Hasırdan serilir çulumuz bizim"!..
--Yaşadığımız Orman Yangınları, seller, ister göçmen, ister sığınmacı ister de mülteci deyin farketmez, bunların hepsi yaşadığımız ya da yaşayacağımız olaylar açısından bir sonuçtur.
--Bütün bunların çevresel, toplumsal ve siyasal süreçlerini ve alt yapılarını çok üzgünüm ki, kişisel olarak değil ise de toplumsal/ kitlesel olarak bizler hazırladık ve sonuçlarını çok acı yaşayacağız.
--Artık olayları sonuçlarını tartışmayı bıraksak da, olayların nedenlerini aklı başında tartışsak nasıl olur.
--Her gün şaka gibi ama "sos olarak" onlarca senaryo üretiliyor ama, arasına geçeklerde konuluyor. Yerken dikkatli olsak nasıl olur!..
--En son duyduğum acı haber artık ne diyeceğimi şaşırttı.
--Yıllardır bu ülkenin yangınlarını söndüren Türk Hava Kurumu, ne yazık ki, 2021 yılında, dört teneke suyu daha az taşıyacağı için uçaklarını kiralayamamıştı.
--İşin garabeti ne biliyor musunuz?
--İşte bürokrasiyi, devlet yönetimini bilmezseniz şu ayrımı görmez ve bu soruyu sormazsınız?
--Yangın söndürme uçak kiralama ihalesine THK katıldı mı? Evet. Demek ki ortada bir TEKNİK ŞARTNAME var ve bu şartnamenin sadece "su kapasitesi" maddesine THK yetersiz. Uçaklarının bakımsızlığı ya da başka bir sebepten dolayı değil.
--Bunu kimse yemez ama, kimse ne ortaya konulduğunu bilmediği için bal gibi de yiyor. "THK uçakları" bakımsız ha. Hadi canım sende. İhalede "ret gerekçen" bu değil, uçaklarda teknik ve bakım sorunu yok; sadece, "adrese teslim" teknik şartname hazırlanmış da ondan.
--Peki, koskoca Devlet ve Orman Bakanlığı varken, neden düşen Rus Yangın Söndürme Uçağını THK'na kiralatıyorsunuz?
--Ne diyeyim ki, "dert bir değil elvan, elvan"
--Artık laf uzadı, sözü yine Aşık Serdari ile bitireyim bari: Serdarî halimiz böyle n’olacak/ Kısa çöp uzundan hakkın alacak/ Mamurlar yıkılıp viran olacak/ Akıbet alınır öcümüz bizim"!..
--Onca acının, onca olanın ardından "dilerim" diyeceğim ama, bu ahalinin "bıçak kemiğine" daha ne kadar daha dayanacak bilmem ki
--Bu gaflet uykusunda, bir an önce uyansak ne güzel olur, daha da "Mamurlar yıkılıp viran" olmadan.