Bir konuyu ve sürecini tanımlayabilmek için, o konunun bizim gündemimize geliş şekline bakmamız gerekmektedir.
--"24.Ocak.1980 Ekonomik İstikrar Kararları" sonucunda ki gelişmeler, siyaseti cezalandırmak, bürokrasiyi ödüllendirmek, Devletçi politikalardan Liberal politikalara geçmek, çalışanların ve emekçilerin canına ot tıkamak amacı ile uygulamaya konulmuş ise de, "terör olayları" bağlamına çekilip, paketlenerek halkın gündemine sokulmuş ve bu günlere gelinmesine sebep olmuştur.
--Peki 24.Ocak kararları ile istihdamın ne ilgisi var denilebilir? O zaman da, BİZİM DEVLETİMİZİN KURULUŞ İLKELERİNE bir bakmak gerek. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkeleri, görmezlikten gelinmeye çalışılsa da, (CHP'nin bu gün bile bazı "üye ve yöneticilerinin" varlığına itirazları olsa da), Devletin Kuruluş ilkeleri ile CHP'nin temel ilkeleri aynıdır. Çünkü, CHP devleti kuran partidir.
--Bu gün, dini soslu yönetim politikaları ile Ak Partinin uyguladığı ekonomik politikalarının, Devletin temel kuruluş değerlerinde yapmaya çalıştığı değişikliklerin altında yatan sebep de budur. Devletçi(sosyal devlet) politikalardan, Liberal(bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler) Politikalara geçiş. Kapitalizmin günümüzde ki uygulanan yeni versiyonudur. Eğer SİSTEMİNİZ KAPİTALİST bir sistem ve dünya ile de entegrasyon/uyum içinde ise, yapacağınız pek bir şey de yoktur. Havan da su dövmekten başka.
--Bugün, bütün çalışanların ne kadarının kamu ne kadarının özel sektörde olduğuna ilişkin istatistiki net bir bilgi yoktur. Ancak kamunun, Belediyeler ve Kamu şirketleri aracılığı ile yaptığı istihdamın oldukça yüksek olduğunu görürüz.
Kamuda, 657 Devlet Memurları Kanuna göre 4 çeşit istihdam şekli vardır,
-1-Memur, (devletin temel işlerini yürütür ve güvencesi vardır)
-2-Sözleşmeli Personel, (belli bir eğitim ve mesleğe göre yasal olarak süreli güvencesi vardır. Çok uzun süreye de yayılabilir),
-3-Geçici Personel (genellikle bir yıldan az bir süreli, süresi tanımlanmış işlerde niteliklerine göre istihdam edilir)
-4-İşçiler (genellikle KİT ve benzeri kamu kuruluşlarında, kadro karşılığı çalıştırılır ve memurdan sonra en güvenceli kesimdir)
2003 yılında İŞ KANUNU adı altında tanımlanan ve yayımlanan 4857 sayılı kanuna göre istihdam edilen ve kamuoyunda da, TAŞERON İŞÇİLİK olarak bilinen istihdam şekli ise yepyeni bir uygulamadır.
--Aslında kanunun ilk maddesi her şeyi açıklıyor.
Madde:1-"Bu kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanılarak çalıştırılan işçilerin ÇALIŞMA ŞARTLARI ve ÇALIŞMA ORTAMINA İLİŞKİN HAK ve SORUMLUKLARINI DÜZENLEMEKTİR" der.
--Ne iş olsa yaparım diyen nitelikli eğitimli milyonların olduğu bir ortam da, iş gören ile işverenin karşılıklı şartları konuşup tartışması ve anlaşması baya FANTASTİK bir şey olsa gerek.
--Gerek kamu ‘da , gerekse de özel sektörde günümüzde ki en önemli istihdam şekli bu olmuştur. Sosyal güvence ve İş güvencesinden yoksun milyonların çalıştırıldığı istihdam şekli.
Eğer bir ekonomik sistem uygulamada ise, bunun bütün gereklikleri de uygulamaya konulur.
Hükümetler devletçi politikalardan ayrılıp, liberal politikalara dümen kırınca, gelinen sonuç normaldir. Hele hele bunu bir de seçimlerde, bu şekilde istihdam ettiğiniz adamlar ile bir de ŞAKŞAKLATIRSANIZ, bu sistemi uygulamaya koyanlar açısından tadından yenmez.
Gelinen noktada, bu olayın genel bir sistem değişikliği dışında bir çözün var mıdır. Elbette ki, o da SOSYAL DEVLETİ devreye sokmak. O da ne mi?. yazı uzadı, sabırlar taştı. onu da bir sonraki masal saatine.
iyi uykular, bu yazıyı okumayacak SEVGİLİ TAŞERON İŞÇİLERİ.
Not:BU Bayram ve Pandemi göz altısı sebebi ile özgür düşüncem gelişemediği için 2017'den bir nottur)