BİLİMSEL DÜŞÜNCE

İskilipli Atıf Hoca Neden İdam Edildi?

İBalkan harbi yenilgisi sırasında yenilen Osmanlı geride bıraktığı enkazın arasında Bulgar Komitacıların astıkları Türklerin fotoğrafını “İstiklal Mahkemesi İskilipli Atıf Hocayı Böyle astı” diye sosyal medyada paylaşılmaktadır. Bu resim üzerine İskilipli hakkında bir tartışma başladı sayfamda… Bilgi kirliliğini önlemek ve gerçeklerin anlaşılmasını sağlamak için bir ön araştırma yapıldı; belgelere dayalı bilgileri sizlerle paylaşmaya karar verdim.

**

Objektif bir yaklaşımla durumun analizi şöyledir:

Cumhuriyet, onun devrimleri ve İstiklal Savaşı sonuçlarını hazmedemeyen Türkiye Cumhuriyeti düşmanları İskilipli üzerinden cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yapmaktadırlar. İddiaları ise “Şapka Kanunu’na”  karşı çıktığı için idam edildiği iddiası yayılmakta ve halk bununla kandırılmaktadır.

Ayrıca İskilipliye “hoca” vasfına binaen de kendisi hakkında inanılmaz “efsaneler-üstün vasıflar” türetilerek “din ticareti” temelinde İstiklal Savaşı, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanlığı yapılmaktadır…

Dini konularda ilahiyatçıların ortak uyuştukları nokta, İskiliplinin din hocasından çok “menfaat ticareti hocası” olduğu noktasında birleşmektedirler…

**

Neden bu kanıya varılmış?

İskilipli, Süleymaniye Medresesinde baş müderris görevindedir. Yani başöğretmen, müdürü… Müderrislerin o dönemde maaşı 100-150 akçedir; baş müderris olarak daha fazla aldığı muhakkak… O zamanın 100-150 akçesi, fiyat olarak bugünün parasıyla ifadesi yaklaşık 4.000-5000 TL civarıdır. Buna rağmen maaşların arttırılması için tüm medrese müderrislerini toplayarak Abdülhamit’e karşı tavır koyduğu biliniyor…

İslam Teali Cemiyeti Başkanıdır…

İngiliz Muhipler Cemiyeti (İngiliz Sevenler Cemiyeti) üyesidir…

**

Ölü bir insan ister eceliyle, ister  “idam edilmiş” olsun, “ölüsü bile hala ülkeye zarar veren bir mevta” olarak istismar ediliyorsa, cumhuriyet ve kanunların verdiği özgür araştırma imkânlarıyla belgelendirilecektir bu konu... 

Cumhuriyet düşmanlığı yapmayı amaç edinmiş kesimlerin yıkanmış beyinlerini ikna etmek için değil, vatandaşlarımın gerçekleri öğrenmesi için bu belgeler gereklidir.

Hiçbir araştırma yapmadan ya da yapıp her türlü etik kural dışında hareketle, “İskilipli bizim hocamızdır, hemşerimizdir, ona karşı çıkanlar dinden çıkar” sapıklığında olanlar aynı zamanda zır cahillerdir.  Bunların Tanrı nazarında meczup oldukları söylenir…

**

Adamın sakalına, sarığına, cüppesine bakarak onu “kutsamak” Allah’a şirk koşmak değildir de nedir? Tanrı’nın nazarında yanlışı kim yapmışsa cezasını çekecektir, yaptıklarından hem dinen hem de hukuken sorumludur. Bu konuda Hz. Peygamber’in kesin emri var; “Kızım Fatima bile hırsızlık yapsa, ona cezasını verin.”

Yapılan suçun cezasını dünyada hukuk, ahrette de Yaratan takdir eder.

Dolayısıyla herkesin cezada ve mizanda eşit olduğu bir çizgide buluşmak…

**

Şapka Risalesi (kitapçığı) ve Beraatı

İskilipli Atıf Hoca’nın bilinmeyen bir yönünü önce açıklayalım.

İskilipli Atıf Hoca Süleymaniye Medresesinde baş müderristir. Aylığı 100-150 akçe çıvarındadır, çağına göre çok iyi bir maaştır. Bugünün parasıyla; 4000-5000 TL civarındadır.

İskilipli küçük “risale” şeklinde bir kitapçık hazırlar; ismi: “Frenk Mukallitliği ve Şapka.”

Risalede şapkanın giyilmesine karşıdır ve bunun Frenk=Gavur kıyafeti olduğunu iddia eder, kitabın Anadolu’nun birçok yerine dağıtır.

 “Frenk” ifadesi, Osmanlının Batılılar için kullandığı ve toplumda “gavurluk” olarak bilinen bir ifade… Batılı Hıristiyanlara verilen ad… Osmanlı döneminde Fransa bütün Batı medeniyetini temsil ettiği için, bu isimle anılıyordu. Özetle; Frenklik demek, çoğunlukla “gâvurluk” ya da Frenk=Gâvur algısı… 

İskilipliye göre, Müslüman kişi şapka giyerse gâvuru taklit ettiği için dine aykırı davranmış olacağını, dinden çıkacağını bu risalede (kitapçıkta) anlatır… Kılık ve kıyafet kanununa karşı çıktığı için, şapka aleyhinde olduğu için Giresun İstiklal Mahkemesinde yargılanır; berat eder ve mahkeme heyetiyle birlikte aynı vapurla İstanbul’a döner.

**

İdam konusu…

Durum tespiti; “şapka giymekle, gâvur taklit edilmiş olacağını, bunun caiz olmadığını, dinsizlik olduğunu” savunan İskilipli, diğer taraftan “İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin (İngilizleri seven, sayan ve onların menfaatlerini koruyan cemiyet) üyesidir…

Ne demek “İngiliz Muhipleri Cemiyeti!” İngilizleri sevenler cemiyeti, İngiliz hak ve menfaatlerini Anadolu’da koruma ve savunma cemiyeti!…

Peki, İngiliz gavur değil mi? Gavur!...

Şapka giymekle dinden çıkılıyor da, gâvuru sevmek, gâvurun menfaatlerini Türk milli menfaatten üstün tutmak dine aykırı değil mi? 

İskilipli Atıf bir hoca efendi mi? Evet…

Ne diyor; gavur icadı şapka giymek; “gâvuru taklit etmektir” diyor mu? Evet diyor…

Dine aykırıdır diyor mu? Evet diyor…

Ama aynı hoca efendi “gâvur sevenler derneğine” üye olması dine uygun görüyor…

Sebep nedir? Muhtemelen İngilizlerin sağladığı menfaat…

Peki, güya din hocası ise o zaman Kuran-ı Kerim’in şu hükmünü bilmiyor mu; “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” (Maide 51)…

Bu Kur’an emrine rağmen İskilipli Atıf’ın neden “İngiliz Muhipleri Cemiyetine” üye olduğunu anlamak için müneccim olmaya gerek var mı?!

Şapkayı gâvur icadı diye sevmeyebilir, karşı da olabilir… Ama öte taraftan gâvura kul köle olmak neyin nesi? Şapkaya karşı olduğu için ceza almıyor, berat ediyor… 

**

İngiliz Gâvurunu sevenler derneğine üye olmak dine aykırı değil, şapka giymek gâvuru taklit sayan İskilipli Atıf için; “Allahın sevdiği bir kulu” denilebilir mi? 

Bir başka deyişle; “Allah, gâvuru seveni, sever mi?” 

İskilipli üzerinden cumhuriyet düşmanlığı yapmak ucuz kahramanlıktır.

Onlara şu soruları sormak gerek; İskilipli Atıf; “Frenk’i taklit etmeyin” deyip Frenk’in sevgisini kazanmak için yaptığı eylemin anlamı nedir?

Frenk sevgisini resmileştiren İskiliplinin bu hal ve hareketini nasıl açıklayacaklardır?

Çorumun İskilip kazasından olan Atıf Hocaya âşık çok muhteremler, siz de yeni Atıf olmaya mı heveslisiniz? Çorumlu Atıf’ın âşıkları bunları neden hiç sorgulamazsınız? 

**

İdamı şapkayla ilgili değil…

İskilipli Atıf Hoca, şapka kanununa karşı gelmekten dolayı ceza almadı, yani idam edilmedi. Yukarıda İskiliplinin yazıp Anadolu’ya dağıttığı, “Şapka Risalesi” olarak adlandırılan kitapçığı dolayısıyla, Giresun İstiklal Mahkemesinde 16-18 Aralık 1925 tarihinde yargılanmış ve berat etmiştir. Berat gerekçesi son derece hukuki ve hakkinidir.

Berat gerekçesi; “Şapka Risalesi’nin mahkeme oluşturulmadan, geçmiş bir tarihte yazılmış olduğu, dolayısıyla geçmişte kalan bir fiile dayanarak, yeni çıkan ve uygulamaya konulan İstiklal Mahkeme Kanunu çerçevesinde suçlamanın yapılamayacağı…” gerekçesiyle beratına karar verilmiş ve Çorumlu Atıf da mahkeme heyetiyle birlikte aynı vapurda İstanbul’a dönmüştür... 

Sonuç; Giresun İstiklal Mahkemesi şapka risalesinden dolayı İskilipliyi beraat ettirmiştir.

**

Vatan hainliği suçu… 

İskiliplinin başka işlediği suçlar vardır. Bu suçlardan dolayı Ankara İstiklal Mahkemesine sevk edilir. Suçu; vatana ihanet etmek... Bu mahkemede “şapka konusu” gündeme gelmemiştir.

Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarından yapılan suçlamayı okuyalım: “Teali İslam Cemiyeti üyesi iken neden Yunanla yapılan savaşa karşı çıkan bildiriler yazıp dağıttığı sorulmuştur.” 

Mahkeme zabıtlarından mahkeme başkanın İskilipliye defalarca yönelttiği soru; “Neden Yunan tayyareleri ile Milli Mücadele karşıtı bildiriler attınız? Ama bu yaptığınız aksi tesir yaptı. Anadolu halkı Milli Mücadeleye daha fazla destek vermiştir” diye ifadeler vardır…

İskilipli, dağıttırdığı İstiklal Savaşı Karşıtı bildiri fayda vermeyince, Milli Mücadelenin başarıya ulaşması üzerine uyanıklık yapmış ve zamanın “Vakit Gazetesinin” 1034. Sayısında bir tekzip yayınlamış “o bildiri bana ait değil” diyerek imzasını inkâr etmişti. İskiliplinin yaptığı fiillerin vatana ihanet suçu olduğuna Mahkeme heyeti oy birliği ile kanaat getirmiş idama mahkum etmiştir.

**

Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarından idam gerekçesini okuyalım: 

“Bundan başka milli mücadelenin en buhranlı zamanında Anadolu içlerine doğru uzanmış işgal ordusuna mukavemet edilmemesi hususunda başkanlığını yaptığı Teali İslam Cemiyeti adına düzenlediği beyannameleri sonradan aldığı çeşitli inkâr tertiplerine rağmen yunan tayyareleri ile istiklali ve hayat hakkı için mücadele eden Anadolu köylerine attırdığı ve yeniliğe ve cumhuriyete daimi bir düşman vaziyeti almış olan adı geçen kişinin son isyan hadisesi ile maddeten ve manen alakadar bulunduğu birçok delil ile anlaşıldığını ve ortaya çıktığı, adı geçen kanunun 55. Maddesinin TC’nin teşkilat-ı esasiye kanununu tamamen veya kısmen tağyir ve ya ifa-yı vazifeden men’ine cebren teşebbüs edenler idam olunur” diyen muharrer fırkası mûcebince İskilipli Hoca Atıf efendinin salben idamlarına oy birliği ile karar verildi…” 

Tekrar edelim; İskiliplinin idam kararında “şapka giymediği için” değil “devleti ortadan kaldırmaya” teşebbüs, vatana ihanet suçu vardır.

**

Sonuç…

Şimdi aklımızı başımıza alıp düşünelim; bugün “İngiliz Muhipleri Cemiyetine mensup” (İngilizleri seven, sayan ve onların menfaatlerini koruyan cemiyete mensup) olan İskilipliyi savunanların bu muhabbetinin sebebi ne olabilir?

Neden vatana ihanetten yargılanmış, işgalci düşmanla iş birliği yapmış bir adam göklere çıkarılır?

Neden adına heykeller dikilir?

Neden TC Devletinin resmi kurumuna ismi veriliyor?

Kurulmasına, kurtulmasına karşı olduğu bir ulus devletin kurumlarını tahribe açık bir zihniyetin yetkilileri tarafından bu adam yere göğe neden konulmaz?

Tek sebep nedir, bilir misiniz!?

İskiliplinin Mustafa Kemal ve Cumhuriyete karşı olan düşmanlığıdır… 

Vatan hainini “mağdur kahraman” yapmalarının ardındaki gerçek budur; ortak düşmanlıklarıdır; Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı…

Bu sapık zihniyete göre eğer Mustafa Kemal’e düşman isen “İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucusu, üyesi, işgalci Yunan’a dost olabilirsin…”

İşte işin özü budur; İskilipli Atıf Hoca ile ortak aşkları bu noktadır! 

Yayın Tarihi
02.03.2014
Bu makale 8963 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
İlgi ve güzel karlılığa yorumunuz için teşekkür ediyorum, ve olunuz. Selam ile...

Ramazan demir 08.03.2014

Bilim adamı kimliğiniz ve insan olma sorumluluğunuzla yazdığınız, yakın tarihimize ışık tutan yazılarınızı severek, ilgi duyarak ve minnet- şükran duygularıyla okuyor, okutuyorum. Daha önce de, yakın tarihimizdeki, Şehzade'nin Başkanlığını yaptığı, "Heyet-i Nasihiye" ekibinin, günümüz "Akil Heyeti" ile olan benzerliğine dikkat çeken değerli yazılarınız da, Aksekili hemşerim Rasih Hoca'nın, sözkonusu Nasihat Heyetinin İzmir'den başlayıp, Antalya'ya geleceği duyumuyla; Vahdettin'e telgraf çekerek, işgalcilere kayıtsız şartsız teslim olmanın yanlışlığını anlatacak medeni cesareti gösteren tepki ile örtüşmekte oluşu da, gerçeklekleri pekiştirmektedir. Takdir edersiniz ki;son günlerde, Bediüz Azam, Said_i Nursi'nin türk düşmanı olarak bilinen kişinin de bir kahraman gibi gösterilmesi de, anlaşılır gibi değildir. Günlük küçük çıkarlar uğruna, yakın geçmişimizde yaşanılan gerçeklerini, yetkili bir kalem olarak, kamu oyu ile paylaşmanızdan duyduğumuz sevinci paylaşır, saygılar sunarım. İbrahim Ekmekci Akseki Eğitim Derneği-Antalya Şubesi Başkanı

ibrahim ekmekci 03.03.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!