ANKARA'DAN

Halkı Onu Atatürk, O Da Kulları Yurttaş

Yaşam, her canlı için doğasında olanlar kadar, kendi yaptıkları ile büyük bir önem taşır.

   Bugün Yunanistan toprağı olan, o yıllarda OSMANLI Şehri Selanik'de 1881 yılında soylu, orta halli bir ailede Mustafa olarak doğar.

   Sonra, öğretmeni onu, "Kemal" yapar.

   O yıllar en iyi eğitim "Askeri İdadilerde" veriliyordu. Ailesi de onu, bu okula gönderir.

    Gün gelir okullar biter, o artık bir Osmanlı Subayıdır.  

     Mustafa Kemal, kendi kişisel yaşam yolunda merdivenleri tırmanarak çıkarken;

   Devleti Osmanlı ise, bugün bile bir çoklarınca ne olduğu anlaşılamayan bir uçuruma hem içindekilerin aymazlığı, hem de emperyalizmin gözü dönmüşlüğü ile yok olmaya gidiyordu.

    Ne yazık ki bu durumu özellikle Paris'te eğitim gören bir avuç aydın ve bir avuç çeşitli cephelerde savaşan asker görüyordu.

    İşte Mustafa Kemal'in bizim milletimizin yaşamına Atatürk olarak girmesi de böyle bir döneme rastlar.

     Mondros ateşkes antlaşmasını, LOZAN'da, İsmet Paşa'ya yırttırması; bir Milletin de, bu topraklarda yaşayan insanların da, mazlum milletlerin de kaderini değiştiriyordu.

    Çanakkale'de bildirmişti emperyalist dünyaya haddini ama İstanbul'da Osmanlı Sarayı bam başka "dertler" içinde olduğundan, bu başarı bile heba edilmişti.

    Onu bu ülkenin kaderine taşıyacak günler pek kolay gelmemişti.

  16 Mayıs 1919'da, İngiliz işgali altındaki Istanbul'un, İngiliz Komutanından, Karadeniz bölgesinde ki isyancıları bastırma görevini almak için çok çabalamıştı. 

     İngilizler kendilerine hizmet edecek adam ararken, o bu işgalin bitmesi için saray dahil herkes ile görüşüyordu. 

    Kendisinin de benim doğum günümdür dediği 19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal'in de, Ülkenin de kaderinin değiştiği gündür.

      23 Nisan 1920, 29 Ekim 1923'ler gibi ne günler olmuştu yaşamında. Onun derdi, sevdası ülkesi, halkı idi 

   Hep ülkesi için çabaladı, savaştı, hep halkının refahı, kalkınması ve "muasır medeniyetlerin" üzerine çıkması için çabaladı.

    Sağlığında, sevgiyi de gördü yaşadı, ihaneti de ama o hiç bir şeyden, yılmadı. 

    Bugün İranlı Kadınların saçlarını, başlarını açmak için canlarını feda ederken, o özgürlüklerini, bir çırpıda yoldaşları ile ülkesinin kadınlarına, Analarına o günler sağlamıştı.

    Dünyanın en Uygar ülkelerinden sayılan İsveçten yıllar önce sağlamıştı bu kadın yurttaşlarına, seçme ve seçilme hakkını.

    İşsizlere iş olsun, ülke kalkınsın diye fabrikalar, çiftlikler kurmuştu. 

   Açlara, aş, iş sağlarken, yoksula, kimsesize kimse olsun diye, Sosyal Devleti kurmuştu.

     Bugün 10 KASIM. Onu sonsuzluğa uğurladığımız gün.

    Bugün, göz yaşlarını yüreğinden damla damla kan gibi akıtacakları da göreceğiz;

     Sinsi sinsi köşeden çıkıp Anıtkabir dahil bir yerlerde yasak savıcıları da göreceğiz.

      Bugün, elbette ki en acı günlerden biri. Onu sonsuzluğa uğurlayışımızın yıl dönümü.

    Bugün, yine en acı günlerden biri daha olacak, sahte suratlar ile içtenliksiz nutuklar dinleyip kahır olacağız. Bir iki küstah ve kendini bilmezin saygısızlığını izleyeceğiz TV'lerden.

   O, bir Mustafa'dan koskocaman bir GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ÇAĞDAŞ bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ çıkardı.

    21. yüzyılın başında iken, bizler de onun gibi düşünüp, çalışıp, üretip ÇAĞDAŞ UYGARLIK seviyesinin üstünde bir Türkiye Cumhuriyeti yapmak ve yaratmak zorundayız.

     Bugün yaş günü değil, ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNME GÜNÜ.

    Her Ulusal Bayramda yaşadığımız coşkuyu, bu kez de; O, bize sonsuzluğun penceresinden bakarken, bugün biz de ona göstermeliyiz.

      Cumhuriyete ve Ona düşmanlara inatla.

Yayın Tarihi
10.11.2022
Bu makale 420 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!