BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Dersim Dosyası (2): Devlet özür diler mi?

Ülkem Türkiye’de gündemi değiştiren merkezler son derece başarılılar, hakkını teslim etmek gerek. Şu anda Türkiye’de; “pilot-büro“ gibi çalışan, yalan belge ve gündem üreten bir merkez var...
Devleti idare eden siyasi kadroların bir hatası mı söz konusu, hemen bir gündem yarat, milletin dikkatini o taraf çek...
Van depremi olalı yaklaşık 2 ay oldu. Hâlâ vatandaş çadırda donarak ölüyor. Sıcak aş hak getire...
Siyasi propaganda için vatandaşın dini duygularını itismar etmek, onlardan oy kapmak için her akşam 15 bin, bazen 30 bin kişilik iftar çadırları kurduranlar nasıl oluyor da 2 aydan beri Van’daki vatandaşı soğuktan donmalarına engel olmak için önlem alamıyorlar?
 
Fakir fukara çocuğu askere alınacak „Mehmetçik“ olacak; kısa süreyle askerlik yapacak „Mehmet“ olacak; parasını verip bedelli asker „Mehmet bey“ olacak tekerlemesi, tam gündemdeyken, ülkemde bedelli aleyhinde bir kampanya varken siyasi erk aleyhinde, birden bire gündem değişikliği oluveriyor.
Neden, niçin, sebep ne?
Bunların cevabı yok...
Gündemdeki konu ise Dersim...
**
Ne olmuştu dersimde?
Feodalizmin ilkel oyuncuları, yüz yılardan beri sürdürdükleri hegemonyalarını cumhuriyete karşı da sürdürmek istediler; cumhuriyet buna hayır dedi...
Feodalizmi kırmak için oraya devlet kanun götürdü, hizmet götürdü...
Eşkıya buna karşı çıktı...
Devleti tanımadı...
Devlet işi sulh ile haletmek için gayret gösterdi.
Üç kez eşkıyaya „af“ çıkardı...
Üç kez devlet en üst düzeyde görevli yolladı devlete ve kanunlara itaat etmeleri için...
Yine de silahlı mücadeleye, isyan etmeye devam ettiler...
Sonra devlet de gereğini yaptı...
Devlet, „devlet“ olduğu gösterdi.
Eşkıyaya müsamaha göstermedi...
İsyancıların bir kısmını mecburi iskâna tabi tuttu...
 
**
Peki neler olmuştu, sonra ne oldu?
Sürekli isyan kaynağı olan bir coğrafyada hep gündem konusu edilerek emperyalizmin kuklası olacak faaliyetlerde bulunuldu. Emperyalistlerin oyunlarına, vaatlerine aldanarak tarih boyunca devletine karşı „çıbanbaşı“ olmaya devam etti...
Feodalizmin katı kurallarına ezilen ve güçsüzlükleri nedeniyle karşı çıkamayan halkı kurtarmak için cumhuriyet idaresi imdada yetişti. Dersimli gariban, fukara vatandaşları feodal güçlerin, aşiretlerin, ağaların, şeyhlerin zulmünden kurtardı... Hayata dörderdi onları...
 
**
Günümüze gelince...
Geldik günümüze; sonuç en kötü bir mecraya çekilerek Dersim olayları politik arenada istismar konusu oluverdi.
Başbakan: “devlet adına özür dilemem gerekiyorsa dilerim“ dedi!
Türkiye cumhuriyeti devleti adına „cumhuru“ temsil etmeyen başbakan devleti „risk“ altına sokarak tarihi bir hata yapmıştır.
Başbakan yetkisini aşmıştır, „özür“ dilemekle...
Devlet idaresinde görev alanlar resmi sıfatları nedeniyle hiç bir şekilde „özür“ dilemezler...
Başbakanın ‘dersim özrü’, emperyalistlerin Türkiye üzerindeki emellerine yönelik planların gerçekleşmesine zemin hazırlayacak nitelikte olduğu endişesini taşıyorum.
Desim’den özür dilemek feodalizmden, çağdışı zihniyetlerden özür dilemek demektir!
Devletten zarar görmüş her kimler olursa olsun Türkiye cumhuriyetini „özür“ dilemeye çağıracaklar ve tazminat isteyecekler, toprak isteyecekler, kan bedeli isteyecekler.
Bu, uluslararası hak olarak devletlerin karşısına çıkmaktadır.
Bireysel temelde durum budur...
Ayrıca „katliam“ kelimesi „soykırım“ kelimesinin fiili durumu anlamına geldiğini, bunun milletler arası hukuk kuralı olduğunu bilmek gerek. ‚Katliam vardır’ demek, „soykırımı“ yapıldı anlamındadır; soykırımı kabul etmek anlamında bir terminoloji olduğunu kabul etmek demektir. Uluslararası hukuktaki karşılığı budur. Yani, katliam soykırımın maddi gerçekleşmiş halidir.
 
22 Kasım 2011 günü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Dersim konusunu siyasi söz dalaşı konusu yapması, sorumlu bir politikacıya yakışan bir durum olduğunu kimse iddia edemez. Hele bu gibi olayları gündeme getirerek cumhuriyete ve Atatürk devrimine  yönelik suçlamalarda bulunmak ya da böyle bir tartışmaya yol açmak değil ki politik kimliği olan insanlara, hiç kimseye yarar sağlamaz...
 
Dersim üzerinden CHP ve onun genel başkanını yıpratmak amacı güdülmüşse bu da doğru bir yöntem değildir. Bu polemik bahane edilerek Atatürk ve cumhuriyet hedef seçilirse, ülkede dirlik ve beraberlik sağlamak mümkün olmaz. Ki başbakan bunu sağlamakla görevli icra makamında oturan zattır!
Siyasi iradeye yöneltilen bu ithamın yine siyasi iradenin özellikle Başbakan Tayyip Beyin boşa çıkaracağı ümidini besleyen vatandaşların arzuları havada kalmamalıdır.
 
**
Devlet isyancıdan özür diler mi?
Dersim İsyanı devlete karşı bir isyandır. Bu tartışılmaz bir sonuçtur. Eğer devleti idare edenler, siyasi kimlikleriyle bu isyancılardan özür dilerse, Türkiye, cumhuriyete karşı her isyanı masum hale getirmiş olur demektir.

Dersim olayları, ortaçağ kurallarının geçerli olduğu feodalizm ile çağdaş medeniyetin idare şekli olan ulus devletin ve milli devlet Türkiye cumhuriyetinin mücadelesidir. Ulus devlete karşı feodalizmin isyanıdır. Dersim isyanı, cumhuriyetin nefes aldırdığı Dersim’in bir bölümünü oluşturan taassup merkezli feodalizmin silahlı direnişidir. Durum budur ve böyle anlaşılmalıdır.
 
**
Emperyalizmin desteği var mı?
Dersim İsyanının arkasında emperyalist güçler ve özellikle İngiltere ve Fransa’nın olduğunu biliyoruz.
Emperyalistlerin hedefi Atatürk ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Çünkü hazım edemedikleri bir durum vardır, yokluk ve sefalet içinde olan Türk Milletinin İstiklal Savaşında emperyal güçleri yenmiş olmasıdır.
Çelikten duvarlarını yıkması ve mağlup etmesidir...
Dersim İsyanını kışkırtan ve destekleyen emperyalizm Dersimde de dersini almıştır. Mücadelenin batı emperyal güçlerine karşı kazanılmış olması, yeniden iç düşman yaratıp cumhuriyetin varlığına kast etme hedefi vardır. Sonuçta her devlet gibi Türkiye cumhuriyeti de  „devlet“ adına görevini yapmıştır.
Eğer devlet isyanı bastırmada başarısız kalsaydı, cumhuriyet ve onun devrimlerinden vazgeçmek olurdu; ortaçağa teslim olmanın ne demek olduğunu herkes tadardı. İsyan bastırılmıştır!
 
**
Dersimde acı olaylar yaşanmıştır...
 
Keşke isyan olmasaydı vatandaşlarımız da zarar görmeseydi.
Atatürk ve cumhuriyetin kurucu kadroları devlet adına önce vatandaşını korumak ve onları feodal güçlerin baskısından kurtarmak için her türlü yolu ve yöntemi denemişler, şefkati göstermişler, üç kez af çıkarmışlar fakat ısrarla isyan demişler...
Son çare olarak devlet gereken tedbirleri almıştır!
 
1937 Dersim İsyanı değerlendirilirken dönemin şartları içinde düşünmek ve değerlendirmek gerekir. Çağının şartlatırına göre devlete karşı gelen isyancılara ne gerekiyorsa o da uygulanmıştır.
Cumhuriyet idaresi, “devlet içinde devlet olamaz“ ilkesi gereğince isyancıları etkisiz hale getirmiştir...
Kısaca devlet; acı sonuçlar da doğurmuş olsa (maalesef) cumhuriyet devriminin gereğini yapmıştır. 1937 şartlarını bugünkü kafa yapısıyla, geniş görüşlülükle (vizyonla), anlayışla değerlendirdiğimiz takdirde yanlışa sapmış oluruz. Her olayı kendi zaman dilimi içinde değerlendirmek gerekir...
Cumhuriyete dün de saldırılar yapılıyordu, bugün de yapılıyor; kuşku olmasın ki yarın da yapılacaktır... Dün cumhuriyet düşmanları mağlup edildi bugün de olacaklardır!
(Devam edecek, www.r-demir.com)

Yayın Tarihi
15.12.2011
Bu makale 11662 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!