BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Dersim Dosyası-1-

Dersim hakkında asılsız bilgilerle köşe yazıları döşeyerek, basılı ve görüntülü medyadaki açık oturumlarla “menfaat-siyasi çıkar” peşinde olanların taşıdıkları zihniyet, Ermeni diasporasının taşıdığı ve Türkiye aleyhine uyguladıkları zihniyet arasında bir paralellik olduğunu söyleyenlere de hayret ediyorum; nasıl ve nereden anlıyorlar bunu?! Şimdilerde; yerli ve yurt dışından destekli Dersim diasporasının güç kazanmasının sebebinin ne olduğunu anlayabiliyor muyuz? Türk Milletinin İstiklal Savaşını hazmedemeyen emperyalizmin bu olayın gerisindeki konumunu tam anlayabiliyor muyuz?

 

İddia şudur: 1937/38 devlete isyan eden feodalizmin bazı liderleri yakalanarak idam edilmiş. İsyan sırasında, askerin ulaşamadığı dağ ve mağaralara hava hareketi yapılarak isyancı eşkıyanın teslim olmaya zorlamış Devlet. Bombalama sırasında sivilleri kalkan olarak kullanan eşkıya ile birlikte siviller de, maalesef, hayatını kaybetmiş. Bunlar “katliam” ve “soykırım” olarak ileri sürülmektedir. Bunun için devlet suçlanmakta… Yetmiyor, 1937 de devleti idare eden başta Atatürk, Meclis, İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve diğer yetkililer suçlanıyor

 

1937 Dersim Harekâtı sırasında İsmet Paşa Başbakan’dır ve Cumhuriyet Halk Partisi hükümeti vardır... 1938 de yapılan 2. Harekâtta ise Celal Bayar başbakandır. Mustafa Kemal hayatta ve Cumhurbaşkanı ve hasta yatağındadır… İddia edilen zayiat da, Celal Bayar’ın başbakanlığında, 2. Dersim harekâtı sırasında olmuştur.

Arınç Bey ilave etmiş;  “Dersim’in bütün gerçekleri açıklanmalı ve bu konu gerek o zamanki siyasetçilerin varsa yanlışları, varsa doğruları, halka karşı ne yapıldığı, isyanın ana sebepleri, isyana karışanların kimlikleri ve isyandan sonra yaşananlar, bir tarih süzgecinden geçirilerek ortaya konulmalıdır. Bununla ilgili olarak Meclis’te bir araştırma komisyonu dahi kurulabilir.”

İşte işin püf noktası buradadır; burada hedef belirleniyor; “katliam” ve “soykırımın” iddialarına gerekçeler hazırlanmalı; bunun baş sorumluları Atatürk, İsmet Paşa ve CHP olarak ilan edilmelidir. Yetmez; başta Atatürk, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak ve komutanlar “post mortem” kafalı köşe kapıcılarının önerileriyle sanal olarak yargılanmalılar!


**
Bir siyasi yetkili, “Mustafa Muğlalı” ismini taşıyan Van’daki askeri kışlanın isminin değiştirilmesine çok sevinmiş olabilir. Bunun sebebini bilen biliyordur (Kaynak Altemur Kılıç). Bir hatırlatma yapalım; Korgeneral Mustafa Muğlalı, Menemen ilçesinde 23 Aralık 1930 yılında başlayan irtica hareketinin amacı ve söylemi; “şeriat isteriz” diye ayaklanan yobazları durdurmak için hayatını feda eden Asteğmen Kubilay’ın başını kesen Şeyh Mehmet ve kandırılmış yardakçılarını yargılayıp idama mahkûm eden heyetin başında bulunuyordu. Muğlalı Paşa, o zamanki tabiriyle “Divanıharp” reisi olarak görev yapmıştı. (Not: DP iktidarında Muğlalı Paşa yargılanarak hapse atıldı ve orada gösterilen vefasızlıktan dolayı kahrından öldü. Rahmet diliyorum). Kışladan Muğlalı Paşanın isminin kaldırılmasına en çok kimler sevinmiş olabilir? Bilemeyiz, ama bilen bilir elbette…


Nekrofilya’ya devam edecekler: “Tarihimizle yüzleşmemiz gereken konular sadece Dersim’den de ibaret değil. Mesela İskilipli Atıf Hoca konusu da üzerinde durulması gereken bir konudur. Merhum İskilipli Atıf Hoca’nın neyle suçlandığı, niçin idama mahkûm edildiği ve ona karşı yöneltilen adeta zulmü Türkiye’nin de artık konuşması lazım.”

Ülkemin kötü kaderine bakınız ki, bugün ikbal ve makamlarını borçlu oldukları cumhuriyeti ve onun kurucu felsefesine karşı olan zihniyet yeniden “hortladı”. Her renkteki kriptoların papağan misali tekrarladıkları “tarihimizle yüzleşmek” söylemi moda oluverdi…

**

İskilipli Atıf Hoca’nın suçu neydi?

Ankara İstiklal Mahkemesi’nin kararına göre İskilipli Atıf Hoca’nın suçu şudur:

1- Anadolu hareketine karşı çıkmak,

2-İstiklal Savaşı hareketini engellemek için kurulan “Aznavur Hilafet Ordusu”na destek vermek;

3-Halkı, Kuvâ-yı Milliye’ye karşı kışkırtmak,

4- Mustafa Kemal aleyhinde fetvalar, bildiriler yayınlamak,

5- Bildirileri ve fetvaları, Yunan uçakları aracıyla halka havadan atarak dağıtmaktır…

Arınç Bey acaba neden bu hoca efendinin akıbetini merak ediyor?

Bilemeyiz sebebini…

Ama şunu iyi biliniyor ki İskilipli Atıf Hoca Efendi, şeriat isteyenlerin, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkanların katıksız kahramanı olarak bilinir… Bu nedenle İskilipli Hoca Efendi hakkında methiyeler dizilir ağıtlar yakılır, şiirler okunur, filmler yapılır. Yakın bir geçmişte Tayyip Bey de, Atıf Hoca’yı “kahraman-devrim mağduru” olarak tanımladı. İlginç olarak Atıf hocayı idama mahkûm eden İstiklal Mahkemesi Başkanı merhum Ali Çetinkaya için ise “Kel Ali-Cellat Ali” diye söz edilmesi, insana insaf duygusunun kaybolduğu hissini veriyor...

O Çetinkaya ki, Yunana karşı Ayvalıkta ilk direnişi başlatan, milli mücadele ruhuna uygun hizmetler veren kişi… Soyadı da bizzat Atatürk tarafından verilmiş olan milli kahramanlardan…
***
Arınç Bey’e birileri çıkıp, Menemen’deki Şeyh Mehmet başkaldırısı olayı hakkında bazı sorular sorsa, aynı açıklıkla yüzleşmeyi ister miydi, bilmiyorum... Mademki hiçbir şey gizli kalmayacak, o zaman “Menemen olayının faillerinin soy ve soplarının da araştırılması ve ortaya çıkarılması gerekmez mi tarihimizle yüzleşmek adına?” (A.Kılıç, Yeniçağ, 22.11.2011)


“Tarihle yüzleşme”
kampanyası yürütülüyor, bir eski gazeteci, milleti kandırmak için Dersim isyanın bastırılmasında savaş pilotu olarak katılan Sabiha Gökçen isminin havalimanından kaldırılmasını sağlayacak yasa teklif vermekte…

Yetmez...

Aklıma şu meşhur şiir geldi; Atatürk’ün kendi ağzından söylenmişçesine yazılmış olan (müellifini hatırlayamadım) “Yıkın Heykellerimi” diye!!!…

Yetmez; kurduğu meclisi de yıkın!!!…

Yetmez, Anıtkabirini de yıkın!!!... Ha gayret…

 

 

 

Yayın Tarihi
06.12.2011
Bu makale 11289 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Tarihle elbette yüzleşmek gerekir. LAÇ Deresindeki katliamları görmeden, halkı kendilerine siper ettiler demek, çok zorlayıcı bir yorum olur. Neyse benim asıl söyleyeceğim bu değil. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu rumuzuyla bir yorum yapılmış ve kaynak olarak da bazı internet siteleri verilmiş. Yorumu gerçekten Yusuf Halaçoğlu'nun yaptığını sanmıyorum. Tarihsel kaynaklar, internet siteleri yazılarından elde edilmezler. Belge ve dökümanlara dayanırlar. Bilimsellik kavramı da buradan gelir. Sanırım bunu en iyi bilecek kişilerden biri de, Husuf Halaçoğlu hocadır.

Aslı Yedigül 22.09.2013

Dersim'e Makineli Tüfekleri Fransızlar Gönderdi www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=10105 www.yenidenergenekon.com/585-al-sana-arsiv/ www.yenidenergenekon.com/95-zararli-cemiyetler-muslumanlar-yahudiler/ www.yenidenergenekon.com/80-kurtlerin-lord-curzona-tepkisi/ www.yenidenergenekon.com/tarihten-notlar/ www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?newsId=428493

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu 25.10.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!