ANKARA'DAN

DENİZİN RODRİGO'SU TÜRKİYE'NİN SEÇİMİ

Sözlerime "bizim gibi az gelişmiş ya da geri bıraktırılmış ülkeler" diye başlamak istemiyorum

   Her ülkenin talihlinin döndüğü, iyi ya da kötü şeylerin olduğu zamanlar vardır. 

   Örnek 1930'ların sonu. 

   Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ile yepyeni bir tarih yazıyor iken;

   Bugün Dünyanın imrendiği İspanya, Faşist General Franko ile acıların en büyüğünü yaşıyordu.

   Gel zaman git zaman dönem dönüyor, bu kez Türkiye Cumhuriyeti benzer bir sürecin içine yuvarlanyordu.

   Birden bazı Yurtsever duyarlı gençler,e, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını, tağyir (bozma), tebdil (değiştirme) veya ilgaya (ortadan kaldırma) cebren teşebbüs" suçunu işlediniz denilerek, 9 Ekim 1971'de KALEM KIRILIYOR, idamları isteniyordu.

   Oysa onlar, Türkiye'nin en iyi Üniversitelerinin başarılı öğrencileri idi. Ülkelerinde eşitlik, adalet, istiyorlar ve halkları için de bu yola baş koymuşlardı.

   Deniz, mahpus yatağına uzanıp gözlerini kapattığında o gitarın nameleri kulaklarında çınlıyor, alıp başını kırlara, halkının arasına gidiyor, yoldaşları, uğruna kurban olduğu halkı gözlerinin önüne geliyordu.

   Taaa okyanusun ötesinden, Latin Amerika Dağlarından, Küba'dan CHE'nin:

   "Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, hoş gelmiş, safa gelmiş. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacak ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimizde ağıtlar yakılacaksa, ölüm hoş geldi, safa geldi!." diyen sesini anımsıyordu.

   Son arzusu idi ve o yerine getiriliyor ve biraz hüzünlü, biraz çoşkulu Rodrigo'nun gitar koncertosu nameleri eşliğinde, okunacak idam kararı ve  yaşanacaklar bir şerit gibi geçiyordu gözlerinin önünden.

   Ulucanlar Askeri Cezaevi Bahçesine kurulacaktı "Dar Ağacı".

  Deniz, her şeye hazırlıklıdır.

  "O sahneyi çok iyi somutladım; bir mitinge gider gibi gideceğim idama, asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim, postallarımı, parkamı.

    Beyaz ölüm gömleği giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim, tıraş falan da olmayacağım. Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım, sonra demli, güzel bir çay içeceğim.

  Sonra yağlı urganı kendim geçireceğim boynuma ve dönüp orada asılmamı seyredenlere:

  Burada ölen yalnızca bedenimdir!

   Ama düşüncemi asla öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak." 

   Mayıs'ın 6'sı gelecek; Deniz, son yolculuğuna Concierto de Aranjuez (Rodrigo'nun Gitar Konçertosu) ile uğurlanacaktı.

  Ne garip, İspanya İç Savaşı (17 Temmuz 1936–1 Nisan 1939 tarihleri arasında) demokratik bir seçim sonrası başlar.

    Taraflar ise ikinci İspanyol Cumhuriyeti'ne sadık "Cumhuriyetçiler" ile;

  General Francisco Franco'ya bağlı isyancı "Milliyetçiler"dir.

  İç savaşta General Franko'ya destek, Faşist İtalya'dan Mussolini ve Faşist Almaya Hitler'den gelir.

  Adını MEŞE ağacından alan, Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Guernica şehri, Alman ve İtalyan uçaklarınca yerle bir edilir. Savunmasız yüzlerce sivil ölür. 

   Bir sergide Picasso'ya, "bu tabloyu siz mi yaptınız" diye soran Alman General'e Picasso, "hayır siz yaptınız", der.

  Yaşananlardan ve Picasso'nun bu tablosunda da çok etkilenen, Rodrigo Sanchez, Deniz'in ölüme giderken bile dinlemek istediği o  Gitar konçertosunu besteler.

  RODRİGO'NUN GİTAR KONÇERTOSU, direniş ve isyanın hüzünlü müziğidir. 

  Orijinalinde, koncerto başlarken baskın davul sesi duyulur.

   Davul, Alman ve İtalyan destekli General Franco'nun askerlerini, gitar ise devrimcileri temsil eder. 

    Davul sesleri gitarı bastırır, yaşanan sessizlik ise, Faşizmdir.

   Ardından tek bir gitarın solgun sesi başlar, sonra bir başkası, bir başkası. 

  Dağ başlarında yanan özgürlük ateşleri gibi dört yan gitar sesleriyle dolar. 

   Faşist General Franko, o gün savaşı ve iktidarı kazanır ama sonunda İspanyol Halkı Franko'yu devirerek özgürlüğüne kavuşur.

  Deniz'in, yıldızlara yoldaş olmak üzere gideceği yolculuğundan önce dinlediği Rodrigonun Gitar Konçertosu, tüm dünyada da, ülkemde de umudun öyküsü ve melodisi olarak çınlıyor hala;

 Uslarda, kulaklarda ve dillerde.

   Deniz, hani bil istedim, ne Koncerto bitti ne de senin ülken için özlemlerin; bitmedi bitmeyecek de!..

    2023'lerin Türkiyesinde, yaşanan 

14 Mayıs'dan sonra, Deniz'in, özlemi olan yarınlar için de Faşist General Franko'nun gidişi gibi bir 28 Mayıs yaşanır umudu ile.

   Evlerin balkonlarından, pencerelerden Rodrigonun Gitar Koncertosu çalınır, sokaklar çınlar mi, bilmem ki!..

 

 

Yayın Tarihi
22.05.2023
Bu makale 317 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!