Bilim, çaresiz kalır mı?
--Bu, o kadar anlamsız bir sor ki.
--İnsanoğlu, yer yüzünde var olduğu günden bu yana, bütün canlılar gibi evrende yaşam mücadelesi vermiştir. Doğa bütün canlılar için cennet olduğu kadar da acımasızdır da. Doğada var olmak için bir yaşam savaşı vermek gerekmektedir. Yoksa, evrim/doğal seçimin içinde elenir gidersin.
--Peki bu evreni bilemem de, en azından bu Dünya'da neler, kimler ile birlikte yaşıyoruz, hiç düşündük mü?
--Dünya'ya, kendimiz de dahil bütün canlılara verdiğimiz zararın farkında mıyız? Bu vurdumduymazlık mı yoksa, sistem sorunu mu?
--Bu gün yaşadığımız Pamdomi'yi en başından ele alacak olur isek; insan, çevre, teknoloji ve devletlerin öncelikli tercihlerine bakmalıyız
--Yaşadığımız şey, öldürücü bir virüs hastalığıdır.
--"Epidemics and Society: From the Black Death to the Present" (Salgınlar ve Toplum: Kara Vebadan Günümüze) adlı kitabın da yazarı olan Profesör Frank Snowden'a göre:Bu tip salgınlar 'rastgele' ortaya çıkmıyor. İnsanların doğal yaşama müdahalesi, çarpık kentleşme ve küreselleşme ile devletlerin hazırlıksız olması gibi sebepler, bu tür sağlık sorunlarının epidemi olarak başlayıp, zaman ile hızla krizin küresel bir krize/Pandemiye dönüşmesine neden oluyor. Yani tesadüfü değil.
--COVID-19'un Asya/Çin'de çıktığını göz önüne alır isek; 1957-1958 yıllarında yaşanan ASYA GRİBİ'nin çıktığı koşullara bir göz atmak gerek.
--Tüm Dünya'da olduğu gibi, Sanayii Devrimi'nin getirdiği, plansız ve uygun altyapısı olmayan Kentleşme, gerektiği gibi sağlanmayan sağlık hizmetleri, temiz suya erişim, kanalizasyon, hijyen ve aşırı kalabalıklaşma gibi etkenler, vürüslerin bu ortamlarda mutasyon/evrim geçirerek var olmasına, çoğalmasına ve insanlara bulaşmasına sebep oluyor.
--Başlangıçta Epidemi (bir topluluk veya bölgede görülen salgın) olarak görülen sorun, zaman ile hızla pandemi'ye (bir çok ülkede epidemilerin yaygın olarak görülmesi) dönüşerek bütün dünyayı sarabiliyor.
--Sanayi ve teknolojinin gelişmesi ile ulaşım olanaklarının artması, hastalıkların yayılımını çok daha kolay hale getirmektedir.
--Günümüz Dünyasında 8 milyar insan yaşıyor. Bu ise, devasa bir kentleşme, hatta mega şehirlerin oluşumasına sebep oluyor.
--Hayvanların yaşam alanlarını kâr hırsı ile bozduk ve giderek artan bir hızla da yok ettik. Daha önce hiçbir şekilde doğrudan bir iletişimimiz olmayan hayvanlarla daha sık ilişki içinde olduk. Bu da hem bizim, hem de hayvanların ekolojik dengesini olumsuz yönde etkilemiştir.
--Sonuçta, doğayı bozduk ve bütün dengeleri değiştirdik. Geldik bu güne. O zaman sorun ne, insanın avantajı ne, virüslerin avantajları ne? Bir Swot Analizi yaparak duruma bir bakalım.
--Konuyu uzatmamak için burada, insanın avantajlı , güçlü yönleri nelerdir ile, vürüslerin tehditlerine bir göz atalım.
--Kişi olarak insanın en baştaki avantajı, ZEKAsıdır.
--İnsan zekasının da böyle bir süreçte tek başına bir işe yaramadığını görüyoruz. Peki insan zekasının ve deneyimlerinin(EĞİTİM) bir sonucu elde ettiğimiz tek silahımız bilimsel tıp ve bilimsel kamu sağlığına hizmeti ne şekilde örgütlemek gerekecektir?
--Salgınlarla mücadelenin en etkin mücadele araçları tanı koymaya yarayacak araç-gereç ile aşılar ve virüs karşıtı ilaçlardır.
--Tabi nitelikli Tıp ve sağlık Eğitimini de var sayarak.
--Bu tür salgın hastalıkların önüne kişisel önlemler ile geçilmesinin mümkün olmadığı ortadadır. İşte burada devreye SOSYAL DEVLETin girmesi gerekmektedir.
--Peki Sosyal Devlet'de ne demek?
--Ülkemiz bu açıdan çok enteresan bir durumdadır.
--Halk Sağlığı konusunda Dünya'da ender örnek uygulamalardan birisi olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi/ Enstitüsü 27 Mayıs 1928'de kurulmuş ve 2 Kasım 2011 yılında da kapatılmıştır.
--Koronavirüs salgınından sonra 2020 yılının başında bu kez, illerde "İL HIFZISSIHHA KURULLARI " oluşturulmuştur. Bu kurullar, sorunu kökten çözem yerine, pansuman görevini üstleneceklerdir.
--Kişilerin kendilerinden kaynaklanmayan bu tür bir uluslararası hastalık için gerekli önemleri aşlmak elbetteki devlete düşmektedir. Peki devlet ne yapacak? Hastahanelerinde, bu hasta yurttaşlarını tedavi edecek ve halkının, yurttaşlarının sağlığını koruyacak.
--Bir yandan hasta garantili Özel Hastaneler, bir yandan küresel salgın. Bir yandan sokağa çıkmama, lokanta, kahve, berber gibi işyerinin kapatılmak zorunda olunması yep yeni bir sorunu da yanında getirecektir. Bu da işssizlik, sosyal güvencesizlik ve yoksulluk.
--Amman siz benin dediğime bakmayın. Ben bazen ne dediğimi bilmem. Ne o ya, devlet hastane mi açar, açsın özel sektör. Yok basma üretecekmiş. Şeker fabrikaların da şeker. Nemize yetmedi ya NBŞ bazlı sıvı mısır şurubu.
--Kanser yapıyor dedildiğine de bakmayın Siz..
--Bize bi şey olmaz abi.
--Sosyal devlet, sosyalist devlet der gibi ne o ya. Tövbe, tövbe.