ANKARA'DAN

CHP'liler şimdi CHP zamanı mı?

Türkü, "Antalya'nın mor üzümü, severler boyu uzunu" diye başlar.

Aslında çok uzun olmasa da boyum, posum fena sayılmaz. Hatta yakışıklı olduğum yönünde rivayetler bile vardır. Şaka bir yana;

Ah şu Antalyalı olmak yok mu. Evet, şu Antalyalı olmak, yaşamımda benden çok şey aldı götürdü, ama birilerine getirirken!..

Bulmaca gibi bir giriş oldu değil mi, o zaman anlatayım.

Türkiye 12 Eylül Darbesi ile baskı, zulümlerden sonra, 1982 Anayasası ile de siyasi yasakları da yaşar.

Bu kez de, 1982 Anayasasının yasaklarının kalkması için, 6 Eylül 1987'de halk oylaması yapılır ve en azından tüm yasaklar olmasa da, bazı yasaklar kalkar, yasaklı parti ve siyasetçi kalmaz.

CHP de kuruluşunun(9 Ekim 1923) 69. yıldönümünde, 9 Eylül 1992 günü yeniden açılır ve Deniz Baykal Genel Başkan seçilir.

Bir çok yurtsever gibi bizim de, özellikle bir Antalyalı sosyal demokrat solcu olarak da, elimizden gerekeni yapmamız gerekti.

Genel Başkan Deniz Baykal'da bir çok kişi gibi, o zamanki adıyla "Yedinci Ok Düşünce Topluluğu" takım lideri olarak benden de yeni projeler üretmemiz konusunda kafa yormamızı istedi.

Bürokrasinin içinden, Üniversitelerden, yerel ve genel siyasetin içinde aktif arkadaşlar olarak biz de, işe koyulduk.

Başladık dünyada neler oluyor, biz de ülkemiz ve partimiz için neler yapabiliriz diye düşünmeye ve araştırmaya.

O yıllar ABD'de başkanlık seçimleri var ve Bill Clinton da, seçim kampanyasında "değişim, değişim "deyip duruyordu.

Biz de merak ettik ve araştırdık, neydi bu "değişim" diye.

İlk olarak seçim sloganlarından başladık. Taradığım her yerde karşımıza "Şimdi değişim zamanı", "Şimdi Seçim zamanı", Şimdi Bill'i Seçme Zamanı" gibi sloganlar ve haberler çıkıyordu.

Bizde de bunu neden CHP için kullanmayalım dedik.

CHP yeniden açılmış, yeni binasına da taşınmış; artık yeni şeyler yapmak ve söylemek gerekti. Bizler de gönüllü çalışmaya başladık.

O zamanlar internet ve kurumların internet sayfaları bu kadar aktif değildi. Biz de, CHP'nin internet sayfasını da daha aktif hale nasıl getirebiliriz diye düşündük ve araştırmaya başladık.

O zamanlar Bir Üniversitede Akademisyen ve Rektör olan Metin L Baydar, Hüseyin ve İbrahim hocalar başta olmak üzere birçok kamuda görev yapan arkadaş ile CHP için o yılların en ileri teknolojileri ile bir sistem prototipi oluşturduk.

Deniz Beyin yoğunluğundan ve bizim arkadaşlarımızın da zaman problemlerimizden dolayı, kolaylık olsun diye hazırladığımız çalışma örneklerini CD'lere kaydederek, Genel Başkana iletilmek üzere o dönemin CHP Özel Kalem Müdürü olan Nesrin Hanıma verilmek üzere, Deniz Baykal'ın gölgesi olan Osman Kaptan'a verdik.

Hepimizin işi gücü var, bir yandan da gönüllü projeler için çalışıyoruz. Bizim CHP'nin internet sayfası açılış eksizi olarak hazırladığımız sloganlar, karşımıza seçim afişi olarak çıkmasın mı?

Her yer "ŞİMDİ CHP ZAMANI!.." "Halkı Ezdirmeyeceğiz, Ülkeyi Soydurmayacağız, Devleti Böldürmeyeceğiz!.." afişleri ile doluydu.

Evet, 12 Eylül 1980 sonrası ülkede yaşanan sorunlar ve kargaşalar, insanların siyasete ilgileri bu konuda ki öylemler, uzun yıllar sürdü.

Sonra, Kenan Evren'in siyaset için "tu kaka" tavrı, ülke geneline de yansıdı; siyaset "seçilmiş elitlerin" uğraşı alanı oldu.

Bu günde bakınca da, "görevlendirilmiş" sözcüğünü de unutmamak gerek diye düşünüyorum.

Siyaset, halkın gündemi oldu ama, ilişki alanı olamadı.

Üzgünüm ki, ikinci Milenyumun ilk çeyreğini bitirdiğimiz bu günlerde de siyaset, tam bir kargaşa ve karmaşa içindedir

Kimin ne dediği anlaşılmadığı gibi, kimin niçin dediği de anlaşılamamakta, ya da karambole gitmektedir.

Elbette ki mevcut iktidar, doğal süreçler, entropi, siyasi tercihler gibi sebepler ile yıpranmış ise de, muhalefetin de son darbeyi indirecek hamleleri olsa da, halk arasında gelecek ve yönetim kaygıları giderilmiş değildir.

Şimdi de kendi kendime şu soruyu sormadan edemiyorum:

Gerçekten, "Şimdi CHP Zamanı" NEDEN OLMASIN.

Sokrates'in ibretlik yaşam öyküsü olan "SOKRATES'İN SAVUNMASI" yapıtında Platon, "Oligarşi"den (ittifak olan azınlık yönetimi) söz eder.

Konuya böyle bakılınca, çözümünün de, "Meritokrasi" (hak eden ve liyakat sistem" de olduğu görülecektir.

Ben bazen kendi kendime sormuyor da değilim, bizim sol, sosyal demokrat ve insancıl yaklaşımlarımız, acaba birlerince, bize karşı, kendi çıkarlarına mı kullanılıyor, diye. Anlamadım da!..

Bizim, "Şimdi CHP Zamanı" diye yırtındığımız, gençliğimizi verdiğimiz parti CHP, özellikle yerel seçimlerden sonra, özveri ile çalışan parti emekçilerini ayrı tutarak, yerel ve genelde ki CHP üst yönetimleri bir tuhaf mı oldu, demekten de kendimi alamıyorum.

Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun özverili çabalarına karşı, Genel Merkezde oluşan bu Oligarşi ve taşrada temsilcilikler aracılığı ile yürütülen siyaset ile nasıl bir çıkış yolu görünüyor, bekleniyor ki?

Bütün bunları sormadan, sorgulamadan da edemiyorum artık.

O kadar emek veren bizler, boşuna mı koşturmuşuz acaba?

Yönetenler belki farkında değil ama, çevrede bu soruları soran o kadar çok partili var ki.

CHP merkez ve üst yöneticileri, bu durumun farkında mı sizce?.

İlahi Amerikan Derin Devletinin has adamı Henry Kissinger, senin 1980'lerde söylediğin: "Biz, sadece iktidarlar değil, muhalefeti de, dizayn ederiz" sözünün bir hikmeti var mı, anlamadım gitti de!..

Yayın Tarihi
18.12.2021
Bu makale 819 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!