ANKARA'DAN

Bilgi Çağında Dolmuşa Binmek

Başka kültürlerde de olduğunu pek sanırım ama, bizim bu toprakların ki gibi mizah kokan bir yaşamın olduğuna inanamıyorum. Düşünemiyorum.

--En azından yazının başlığına bakarak.

--Hani, hayal ile gerçek arasındaki sır kalkmış gibi.

--"Bilgi çağı" ve "Dolmuşa Binmek"!..

--Önce bilgi çağı. Yıl 1980'ler, bizim ülkemize "24 Ocak" kararları ile kabus gibi geliyormuş da haberimiz yokmuş. 12 Eylül'den sonra şafak atmış bizde ama ne işe yarayacak. Hoş bazıları hâlâ derin uykuda ama ne yapalım. Onlara da iyi geceler.

--İnternet denilen meret 1980'li yıllarda ortaya çıktı. Yaygın kullanımı ise 1995'te serbest bırakılmasından sonra başladı.

--Önceleri bir bilinmezlik gibi "Endüstri, Endüstri" denilmeye başlandı. Sanki ortalıkta fabrikadan geçilmeyecek, herkes iş-aş bulacak gib bir hava ile, sonra ne olduysa birden hava değişti ve bu sözcüğün yerini "Enformasyon" sözcüğü/terimi almaya başladı.

--Sanırım dünyada da benzer süreçleri vardır ama, bizde hikâye birden "çağ"a döndü ve gazete ve tv'lerde "enformasyon" sözcüğü yerine "Bilişim Çağı" ya da "Bilgi Çağı" denilmeye başladı.

--Tarih öncesinde taş ile bakır-tunç ile uğraşırken, bir de silah icat edip "keşifler" diyerek sömürü dönemine geçince, gemiler ile dünyanın altını üstüne getirdik.

--O kadar getirdik ki, Amerika'daki asi "Kızılderili"leri yok edip onların yerine sakin karaderili "Zenci"leri getirdik Afrika'dan Amerika'ya. Beyazlara köle yapmak için.

--Kavimler göçü(MS:375) ile hareketlenen ortalığı Romalılar koskoca bir imparatorluk ile taçlandırsınlar;

--İlahi Fatih Sen gel 1453'de, ayakta kalan Doğu Roma'nın Başkenti Konstantinopolis'i yani İstanbul'u al ve kendini medeniyetin beşiği sanan Batı da bu şaşkınlığı çağ kapatarak (ilk çağ bitmiş-orta çağ başlasın diyerek) atlatmaya çalışsınlar.

--Yüzlerce hatta binlerce yılda değişen çağlar, 20 yüzyılın sonlarında birden onluk yıllar ile değişmeye başlasın.

--Dediğim gibi 1980'lerde internet denilen "şey", 1995'lerde para etmeye başlayınca; 1789'da Fransızlar, Krallarına isyan ile başlayan süreci, Dünya'ya özgürlük olarak savurdular.

--Bizim Fatih'in İstanbul’u alarak açtığı "yeni çağ"ı değiştirdiler, "yakın çağ" yaptılar. Ama Allah da onlara iyi demedi, onların "Yakın Çağını" 1980'lerden sonra henüz resmiyete geçmese de, Kapitalizm değiştirdi ve "Bilgi-Bilişim Çağı" yaptı ya, oh olsun!..

--Bu tarih var ya, bu tarih, adama bir huzur vermiyor.

--Ne güzel ellerimize akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler derken akıllı fırınlar, akıllı bulaşık-çamaşır makineleri çıkmaz mı?

--Eee biz bu kadar "akıllı"yı sevmişken kapitalizm boş durur mu, şimdi de yersen "akıllı evler", "akıllı arabalar" ile işi "akıllı şehir"lere kadar götürdü, sanki insanlığa "akılsız"sın der gibi.

--Ne güzel Bilgi-Bilişim Çağında yaşıyor, "çok şükür çok şükür bugünleri de gördük" derken, hevesimizi karımızda bıraktılar, "Akıllı şehir"ler ile. Hem de Koronavirüs'ün elimizi kolumuzu bağladığı günlerde. İtiraz ediyorum. Neye, ya da niçin mi?

--Benim aklım var. Yaratılanın en akıllısı sensin diye yıllardır sen beni kadır, "en akıllı mahlukatsın" de, sonra da eli kolu bağlıyken tecavüz eder gibi, bana akıllı çağı geçir. Ya da beni akıllı çağa geçir. Nasıl anlarsan.

--Dünya'da "dolmuş" sözcüğü ulaşım aracı olarak sadece bizde var. Bilenler laf etmeden yazayım de "gol olmasın", bir de eskiden Sovyet Rusya"da. O da "marşrutka". Hani "Güzergâhlı taksi" anlamına gelen "marşrutnoye taksi" o kadar. 1980'lerden önce birçok şehrimizde olan gibi "doluş taksi"

--Köylüye Köyü haram ettikten sonra, ucuz işgücü olsun diye şehirlerin kenarlarında da gecekonduya göz yumdunuz, sonra da, kentlerin toplu ulaşımı oralarını oralara yollamadınız.

--Eee ne olacaktı, halk da kendi çözümünü yarattı ve DOLMUŞ ulaşım aracı oldu. Kentlilerin kamunun "Otobüs", "metro" "asansör" gibi toplu ulaşım araçları yanında.

--"Bu araçlar benim de hakkım kardeşim" demek yerine, üst üste, kıç kıça sığamadığı, binemediği toplu ulaşım araçlarına "ilerle kardeşim" ya da "ilerleyelim beyler-bayanlar" demeyi yeğledi.

--Bu durumdan memnun olan ulaştırmacı-taşımacı kamu-özel sektör de, kenar mahallelerin kendilerine buldukları çözümlere ses çıkmayıp-sessiz kalarak, yoksul halkın "dolmuş'a binmelerine" göz yumdular.

--O gündür bu gündür varsıllar, şehirliler toplu taşımalı otobüs-metrobüs-tramvay-metro ile taşınırken,

--Yoksul halkımda "dolmuş'a binmeye" devam ediyor.

--Şehirler kalabalık olup, büyüyünce yeni yetme zenginler de gecekonduların arsalarına göz diktiler. Önce apartman, sonra da rezidanslar yaptılar.

--Eee bu kadar değişim ve dönüşüme akıl erdirmek kola olmayınca "ne yapmak gerekir di?"

--Bu derde de Covid-19/Koronavirüs imdada yetişince, birden herkesin aklına "akıl" geldi. Ama o çoktan baştan gitmişti ki.

--Eeee ne demişti büyüklerimiz, "bir memlekete komünizm gerekliyse onu da biz getiririz." İşte, bu iş bu kadar basitti.

--Büyüklerimiz önce akıllarımızı başımızdan aldılar, sonra da, akıllı kentler, şehirler diye diye uslu uslu hepimizi "DOLMUŞA BİNDİRMEYE DEVAM!.." ediyorlar.

--Hayırlı, uğurlu olsun!..

Yayın Tarihi
11.06.2020
Bu makale 794 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!