..Yaşanan Sorunlar İle alınması gereken Dersler ve çöxüm önerileri
1. Giriş ve genel konular.
a. Değerli dostlarım ve ülkemin yüreği insan sevgisi odaklı, duyarlı ve Atatürk Sevdalısı yurtsever yurttaşlarım hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Gerçekten son günlerde tüm ülkemizi karanlığa boğan ve büyük bir üzüntüye sevk eden orman yangınları konusunda sosyal medya üzerinden çok değerli dostlarımız düşüncelerini ve özellikle iktidarda bulunan AKP ‘nin yaptığı hatalar ile ülkemizin Atatürk’ün düşünce sistemi ve ilkelerinin yok edilerek, milli birlik ve beraberliğimize yönelik hatalı uygulamalar ve yurttaşlarımızın sosyal yaşamına ve ekonomik refahına aykırı son derece üzücü olayları bildirmektedirler. Ancak orman yangınlarının söndürülmesinde sorumlulukları olan kamu kurum ve kuruluşlarınca yaşanan karmaşa ve kaos neticesinde kaybedilen yeşil ağaçlar ve canlılar ile bu yerleşim yerlerinde yaşayan halkımızın maddi ve manevi kayıpları bu ülkenin geleceğine karşı yapılan en büyük tehdit ve tehlikedir.
b. Aynı zamanda bu sorunları içimiz yanarak yaşamaktayız. Antalya’da yaptığım konferanslarım ile Radyo-TV programlarımda AKP’nin Cumhuriyetimizin bekasına, halkın huzur ve mutluğu ile ekonomik refahına karşı olan halen yaşadığımız olaylar ve yaşanan sorunları anlatmak için saatlerce konuşsak yeterli gelmezdi. Halen yaşadığımız bu üzücü olayları 20 yıl önce hayal dahi edemezdik. Ne yazık ki bunları üzülerek ve hayretler içerisinde kalarak gözümüz yaşlı bir şekilde yaşamaktayız. Sizlere burada bütün yazılarımda iktidarın hatalarını ve yaptığı olumsuzlukları artık biliyoruz. Bizim için önemli olan Atatürkçü düşünce sistemi ve ilkelerini benimsemiş duyarlı yurttaşlarımızın ve kuruluşların verdiği tepkidir demiştim. Atatürkçü olduğunu söyleyen parti, dernek ve sivil toplum örgütleri bu yaşanan olumsuzluklara karşı hangi tepkileri vermişlerdir? Zaten yüce önder Atatürk bizleri Nutuk eserinde uyarmıştı ve iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler demişti. Ben de size bu yangınların sonunda neler yapmalıyız bu konularda önerilerde bulunmak istiyorum.
2. Orman yangınları ile ilgili gelişmeler ve yaşanan sorunlar.
a. Bir ülkenin ormanları siyasi, askeri ve ekonomik yönden çok kıymetli değerlerimizdir. Örneğin Ormanlık bir ülkeye saldırmak çok zor ve çok çeşitli harp silah ve araçlarına sahip olmanız gerekir. Taarruz eden düşman için çok büyük bir engel ancak savunan taraf çok iyi bir savunma aracıdır. Hiçbir ek harp, silah araç ve gereçleri için harcama yapmadan doğal olarak ülkenizi kolaylıkla savunabilirsiniz. Ekolojik olarak iklim yönünden sağladığı olumlu katkılar sayılamayacak kadar çok fazladır. Ülke ekonomisine ve ülke istihdamına sağladığı yararlar son derecede yüksektir. Bunun yanında yangınla kaybedilen ormanların yeniden eski haline gelmesi yıllarımızı alır. Halkın moral ve motivasyonuna verdiği olumsuzluklar, acılar ve yarattığı üzüntüler bu milletin vicdanında derin yaralar açmaktadır.
b. Anayasamızın 169’uncu maddesi gereğince “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. “ denmektedir. Yasal olarak mevzuatta her şey var, ancak uygulamada yok. Belki hatırlarsınız, daha yangından 3 gün önce Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yanan ormanlar bölgesinde Turizm bakanlığınca tesisler açılması konusunda işlemler başlatılmıştır. Geçmişte yanan yerlerde turizm tesisleri açılmış ancak hiç kimse bunun hesabını soramamaktadır.
c. Birinci önerim bu ülkenin ağaç cenneti haline gelmesi için yapılması gerekenleri yapmakla görevli kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin yapabileceği çalışmalardır. Ben 1992-1997 yılları arasında Çanakkale Gelibolu ilçesinde bir Tugayda görev yaparken 25 Temmuz 1994 tarihinde Gelibolu yarımadasında Çanakkale savaşları bölgesindeki tüm ormanlar yanmış ve kül olmuştu. Şu an Manavgat ve çevresindeki yaşanan felakete benzeyen bütün halkımızı büyük bir üzüntüye sevk eden acılar yaşanmıştı. Bu acıyı dindirmek için devletin başındaki devlet ve siyaset insanları şimdiki gibi olumsuz düşünmediler ve çözüme yönelik uygulamalara başladılar. Zamanının cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genel Kurmay Bşk.lığı, tüm üniversiteler yapılan organizasyon ile harika bir düzenleme sayesinde yeniden dikilen ağaçlarla tüm Gelibolu ormanını yeniden eski haline getirdiler. Türkiye’deki gönüllü bütün üniversite öğrencileri sırasıyla eylül-ekim ve Kasım aylarında iki hafta Gelibolu’da konuk edildiler, çadırlarda şehitlerimizin olduğu bölgelerde portatif karyolalarda yatarak ve er yemekleri yiyerek ağaç dikme işlemini yapmışlardı. Hatta Türkiye'deki tüm ünlü sanatçılar bu öğrencilere konserler verdiler. Harika bir organizasyondu. Şimdi bizler CHP ve diğer duyarlı partiler, belediyeler, halkımız ve tüm dernek ve sivil toplum örgütlerinin de desteği ile böyle bir çalışma yapabiliriz ve halkımızın büyük bir desteğini alabiliriz. Bu organizasyon için Orman Bakanlığı, Genel kurmay Bşk.lığı ve devletin ilgili organlarının da destekleri için önceden önerilerde bulunulabilir. Bölgelerdeki otellerden de destek alınabilir. Böyle bir çalışma ve organizasyon ile Antalya’mızdaki tüm yanan ormanlarımızı tekrar yeniden kısa bir süre içerisinde eski haline getirebiliriz. Ayrıca diğer bir organizasyon olan yılda iki defa Mart ve Ekim aylarında ülkemizdeki tüm halkımızın, öğrencilerin ve vatani görevini yapan askerlerin katılımı ile yılda iki defa Ağaç bayramı uygulaması ile milyonlarca ağaç dikip ülkemizi ağaç cenneti yapabiliriz.
d. Bu arada yangından 10 gün geçmesine rağmen daha başlangıçta kurulması gereken Antalya Valiliği, ABB , Orman Md.lüğü başta olmak üzere İlçe kaymakamlık ve belediyeleri ile jandarma, emniyet vb. birimlerinin söndürme faaliyetini koordine edecek ve yapılan tüm yardımların halka ve ilgililere ulaşmasını sağlayacak disiplinli çalışan bir komuta, kontrol ve koordinasyon merkezinin kurulmaması, yangın söndürme uçak, helikopter vb. araçların zamanında yangın bölgesine sevk edilmemesi, yetki ve sorumluluk sahalarının belirlenmemesi yangının büyümesine ve bölgedeki tüm yerleşim yerlerine ve oradaki canlılara verilen kayıp ve zararları artırmıştır. Bir karmaşa ve kaos hali hakimdi. İşte bunlar TSK. lerinde önceden planlanarak koordine edilir ve yapılan tatbikatlarla eksiklikleri giderilirdi. Gerçekten çok ilkel ve dünyada itibarımızı sarsan ve çok düşündürücü bir durum içerisindeyiz. Acilen bu eksiklikler giderilmelidir.
e. İkinci önerim ise ülkemizin orman ve ağaç cenneti olması bağlamında ağaçların çoğaltılması ve yanan bölgelerin yeniden ağaçlandırılması ile ilgilidir. Ben yine aynı yıllarda birliğimin Ağaçlandırma ve Orman yangınları olmak üzere tüm afetlerde görevlendirilmesi ile ilgili planlarını (EMASYA -Emniyet Asayiş Yardım Planları) yapan binbaşı rütbesinde bir subaydım. Malumunuz olduğu üzere bu planlar ve yapılan protokoller, TSK’lerinin darbe yapma amacına yönelik diye tahminen 2010 yılından önce kaldırıldı. Bu yaşanan yangınlarda askerlerimizi ve Mehmetçiğimizi göremedik. Bu birlikler teşkilatlanma ve teçhizatı ile hazır halde bulunduruluyor ve eğitimleri Orman Bakanlığı ile koordine ediliyordu. Ne yazık ki bu eğitimler verilmediği için askerlerimiz bu yangınlarda kullanılamadı. Kısaca ülkemiz çağdaş ve uygar ülkelerdeki yönetim ve organizasyonlar ile akıl ve bilimden yoksun 5’ nci sınıf ülkelerdeki gibi yönetildiğinden, bu felaketleri yaşamaya devam ediyoruz. Antalya’da benimle kısa da olsa görüşme olanağı bulduğum iki CHP’li İlçe belediye başkanlarına önerilerde bulunmak ve projeler sunmak istedim ancak gereken ilgiyi bulamadık. Bu konuda da çok doluyum.
3. Alınması gereken dersler ve çözüm önerileri
a. Değerli dostlarım Yüce önder Atatürk bir ağacın kesilmemesi için bir binayı yerini değiştirecek kadar doğa sevgisinin ne demek olduğunu göstermesine karşın, bazı devlet ve siyaset insanları ile halkımız orman yangınları konusunda gerekli duyarlılığı göstermemektedirler. Bizler Devrimci ozanımız Nazım Hikmet'in de belirttiği gibi bu tür acıları, kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan ancak kişisel çıkarları için siyaset yapan, odalarında Atatürk portreleri ile rozetlerini taşıyan ancak Atatürkçü düşünce sistemi, ilkeleri ve devrimlerinden haberi olmayan korkak ve asalak zübükler yüzünden yaşıyoruz. Acilen bu iktidardan halkın birbiriyle kenetlenerek kurtulması gerekiyor. Zaten Atatürk’ün emaneti olan ve bu sorunları çözmek için başka seçenek kalmayan benim biricik partim CHP, yaklaşık 70 yıldır iktidara gelemiyor ve 20 yıldır Atatürk Türkiye’sini aşiret ve kabile gibi yöneten ve ülkemizi karanlığa sürükleyen ve de halkımızı yoksulluk, yolsuzluk içinde kan ağlatan bu iktidar karşısında yüzde 50’ den aşağı oy alınmayacak bir ortamda, ne yazık ki ancak yüzde 25 civarında oy alabiliyor. Kimse bunu parti içinde sorgulamıyor ve partimizin hak, hukuk, adalet, demokrasi ve çağdaş yönetimden uzaklaştığında ve başarısız olduğunda kimse hesap vermiyor. Örgütlerin periyodik denetleme ve değerlendirmeleri yapılmıyor. Halkımız ile Atatürk’ün bütünleyici ilkesi olan insancıllık ve insan sevgisi bağlamında bütünleşme bir türlü sağlanamıyor.
b. Ukalalık olmasın ama söylemek zorundayım Atatürk’ün 6 temel ilkesi yanında 10 adet olan bütünleyici ilkelerin (Tam bağımsızlık, Milli egemenlik, Ülke bütünlüğü, Milli birlik ve beraberlik, Akılcılık ve bilimsellik, Batılılaşma ve çağdaşlaşma, İnsancıllık ve insan sevgisi, Barışçılık- yurtta Barış, dünyada barış, Eşitlikçilik, Gerçekçilik) yanından bile geçilmiyor. Atatürk bize bütünleyici ilkelerinden olan “GERÇEKÇİLİK” ilkesi doğrultusunda “ASLA GERÇEKLERİ KONUŞMAKTAN KORKMAYINIZ” diyor. Ama uygulayan bile yok. Her yeri kraldan çok kralcılar, dalkavuk ve yandaş zavallılar sarmış. Çünkü uygulamadaki sistem buna olanak vermiyor. Ünlü düşünür Niccolo Machiavelli diyor ki “Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan, ahlaktan yoksun davranışlarını, hırsızlığını yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir. “ Bu doğru söze ne diyebiliriz ki?
c. Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm ve Atatürk’ün CHP 3’üncü Olağan Kongresinde söylediği bir düşüncesini sizinle paylaşmak istiyorum. “CHP’de bir yanlışı, bir eksikliği gördüğünüz zaman kayıtsız şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlışa müsamaha göstermek, son derece yanlıştır, mahsuru faydasından büyük olur” demiştir. Partimizde üst düzey yönetici olup bu ilkelerden bihaber ve hiçbirini uygulamayan kişiler bulunmaktadır. Partili üyelerinin düşüncelerine saygı göstermeyen ve kendini önemli bir varlık görüp onları aşağılamaya çalışan birçok üst düzey parti yöneticisini gördüm. Kısaca Türkiye’de kamu yönetimi, siyaset ve diğer birimler iflas etmiş ve çağdaş uygarlık seviyesinden uzaklaşmıştır. Acilen bu sorunlara çözüm bulunmalıdır. Bunun çözümü de milli egemenlik (hak, hukuk, adalet ve demokrasi) yani halkın milli iradesi ve kendi kendisini yönetmesidir. Saygılarımla
Tarihçi, yazar ve E. Albay Kemal KARAKUZEY