23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı
1- Genel konular
a. Değerli dostlarım ve yüreği insan sevgisi odaklı Atatürk Sevdalısı yurtsever güzel insanlar hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Malumunuz bugün “ 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI “ mızın 101’ncü yıl dönümünü kutlayacağız. Sizlere bu bayramın önemi ve her yıl yapılan kutlamalarda göze çarpan önemli olaylar ve hatta çok traji-komik gelişmeler hakkında bilgi vermek istiyorum.
b. 23 Nisan 1920’de yeni Türk Devleti kurulmuştur. Atatürk, yeni Türk Devletinin kurucusu ve başkanıdır. Devletin yasama görevini gören meclis olan TBMM. 23 Nisan 1920’de kurulmuştur. Adı kurucu meclis olmamakla birlikte, gördüğü hizmetler ve yetkileri bakımından kurucu meclise eş değerdedir. Atatürk aynı zamanda yeni kurulan ve çalışmaya başlayan TBMM.’nin de kurucusudur ve başkanıdır. Mustafa Kemal Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra, Ankara’ya gelip çalışmaya başladığında Anadolu’nun her bölgesine isyanlar başlamıştı ve içinde bulunulan şartlar son derece kötüydü. Buna rağmen “Her şeyden önce Meclis, her şeyden önce meşruluk“ diye diretiyordu. Ayrıca bir ifadesinde ise “Meclis bir nazariye değildir. Bir hakikattir ve hakikatlerin en büyüğüdür.“ diyordu. Bu sözler gerçi, daha meclis açılmadan söylenmişti. Ama bu sözler, onları söyleyebilen insanın, yeni kurulacak meclisin kürsüsünde bir ihtilalci değil, bir devlet adamı olarak belireceğini, önceden gösteriyordu. O zor günlerde bile Atatürk seçimlerin yapılmasını sağlayarak, ülkenin milli mücadelesinde alacağı kararların “ milli egemenlik “ ilkesinden yani “ halkın kendi kendini yönetmek ” ilkesinden ödün vermeden uygulanmasını gerçekleştirmiştir. Acaba bugün yüzyıl geçmesine rağmen ülkemizde “ milli egemenlik “ ilkesinden söz edilebilir mi?
c. Özellikle kendi çocukluğumdaki 23 Nisan Bayramı kutlamaları aklıma gelince üzüntüm bir kat daha artıyor. Bütün aileler milli bayramları kaçırmazdı. Milli bayramlarda hiçbir iş yeri açılmaz ve bayraklarla süslenirdi. 23 Nisan bayramları stadyumda yapılırdı ve büyük bir kalabalıkla ve coşkuyla kutlanırdı. Ama ya şimdi???? Örneğin 23 Nisan 2020 yılındaki bayram öncesinde Trabzon’da Atatürk’ümüzün dev posterleri bayram nedeniyle kamu binalarına asılırken başları aşağıya gelecek şekilde asıyorlar ve aşağılamaya kalkıyorlardı. Sanki iktidar destekli bir takım güç odakları bunu bilinçli olarak kurguluyorlar ve uyguluyorlar gibime geliyor. Bizlere bu topraklarda onurluca hür ve bağımsız bir şekilde yaşamamızı sağlayan bu değerlerimize neden saygı göstermezler. Bu kin ve nefreti kınıyorum ve lanetliyorum.
ç. Ayrıca yaşamımda etkilendiğim güzel örnekler de yaşadım. İç güvenlik harekâtı kapsamında bulunduğumuz Hakkâri ili Şemdinli ilçesinde 1999 yılında Tugay Komutanı operasyonda iken vekâleten komutan olarak katıldığım bir 23 Nisan Bayramında çocuklarımızın coşkusu ve halkın bayrama olan ilgisi beni çok mutlu etmişti. Tüm halk ve çocuklar İstiklal marşımızı büyük bir coşkuyla söylerken duygulanmamak elde değildi. Yörenin halk oyunlarını oynarken çocuklarımızın yüreklerin de ve gözlerindeki o coşkuyu gördükçe geleceğe olan güvenim artmıştı. Kendimle yaptığım zihinsel değerlendirmede asla terör bu ülkede barınamaz ve biz 36 etnik unsur et ve tırnak gibi birlikte kenetleneceğiz diye düşündüm. Yüce önder Atatürk bu ülkede yaşayan bu etnik unsurları “ Ne mutlu Türküm diyene “ demek suretiyle asla ayrılmayacak şekilde tutkal gibi birbirimize yapıştırdı.
d. Her zaman olduğu gibi yine ulusal bayramlarımız geçmişte büyük bir coşkuyla çocuklarımıza büyük bir ibret olacak şekilde etkili, coşkulu ve halkımızı birleştirici bir anlayışla kutlanırken, günümüzde yine halkımız iktidar ile muhalefet eden ulusalcı kesim şeklinde ayrıştırılarak son derece sönük bir şekilde kutlanmıştır. Doğaldır ki bunda dünyada ortaya çıkan ve ülkemizi de derinden etkileyen “ korona virus “ salgını da çok etkili olmuştur. Evlerimizin balkonlarında İstiklal marşı söylenmesi uygulaması bile hiçbir koordine yapılmadan iki grup arasında değişik saatlerde uygulanmıştır. Ne yazık ki kutlamalar muhalefet olan parti, dernek, sendika ve STÖ.leri arasında da birbiriyle koordine etmeden diğer destekleyici kutlama seçenekleri üzerinde durulmadan ve hiçbir hazırlık çalışması yapılmadan gerçekleştirilmektedir.
2. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının önemi ve tarihsel süreç içerinde meydana gelen gelişmeler.
a. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmaya başladı. 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun, Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açılışından tam bir yıl sonra, 23 Nisan 1337 (23 Nisan 1921) yılında kabul edildi, kanun 2 Mayıs 1337'de (2 Mayıs 1921) ise Ceridei Resmiye'de (Resmi Gazete) yayımlanarak yürürlüğe girdi.
İki maddeden oluşan kanunun birinci maddesinde, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan günü milli bayramdır.", ikinci maddesinde ise "Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur." ifadesi yer alıyor.
b. Atatürk, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan Bayramı'nı, 23 Nisan 1929 tarihinde çocuklara armağan etti. Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak kutlandı. 23 Nisan, 27 Mayıs 1935 tarihinde çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile "Ulusal Egemenlik Bayramı" olarak kutlanmaya devam edildi. Kanunun ikinci maddesinin B fıkrasında, "Ulusal Egemenlik Bayramı; 22 Nisan öğleden sonra ve 23 Nisan günü" ifadesi yer aldı. 1981 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'da, 20 Nisan 1983'te yapılan değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nın adı, "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak değiştirildi.
c. 1979 yılında ilk olarak 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşınılan bu milli bayramda, dünyanın birçok ülkesinden çocuklar Türkiye'ye gelmeye başladı. Türkiye, dünyada çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke. Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri alan her yıl yurt içinde ve yurtdışındaki temsilciliklerde, bütün kurumlarda ve okullarda çeşitli etkinliklerle kutlanarak milli birliğin kenetlenmiş ruhunu temsil ediyor.
d. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza verdiği önemi Ulusal egemenlik kavramıyla özdeşleştirmek ve birleştirmek suretiyle bu bayramı çocuklarımıza armağan etmiştir. Halen günümüzde yaşadığımız sorunlara bakınca, yurttaşlarımız bu bayramın ulusal egemenlik kısmını çok önemsemeyip sadece çocuk bayramı gibi eğlence ve oyunlar olarak değerlendirmektedir. Ancak bu yaşadığımız son derece üzücü olayların nedeni ülkemizde ulusal egemenliğin millete ait olmadığıdır. Milli egemenlik ilkesi yüce önder Atatürk’ün en önemli bütünleyici ilkelerinden birisidir. Kısaca halkın kendi kendisini yönetmesidir. Hâlbuki Atatürk’ün çok önemsediği bu durum yani milletin seçtiği insanlar siyasetçi ve yönetici seçilemediği için ulusal egemenlik sağlanamamaktadır. Ülkemizde milletin vekili, belediye başkanı vb. diğer siyasi yöneticiler krallar gibi parti liderleri tarafından seçilmektedir. Ne yazık ki üzücü olan Atatürkçü olduğunu söyleyen parti, dernek ve sivil toplum örgütleri de bu hassasiyete özen göstermemektedirler. Bu demokratik olmayan ve içinde hak, hukuk ve adalet ile demokrasiyi barındırmayan yöntemler sayesinde ülkemiz karanlığa doğru gitmekte olup gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olan çıkarcı gruplar, ülkemizin ve Cumhuriyetimizin bekasına zarar vermektedirler.
e. Hukuk devletinden, liberal, çoğulcu ve parlamenter demokrasiden uzaklaşan, TBMM işlevsizleşen, etkisizleşen ‘’Yeni Türkiye’’ mevcut haliyle ‘’Eski Türkiye’’nin çok çok gerisine düşmüştür. Hal böyleyken TBMM’nin mevcut üyelerinin bugün 23 Nisan günü neyi kutladıkları pek anlaşılmamıştır… Ünlü siyaset düşünürü Duverger’in evrensel nitelikte bir sözünü hatırlatmak istiyorum: ’' Adaletin olmadığı bir ülkede herkes suçludur.’’ Çünkü ülkemizdeki insanlar bu üzücü uygulamaların ve yaşanan olumsuzlukların hesabını soramamaktadır. Sormaya kalksalar hâkim ve savcı adalet yerine iktidarın direktiflerini uygulamaktadırlar.
3. Sonuç olarak;
a. Lütfen yurtsever vatandaşlarımıza sesleniyorum. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz ve çocuklarımız için birlik ve beraberlik içerisinde, akıl ve bilimi kullanarak ve de Atatürkçü düşünce sistemi ve ilkelerini esas alarak cumhuriyetimize sahip çıkalım. İstiklal savaşımızda halkımızın ve askerimizin coşkulu iradesini göz önünde bulundurarak hareket edelim. Birbirimizle kenetlenelim. Ulusal egemenliğin millette olmasını sağlayalım. TBMM.’nin genel kurul salonunda yazan ve tüm milletin vekili olan milletvekillerinin gözüne değecek kadar yakın olan “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur“ ilkesinden bir ders çıkarmamaktadırlar. TBMM’nin açılışının 101. yıldönümünü kutladığımız günümüzde Meclis Genel Kurul Salonu’nun duvarında yazılı bu veciz söz artık mevcut anayasada ve uygulamalar neticesinde duvarda bir dekor olarak kalmıştır. Eğer ulus olarak duyarlı olmazsak ve Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sahip çıkmazsak her şey için çok geç olabilir.
b. Ancak bizim içinde yaşadığımız ve teknolojinin çok geliştiği günümüzde iletişim araçları ve sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanmak suretiyle Atatürk’ün düşünce sistemi ve ilkeleri doğrultusunda tüm halkımıza bilgi verilerek ülkemize yönelik tehditler ve tehlikeler konusunda bilgilendirme sağlayabiliriz. Bu halen yapılmaktadır ancak daha etkin bir şekilde yapılması da koordine edilerek daha yararlı hale getirilebilir. Yüce önderimizin Kurtuluş savaşımızda yaptığı gibi zamanının en güçlü iletişim aracı olan telgrafı çok etkili bir şekilde kullanarak amacını ve hedefini tüm halkına duyurmuş ve desteğini alarak başarılı olmuştur. Yüce önder Atatürk yaklaşık bir yüzyıl önce akıl ve bilimi (iletişim, sosyoloji ve psikoloji vb. bilim dalları) kullanarak hedefine ulaşmıştır. Bizlerde bugün bu kutlamaları coşkuyla kutlayacak yöntemleri geliştirebiliriz. Tüm halkımızın ve çocuklarımızın bu önemli bayramını yürekten kutluyorum. Umarım ve istiyorum ki gelecekte her şey çok güzel olacak. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.