1. Giriş
a. Değerli dostlarım ve insan sevgisi odaklı Atatürk Sevdalısı yurtsever kardeşlerim hepinize merhaba. Size yürekten selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bugün Ülkemiz ve yavru vatan Kıbrıs’ımız için çok önemli ve tarihi bir olayı Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 48'ncı yıl dönümünü (20 Temmuz 1974) büyük bir mutluluk ve kıvançla kutluyoruz. KKTC Antalya Başkonsolosluğunun yoğun ilgisi ve daveti ile iki yıl önce “KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI” nın 45’nci yıldönümünü büyük bir coşkuyla Antalya Cumhuriyet alanında kutlamış ve anmıştık. Son iki yılda anma törenleri ne yazık ki salgın hastalık nedeniyle coşkulu bir şekilde yapılamıyor. Genelde de son yıllarda yapılan Çelenk koyma ve anma etkinliklerine ve törenlerine de çok az bir katılım olmaktadır. Bizim için ulusça çok değerli ve gurur duyacağımız bu tarihi günler sanki bilinçli olarak önemsizleştirilmeye ve unutturulmaya çalışılıyor gibime geliyor.
b. Bu yıl Kıbrıs’ta yapılan bayram ve kutlamalara Cumhurbaşkanı başta olmak üzere devlet erkanının büyük bir katılımla ve müjdelerin verileceği söylenerek Kıbrıs’a gidildi. Ancak yapılan konuşmalar ve verilen sözlerin 2023 yılında yapılacak seçimlere yönelik ve güçlü bir Türkiye’nin vermesi gereken vaatlere yakışmayan ve KKTC devletini son derece aşağılayıcı ve küçük düşürücü olarak değerlendirdiğim ( KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yani içinde meclis binası, saray ve millet bahçesi vb. binalar) müjdeler verilmesi beni ve tüm yurttaşlarımızı çok üzdü. Ben KKTC.’nin eşit olarak Avrupa Birliği’ne katılacağı ve bazı siyasi kazanımlar sağlanacağını düşünmüştüm. Kıbrıs sorunu milli bir dava olup iktidar ve muhalefet ayrışmadan birlik ve beraberliği sağlayıcı bir siyaset izlenmeli ve asla taviz vermeden uygulanmalıdır. Ancak ne yazık ki ülkemizde ve Kıbrıs’ta dünya güç odaklarının emellerine hizmet eden onursuz ve taviz veren bir siyaset izleyen devlet ve siyaset adamlarını üzülerek görmekteyiz. Rahmetli kurucu Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs davasının mücahidi R. Rauf Denktaş bu gayretleri üzülerek anlatmıştır. Hatta bugünkü iktidarla aykırı görüşlerde olduğu açık olarak ortaya çıkmış ve verilen beyanlarda da bu durum görülmüştür.
2. Kıbrıs’ın önemi ve tarihsel gelişmeler.
a. Bu bağlamda yaşamımda büyük yer tutan Kıbrıs ile ilgili anılarımı ve Türkiye açısından siyasi ve stratejik önemini sizlerle paylaşmak istiyorum. Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs adası Doğu Akdeniz’in kontrolü bakımından siyasi, ticari, askeri ve dini bakımından çok büyük bir stratejik öneme sahiptir. Anadolu’nun güneyinde Türkiye’ye uzaklığı 65 Km. ve Yunanistan’a uzaklığı ise 770 Km.dir. Genelde ülkemizde adı Yeşil ve Cennet ada ile Yavru Vatan olarak da adlandırılır. Rumlar tarafından büyük bir zulme, insanlık dışı davranışlara ve toplu katliamlara maruz kalan Kıbrıs Türk halkının ve Rumlar tarafından oldubitti ile Yunanistan’a bağlanmak istenmesi ( ENOSIS ) sonucunda Kıbrıs’a 20 Temmuz 1974 tarihinde Kahraman Türk Ordusunun kara, hava, deniz, uçar birlik, hava indirme ve amfibi harekâtlarının birlikte müştereken yapılması sayesinde baskın tesiri ile “KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI” başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş ve harp tarihine örnek bir harekât olarak geçmiştir. Bu Zaferin dünyada büyük yankıları olmuş ve Türkiye ambargolarla karşılaşmıştır. Halen her iki toplumun varlığını esas alacak şekilde bir barış tesis edilemeden toplumlar iki ayrı devlet olarak yaşamaya devam etmektedir
b. Ben bu Kıbrıs Barış Harekâtını Antalya Lisesi 2 nci sınıfta evimizde savaş psikolojisi ile yaşadım. Antalya’dan kalkan savaş uçakları Kıbrıs’a doğru kalkış yaptıktan sonra geri dönüyorlardı. Evlerimizin pencerelerini geceleyin ışık sızmasın diye gazete ile kapatmıştık. Tabi ki Türk ordusu bu harekâtın yapıldığı dönemde çok güçlü ve disiplinli idi. Daha sonra Türk ordusunda Üsteğmen rütbesiyle 1983-1985 yılları arasında Kıbrıs’ta görev yaptım ve 15 Kasım 1983 yılında KKTC’ nin bağımsızlığını ilan etmesini ve Cumhuriyetinin kurulmasında birliğimle çıkması muhtemel bir savaşta hazır olma onurunu Kıbrıs halkı ile birlikte yaşadım. İlk çocuğum olan oğlum 14 Ocak 1984 yılında Lefkoşa da doğdu ve Üniversiteyi de Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde okudu. İlk kurucu Cumhurbaşkanı Değerli Atatürk sevdalısı Raif Rauf Denktaş ile harika anılarım oldu. Ölmeden önce 2009 yılında oğlumun üniversite mezuniyet töreninden önce kendisini evinde ziyaret ederek Kıbrıs ve Türkiye ilişkilerini değerlendirdik. İleride anılarımı yazarak paylaşacağım bilgiler verdi. Ayrıca 1959-1960 Londra ve Zürih anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu çalışmalarını yapan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Türk toplumunun lideri Fazıl Küçük Bey’i de 1983 yılının sonlarında çalıştığı gazetesinin önünde yaşlanmış tahta bir sandalyede otururken görme şerefini yaşadım. Ancak kendisiyle konuşmadığım için hala çok üzülürüm. Daha sonra birçok ziyaretler yaparak Kıbrıs adasını tarihini ve kültürünü çok iyi tanıma fırsatı buldum. Sizlere ileride aktaracağım harika anılarım var. Kıbrıs hakkında çok yararlı dokümanlar hazırladım. Kıbrıs’a seyahat etmek isteyen dostlarım benden bu dosyayı alarak giderlerdi.
c. Yüce önder Atatürk’ün Türk Ulusuna ve siyaset adamlarına “Kıbrıs adası mutlaka elde bulundurulmalıdır yoksa ikmal yollarımız tıkanır “ dediği ve vasiyet ettiği gibi Kıbrıs’ta çok uyanık olmalıyız. Bu harekâta emeği geçen başta tüm komutanlarımıza ve silah arkadaşlarıma, Kıbrıs Türk mücahitlerine, şehit ve gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Ruhları şad olsun. Bu harekâtın yapılmasına cesaretle karar veren ve diplomasinin bütün safhalarını başarılı bir şekilde uygulayan başta Bülent Ecevit ve tüm devlet erkânı ve askeri komutanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
3. Sonuçlar ve alınması gereken dersler.
a. Sonuç olarak; savaşta kazandığımız büyük kazanımları gaflet ve dalalet içindeki beceriksiz ve bilgisiz siyasetçiler yüzünden bu kazanımlarımızı masada emperyalist güçlerin etkileriyle kaybetmekteyiz. Çok yazık ki halkımız ve gençlerimiz konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmayıp ve duyarsız davranmak suretiyle bu konuya gereken önemi vermemektedirler. Okullarda ise bu tarihi bilgiler verilmemektedir. Örneğin bugünkü gençlerimiz, 1964 yılında Rumların adada uyguladığı katliamları durdurmak için yapılan caydırıcı uçuşları yaparken, uçağının Kıbrıs Rum tarafına düşmesi sonucunda işkencelerle şehit edilen ve bugün şehirlerimizde okul, cadde ve parklara adı verilen Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’i hiçbir şekilde tanımamaktadırlar.
b. Kıbrıs Türk toplumu çok büyük acılar çektiler. Tarih ne yazık ki aynen tekerrür etmektedir. Geçen yıllarda Antalya’da Türk-Yunan İlişkileri ve Kıbrıs sorunu hakkında konferanslar vermek suretiyle halkımızı bilgilendirmeye çalışmıştım. Gerçekten izleyenler bu konulardaki yapılan hataları ilk defa duyduklarını söylediler. Halen halkımız Kıbrıs üzerinde oynanan oyunlarla hakkında hiçbir bilgisi bulunmamaktadır. Umarım gelecekte aynen 1908 yılında Girit adasının elimizden masa başında alındığı gibi kötü ve üzücü olayları yaşamayız. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.