Sakarya Zaferinin Önemi ve Sonuçları
1. Genel Konular
a. Değerli dostlarım ve yüreği insan sevgisi odaklı Atatürk Sevdalısı yurtsever sağduyulu güzel insanlar sizlere yürekten sevgi, saygı ve selamlarımı iletiyorum. Sizlere Kurtuluş Savaşımızın zaferle sonuçlanan ve Yunan ordusunun Batı Anadolu’daki ilerlemesinin durdurulduğu bu önemli tarihi muharebesi hakkında bilgi verilmesi için bir katkı vermekten dolayı çok onurlu ve gururluyum. Bu konuda beni arayarak bir makale yazmamı isteyen Alanya ADD Başkanı Sn. Zuhal Sirkeli Hanımefendiye teşekkürlerimi sunuyorum. Bu önemli zaferimizi ulusça yürekten kutluyorum ve başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum. Bu zaferimiz tüm ulusumuza kutlu olsun. Özellikle son yıllarda yaşadığımız son derece üzücü olay ve gelişmelerden kurtulmamıza bir örnek olmasını ve katkı yapmasını diliyorum.
b. Bu zaferimizin kutlanması hakkında benim için çok büyük önemi olan bir anımla başlangıç yapmak istiyorum. Daha emekli olmamıştım ve tahminen 2006 yılında albay rütbesinde Ankara Garnizonunda bir birlikte görevli iken Polatlı ilçesinde Topçu ve Füze Okul K.lığınca yapılan Sakarya Zaferi anma etkinliklerine katılmıştım. Herkesçe bilindiği gibi başta “ Çılgın Türkler “ eseri olmak üzere bizlere birçok önemli eserler yazarak tüm halkımızın Kurtuluş Savaşının ne zorluklarla, atalarımızın büyük fedakârlıklarla ve Yüce önder Atatürk’ün üstün askeri dehası ile nasıl kazanıldığını anlatarak milli bilinç kazanmamıza büyük katkılar sağlayan aynı zamanda Kurtuluş Savaşımız ile Cumhuriyetimizin kuruluşu konusundaki gelişmeleri filmlerle tüm halkımızı aydınlatan ve bu uğurda büyük emekler sağlayan saygı değer büyüğümüz ve tarihçi, yazar “ Turgut Özakman “ beyefendi ile Topçu Okulu bahçesinde karşılaşmıştık. Kendisi ilerleyen yaşı nedeniyle bir hemşire bakıcısı ile etkinliklere gelmişti. İnanın onu orada görünce çok mutlu oldum. Hemen yanına gittim ve kendimi tanıttım. Kendisine ellerinden öpmek istediğimi söyledim. Zaten eğitim üniformalı olduğum için bana “ ben bir Albay Rütbesindeki subaya elimi öptürmem “ dedi ve “ neden elimi öpmek istiyorsunuz? “ diye ekledi. Ben de kendisine “ Siz bu millete öyle eserler bıraktınız ki ve sizin sayenizde bu millet Kurtuluş Savaşımızı ve Cumhuriyetimizin hangi fedakârlıklar ile kazanıldığını öğrettiniz “ dedim. Ben kendisiyle yaptığım bazı sohbetler sonrasında yine de kendisine teşekkür edip diğer kutlama etkinliklerine katıldım.
2. Sakarya Meydan Muharebelerinin Gelişmeleri, Yaşanan Önemli Olaylar ve Sonuçları
a. Yaşanan Gelişmeler.
(1) Yunanlılar İnönü Muharebelerinde ikinci defa yenildikten sonra, 10 Temmuz 1921’de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk ordusunu yok etmek istediler ve bu amaca ulaşmak için bir ağırlık merkeziyle ilerlemeyi biraz olsun başardılar. Türk ordusu ise henüz hazırlıklarını tamamlayamamış, yurdun bütün kaynaklarından faydalanma olanağını bulamamıştı. Türk ordusu, müşkül durumdan kendisini kurtarmak gayesiyle Eskişehir’e kadar çekildi. 18 Temmuz 1921’de Batı Cephesi Karargâhına gelen Mustafa Kemal Paşa, durumu yakından görüp inceledikten sonra, ordunun düzenlendirilip kuvvetlendirilmesini imkân altına almak gayesiyle, Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmesini gerekli görerek direktifini verdi. Türk ordusu, 25 Temmuz 1921 ‘de taktik savunma yapmak amacıyla Sakarya doğusuna çekilmişti.
(2) Türk ordusunun Sakarya gerisine çekilmesi, hem ordunun manevi varlığını sarsacak, hem de büyük bir memleket parçasını geçici de olsa düşmana bırakacaktı. Bu işin sorumluluğunu üzerine alan Mustafa Kemal Paşa, “ Biz askerliğin icabını tereddütsüz yapalım, öteki sakıncalara mukavemet ederiz “ demişti. Böylece Türk kuvvetleri düşmanın gelişen taarruzlarının tehdidinden kurtarılmış, Sakarya’nın doğusunda yeniden tertiplenerek savunma gücü artırılmıştır. Yunanlılar ise mevzilerini uzatmışlar, ulaştırma şartları zor bir arazide ilerlemek, ikmal yapmak zorunda bırakılmışlardır. Sakarya gerisine çekilme, halkın maneviyatında hissedilir bir sarsıntı vücuda getirmişti ve Mecliste de bunun olumsuz etkileri görünmeye başlanmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın muhalifleri dil uzatmaya başladılar. TBMM’de ve dışarıda son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesinde büyük bir fayda olduğu yönünde bir kanaat mevcuttu.
(3) Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921’de TBMM.’ne verdiği bir önerge ile Başkumandanlığı kabul ettiğini ve ancak meclisin haiz olduğu yetkileri de fiilen kullanma yetkisini talep etti. Bu önerge üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın muhalifleri kendisine Başkomutan unvanını ve meclisin yetkilerini kullanmak hakkını vermek istemediler. Ancak sağduyu, başarı kazanarak unvan ve yetki, 5 Ağustos 1921 tarihli Kanunla tanındı. TBMM., Meclis namına fiilen kullanmak üzere ve başkomutanlık sıfatını da kazanmış olarak, Mustafa Kemal Paşa’ya bu yetkileri verdi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, “ Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları kesin olarak mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım, bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu tam güveni, heyetinizin tamamına karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilan ederim “ diyerek sarsılan maneviyatı takviye etmiştir.
(4) Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak amacıyla, kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak Tekâlif-i Milliye (Millî Yükümlülükler ya da Ulusal Vergiler) emirlerini yayınladı. Tam tarih olarak 7 Ağustos 1921'de yayınlanan ve toplam 10 maddeden oluşan Tekâlif-i Milliye Emirleri, birçok tarihçi tarafından Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında dönüm noktalarından biri olarak gösteriliyor. Atatürk’ün stratejinin en önemli unsuru olan Milli Gücü nasıl yükselttiğini ve yoktan var ettiğini görüyoruz. Bunlar;
(a) Her ilçede bir tane Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
(b) Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.
(c) Her aile bir askeri giydirecek.
(ç) Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40’ ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
(d) Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının % 40’ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
(e) Her türlü makineli aracın %40'ına el konacak.
(f) Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20’sine el konacak.
(g) Sahipsiz bütün mallara el konacak.
(h) Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
(ı) Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km’lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.
(5) Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos1921’de Polatlı’daki Cephe Karargâhına giderek ordunun başına geçti. Cephede teftişle vazifeli iken, attan düşerek birkaç kaburga kemiğinin kırılması, savaşı cephede yaralı ve sarılı bir şekilde idare etmesine sebep oldu.
(6) 23 Ağustos ‘ta düşman ordusu ciddi olarak cephemize taarruz etti. Ordumuz, 100 km.lik cephe üzerinde cereyan eden meydan muharebesinde, düşmanın üstün kuvvetlerini imha ederek, yıpratarak, onu taarruz etmekten yoksun bir hale getirdi. Başkumandan. “ Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla sulanmadıkça, terk olunamaz “ diyerek vatanın her karış toprağı için dövüşmeyi emrediyordu. 23 Ağustos’tan 13 Eylül’e kadar gece gündüz fasılasız yirmi iki gün devam eden bu kanlı savaştan sonra, düşman ordusu mağlup olmuş, cepheyi terke mecbur bırakılmıştı.
(7) Sakarya Meydan Muharebesi sonucu, askeri harekât yön değiştirmiştir. Sakarya savaşı, geri çekilme ve gerilemenin durdurulduğu, ileri gidişin başladığı noktayı oluşturmuştur. Falih Rıfkı Atay’a göre “ Biz Sakarya Zaferi ile artık kurtulacağımıza inanmıştık “
b. Önemli Olaylar.
(1) Yüce Önder Atatürk, Mustafa Kemal Paşa olarak bu muharebeler öncesinde kırk yaşındaydı ve 1919 ‘da askerlikten ayrıldığı için sivildi ve orduya bir sivil olarak komuta edecekti.
(2) Sakarya Zaferi, bütün memlekette günlerce süren coşkun sevinç gösterilerine ve heyecanlı kutlamalara vesile oldu.
(3) Sakarya Meydan Muharebesi hakkında, 19 Eylül 1921’de Mustafa Kemal Paşa, TBMM.’de , şu önemli açıklamayı yapmıştır. “ Efendiler, TBMM. Ordusunun Sakarya’da kazanmış olduğu meydan muharebesi pek büyük bir meydan muharebesidir. Harp Tarihinde misli belki olmayan bir meydan muharebesidir. Malumu âlileridir ki, büyük meydan muharebelerinden biri olan Mukden meydan muharebesi (Rus-Japon Harbinin en önemli muharebesi) dahi yirmi bir gün devam etmemiştir. Binaenaleyh, ordumuzun harp tarihinde örnek bir zaferi kazanmış olması itibariyle, heyet-i celilenizi (yüce heyetinizi) tebrik ederim “ Meclis aynı gün 19 Eylül 1921’ de kabul edilen bir kanunla, Türk Milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa’ya müşirlik (Mareşallik) rütbesi ile birlikte gazilik unvanı verdi.
(4) Sakarya Zaferi, dış ilişkilerimizde durumumuzu düzeltmeye ve itibarımızı artırmaya da sebep oldu. 9 Haziran 1921’den beri Ankara’da Fransız temsilcisi Franklin Bouilon ‘la yapılan görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra, 20 Ekim 1921’de Ankara’da olumlu bir şekilde sonuçlanarak, Ankara İtilaf namesi adıyla imzalandı. 2 Ocak 1922’de de ANKARA’da TBMM hükümetiyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti arasında bir dostluk Antlaşması imzalandı.
(5) Sakarya Zaferi, askeri ve siyasi bakımından Kurtuluş Mücadelemizin önemli bir aşaması olmuştur. Önce Yunan ordusunun taarruz yeteneği kırılmış, sonra onu savunma zorunda bırakmıştır. Son bir hamle ile son ve kesin zaferin hazırlıkları yapılmak üzere, ordunun yetiştirilmesi birinci derecede önemli bir sorun olarak ele alınmış ve bu yolda çalışılmıştır.
c. Sakarya Meydan Muharebesinin Sonuçları;
(1) Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü - şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesi'nde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye " Subay Muharebesi " adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için " Sakarya Melhame-i Kübrası " yani kan gölü, kan deryası demiştir.
(2) Yunanlılarr için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmadı. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı tecavüzler, kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda 1 (bir) milyonun üzerinde sivil Türk evsiz kaldı.
(3) Mayıs 1922'de Yunan Ordusu Başkomutanı General Anastasios Papoulas ve kurmay heyeti istifa etti. Yerine General Georgios Hatzianestis atandı.
(4) Mustafa Kemal Atatürk ünlü " Hattı Müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz." sözünü bu savaşa atfen TBMM'de söylemiştir. Muharebenin ardından Miralay Fahrettin Bey, Miralay Kâzım Bey, Miralay Selahattin Adil Bey ve Miralay Rüştü Bey, Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından Müşir (Mareşal) rütbesine terfi ettirildi ve Gazi unvanı verildi.
(5) Atatürk, Sakarya Meydan Muharebesi'ne kadar bir askeri rütbesi olmadığını, Osmanlı Devleti tarafından verilmiş olan rütbelerin yine Osmanlı Devleti tarafından alınmış olduğunu belirtir. Nutuk'ta şu ifadeleri kullanır: " Sakarya muharebesi neticesine kadar, bir rütbe-i askeriyeye haiz değildim. Ondan sonra, Büyük Millet Meclisince Müşir (Mareşal) rütbesi ile Gazi unvanı tevcih edildi. Osmanlı Devleti'nin rütbesinin, yine o devlet tarafından alınmış olduğu malûmdur “
(6) Sakarya Savaşının kazanılmasıyla, Türk milletinin savaşın kazanılacağına olan inancı yerine gelmiştir. İstanbul’da , tüm camilerde Sakarya'da hayatını kaybeden askerler için mevlitler okunmuştur. O ana kadar, Ankara'ya mesafeli duranbasında dahi bir sevinç duygusu oluşmuştur.
(7) Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere'nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan, arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir.
(8) 13 Eylül 1683 II Viyana Kuşatmasıile başlayan Türk geri çekilmesi yine bir 13 Eylül günü bu savaş ile durmuş, yeniden ilerleme başlamıştır. Bu yönden bu savaşın sembolik önemi de Türk Tarihi açısından çok fazladır.
3. Alınması Gereken Dersler ve Vatandaş Olarak Üzerimize Düşen Görevler.
a. Bu muharebeler göstermiştir ki bir ülke kendi vatanları üzerinde bir savaş ve yaptığı muharebeler çok büyük üzücü olumsuzluklara ve büyük felaketlere neden olmaktadır. Özellikle harp ekonomisi yönünden incelendiğinde kaynaklarının yok olmasına ve büyük mali zararlara neden olmaktadır. Yunan ordusunun bu muharebeler esnasında halkımıza ve özellikle kadınlarımıza yapılan tecavüz ve işkencelerin yarattığı sonuçlar son derece üzücüdür.
b. Genelde Kurtuluş ve Bağımsızlık savaşları büyük bir manevi duygu neticesinde işgal altındaki halkın dayanışmasını kuvvetlendirerek işgalci orduların başarısızlığı ile sonuçlanmaktadır. Ancak ne mutlu ki çok büyük olumsuzluklara ve tüm emperyalist ülkelerin birlik içinde ülkemizi işgal ederek Türk Milletini yok etmek amacıyla hareket etmelerine rağmen Yüce önder Atatürk gibi bir komutan ve askeri deha sayesinde ve Türk milletinin asla esareti kabul etmeyeceğine olan inanç Kurtuluş Savaşını kazanmamızı sağladı.
c. Bu tür olumsuzlukları asla tekrar yaşamamak için Yüce Önder Atatürk’ün Nutuk eserinde belirttiği uyarıları dikkate alarak gençlerimizi milli bilinç içinde yetiştirmeliyiz. İktidara sahip olanların gaflet, dalalet ve hıyanet içinde her zaman ve günümüzde de olabileceğini asla unutmamalıyız. Bu konuda çocuklarımızı milli bilinç içinde ve ATATÜRK sevdalısı yurtseverler olarak yetiştirmek için önlemler almalı ve çok duyarlı olmalıyız.
-4-
ç. Ben tüm dostlarımı gelecek kuşaklarımızı düşünerek Atalarımız gibi duyarlı olmaya davet ediyorum. Ayrıca duyarlı yurtsever herkesin okullarda eğitim programlarından çıkarılsa bile çocuklarını ve torunlarını bilinçlendirme bağlamında onlara doğum günü vb. önemli milli bayram günlerinde bu konularda yazılmış resimli kitap ile Turgut Özakman’ın Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin CD. lerini hediye etmelerini veya birlikte izlemelerini öneriyorum. Anıt Kabir ve Çanakkale vb. diğer tarihi yerlere düzenlenen gezilere katılmalarını öneriyorum. Onlarla bu konularda sohbet etmelerini özellikle istiyorum.
d. Topçu subayı olduğum ve Sakarya Meydan Muharebesinin geçtiği bölgeler olan Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulu’da bir yıl eğitim ve öğretim gördüğüm için artık bu Zafer benim gibi tüm silah arkadaşlarımın ruhuna kadar işlemişti. Savaşların geçtiği tüm araziler ve askeri taktik ve stratejiler tek tek ayrıntılı bir şekilde tarafımızdan analiz edilmiştir. Yine de Atatürk’ün söylediği ve Bütünleyici ilkelerinden olan “ İnsancıllık ve İnsan sevgisi “ ile “ Barışcıllık “ ilkeleri doğrultusunda “ Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir “ özdeyişini asla unutmamalıyız.
e. Değerli dostlarım Kurtuluş Savaşımızın çok önemli muharebelerinden olan bu zaferimizin tüm Atatürk sevdalısı yurtsever halkımız yanında sosyal medyadan siyasi görüş farkı gözetmeksizin gaflet ve dalalet içinde bulunan halkımıza da duyurulmasında yarar vardır. Herkese selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Umarım bu önemli tarihi zaferlerimiz halen yaşadığımız tehdit, tehlike ve yaşamsal sorunlardan kurtuluş için bir örnek teşkil eder. Saygılarımla esen kalınız.