1. Giriş
Yüreği insan ve vatan sevgisi ile dolu Atatürk Sevdalısı yurtsever dostlarım merhaba. Bizler dün yüce önder Atatürk’ün Mekteb-i Harbiye’ye (Harp Okulu) girişinin ( kayıdı - duhulü) 122'nci yıl dönümünü kutluyoruz. ( 13 Mart 1899) . Bu konuda günün anlam ve önemini belirtmeden önce Mustafa Kemal Atatürk'ün okul yaşamı hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
2. Okul Yaşamı ve Yaşanan Olaylar
a. Mustafa Kemal Atatürk, 1898 yılı Aralık ayının ortalarında Manastır Askeri İdadisi’ni, notları kendisiyle aynı olan Selanikli Ahmet Tevfik’le birlikte birinci olarak bitirmiş ve orta öğrenimini tamamlamıştır. 1899 yılının Mart ayı ortalarına kadar Selanik’te tatilini geçiren Mustafa Kemal, İstanbul Pangaltı’daki Harbiye Mektebi’nde yüksek öğrenimine devam etmek için Selanik’ten vapura biner ve İstanbul’a, Payitaht’a (başkente) hareket eder. Böylece bütün çocukluğu ve gençlik yıllarının geçtiği Makedonya’dan ilk defa ayrılır.
b. Birikimi ile yeni bir hayata atılacağı, kişiliği ve düşüncelerinin daha da olgunlaşacağı Harp Okulu’na girişi (duhulü) 1 Mart 1315- 13 Mart 1899, Apolet Numarası da 1283’tür. Harbiyeli Mustafa Kemal Atatürk buradaki “ 1315 Duhullülere Mahsus Künye Defterine “ ne Selanik’te Koca Kasım Paşa mahalleli gümrük memurlarından müteveffa (ölmüş) Ali Rıza Efendi’nin mahdumu (oğlu) uzun boylu, beyaz benizli Mustafa Kemal Efendi Selanik (96) “ olarak , 1282 apolet numaralı Selanikli Ahmet Tevfik Efendi (96) ile 1284 numaralı Manastırlı Recep Fahri Efendi (95) arasına kaydedilecektir. Mustafa Kemal, o yıl sınıf mevcudu bazı hatıralara göre 900’ü geçen, bazı kaynaklara göre de 736 olan Harp Okulu’nda altı kısma ayrılan birinci sınıfların birinci kısmında idi.
c. Harp Okulu’nun Komutanı Mustafa Zeki Paşa’dır. Kendisi 1884 yılında getirildiği Okul Komutanlığı görevini 1906 yılına kadar yapmış ve tam 22 yıl Okul Komutanlığı yapması ile de Harbiye’de en uzun süre hizmet eden Okul Komutanı olmuştur. Mustafa Zeki Paşa alim (bilgili) bir komutandır. Çok okumakta ve yazmaktadır. Memlekete bilgili, yurtsever subaylar yetiştirmek için çok çalışmakta ve öğrencileri ile ilgilenmektedir. Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak gibi birçok ünlü komutanı yetiştirmiştir.
ç. Okul Komutanı Mustafa Zeki Paşa, alman Goltz Paşa’nın “ Askeri Okullar Müfettişi “ olması ve Esat Paşa’nın “ ders nazırı “ olması ile de Harp Okulu’nu çağa uygun bir eğitim kapsamına uydurmak için gerekli kadroları oluşturur. Alman, Fransız, Belçika Harp Okullarının ders programları incelenerek okul programını yeni baştan oluştururlar. Artık Harp Okulu, talim terbiye bakımından yeni bir devreye girer. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının belki de en büyük şansı okulun yeni devresinde Harp Okuluna girmeleridir. Atatürk, okula başladıktan 2 ay sonra arkadaşları arasında sivrilerek sınıf çavuşu oldu. Burada yıllarca dost kalacağı arkadaşları Ali Fuat Cebesoy ve Asım Gündüz'le tanıştı.
d. Harp Okulu’ndaki birinci yılı gençlik hayalleri ve çok sevdiği İstanbul’un çarpıcı havası içinde geçiveren Atatürk, sınavlarını başarıyla vererek ikinci sınıfa başladı. İlk yıl, ağırlığı sosyal hayata vermesine rağmen oldukça başarılı olan, ikinci ve üçüncü sınıflarda dersleriyle çok daha fazla ilgilenmeye başladı. Çünkü Harp Okulu’nda dereceye girmek oldukça önemliydi ve Kurmay sınıfına ayrılmak okulda üstün başarı göstermekle mümkündü. Atatürk, üçüncü sınıfta 459 öğrenci arasından 8’inci olarak derece girdi ve kurmaylığa hak kazandı. Sicil numarası 1317- P.8 (1901-P.8)’di.
e. Mustafa Kemal, 10 Ocak 1902’de Teğmen rütbesi ile Harp Akademisi’nde öğrenime başladı. Sınıfta topçu ve süvari okullarından gelenlerle birlikte 43 öğrenci vardı. Mustafa Kemal Harp Akademisi’nde iken onun üstün niteliklerini ilk keşfeden Osman Nizami Paşa olacaktı. Paşa, Ali Fuat’ın babası İsmail Fazıl Paşa’nın evinde kendisini mahcubiyetle dinleyen Atatürk’le konuşup şunları söylemişti; “ Mustafa Kemal Efendi oğlum görüyorum ki, İsmail Fazıl Paşa seni takdir etmek konusunda yanılmamış. Şimdi ben de onunla aynı düşüncedeyim. Sen bizler gibi yalnız Erkan-ı
Harp zabiti (kurmay subayı) olarak normal hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek yeteneğin memleketin geleceği üzerine etkili olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma, sende memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna yetenek ve zekâ belirtileri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum.” Gelecek günler Osman Nizami Paşa’nın görüşlerini haklı çıkardı.
f. Harp Akademisi’nin öğretmenleri dil bilen, iyi yetişmiş ve seçkindiler. Akademideki sınıf arkadaşı Asım Gündüz’e göre, Atatürk Fransızcasını ilerletmek için Fransız bir bayandan ders aldı. Bu dönemde Paris’teki Jön Türk gazeteleri ile Fransızca gazeteleri getirtiyor ve arkadaşlarını etkilemeye çalışıyordu. Siyasal düşüncelerinin Harbiye’de olgunlaşmaya başladığını söyleyen Atatürk, bir yandan öğreniminde başarılı olmak için sürekli çalışıyor bir yandan da ülkenin kaderine kafa yoruyordu. Çünkü ülkenin siyasetinde yanlışlar olduğunu fark etmişti. Ülkedeki yanlışlar hakkında herkesin bilgi sahibi olmasını isteyen Atatürk, Harp Okulu’nda başladıkları el yazısı ile gazete hazırlama işine geri döndü ve gazete çıkarmaya başladı. Gazete az kullanılan bir dershanede hazırlanıyor, elden ele dolaştırılıyordu. Konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi. “Binlerce kişiden ibaret olan Harbiye talebesine bu keşfimizi (Memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğu konusundaki keşfi) anlatmak hevesine düştük. Mektepte el yazısıyla bir gazete tesis ettik. Sınıf içerisinde ufak teşkilatımız vardı. Ben heyet-i idaresine dahildim. Gazetenin yazılarını çoğunlukla ben yazıyordum.”
g. Ancak bir süre sonra durum Mektepler Nazırı Zülüflü İsmail Paşa tarafından öğrenildi. Bu durumla ilgili bilgi alan akademi komutanı, bir gün ansızın dershaneye bir baskın yaptı. Ve öğrencileri suçüstü yakaladı. Komutan konu hakkında soruşturma yapmayıp sert bir ihtarla yetindi. Fakat Atatürk ve arkadaşları faaliyetlerine ara vermediler. Bir ev tutarak gazeteyi çıkarmaya devam ettiler. Ancak bir muhbir tarafından ele verilerek tutuklandılar. Meslek hayatlarını söndürmeyen ancak birkaç ay hapiste kalmalarına neden olan olay sonrasında serbest bırakıldılar. Mustafa Kemal 11 Ocak 1905’te üç yıllık notlarının toplamına göre akademiyi beşinci olarak bitirdi. Atatürk, Harp akademisi yıllarını yabancı dilini geliştirerek, Namık Kemal’in düşüncelerini izleyip, bunları okul içinde yayarak geçirdi. Askeri eğitimi boyunca yabancı dil, şiir, dans, hitabet gibi o dönemin askeri öğrencisi için pek de alışık olunmayan konularla ilgilendi.
3. Sonuç Olarak;
Harbiye de Atatürk’ün apolet yaka numarası “1283” olup, bugün bu apolet numarası hiçbir Harbiye öğrencisine verilmez. Her yıl bu törenlerde yoklama yapılır ve apolet numarası okunan her öğrenci “ BURADA ” diye cevap verir. Ancak Mustafa Kemal’in numarası olan “ 1283 “ okunduğunda tüm Harbiye öğrencileri ayağa kalkarak ve yükse sesle ve de yürekten bir şekilde “ İÇİMİZDE “diye bağırırlar.
Ben de ailesi tarafından yüce önder Atatürk’ten esinlenerek Kemal adını almış ve tesadüfe bakın ki Atatürk ile aynı okulda , aynı tabur ve bölükte okumuş bir Harbiyeli dostunuz olarak ve de aynı zamanda bu törenleri 4 yıl yaşamış bir Harbiyeli olarak çok gururluyum. Ruhun şad olsun atam. Tüm dostlarımıza selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.