BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Akılla İnananlara...

Bugün; Ülkemde görünen manzara şöyle; bilgi, zekâ, feraset ve dirayeti sınırlı aciz bir siyasi zihniyet tarafından yönetildiği ve felakete sürüklendiği gerçeği...

Bunu görüyorum; isyanım, feryadım Ülkem için...
Bu felaketten çıkış yolları olmalıdır; ama nasıl?
Türkiye'nin, Türk halkının önünde iki seçenek olabilir:
Bir: Ya emperyalist sömürgenlerin yararı için kendini, Türkiye'yi feda edecek;
İki: Ya da Türkiye'nin, Türk Milletinin kazanması için emperyalistler ve onların kuklaları-kulları, piyonları-feda edilecek...
Başka seçenek yoktur!
***
Bir öneri olarak yapılması gereken şöyle özetlenebilir.
Örneğin herkesin kazanabileceği orta bir yol mümkündür.

Çok kolay görünmüyor...
Ama denenmelidir bu yol...
***
Felaketten kurtuluş; Emperyal güçlere hesap sormadan önce, Türkiye'nin önünü tıkayan cumhuriyetin temel ilkeleriyle, laiklikle ve M. K. Atatürk'le kavgalı, derdi olan zihniyetten kurtulmasıyla başlamakla mümkündür.
O takdirde herkes kazançlı çıkabilir; üretenler ve tüketenler birlikte güç kazanabilir...
Halkın ayağa kalkması, uyanması ve kurtuluşu ancak böyle olur...
***
Örgütlü cehaletin karşısına milli güçlerin derhal birleşip, ülkeyi bu örgütlü cehaletin hegemonyasından kurtarması şarttır...
Tercih, Türkiye ve Türk Milleti olacaksa, yol budur...
Bu gerçeği düşündüğümüzde, hedef ve amaç bellidir:
Türk Milletinin geleceği için, varlığı ve huzuru için tüm milli güçlerin tesanüt-dayanışma içinde olması gerekiyor.
***
Başlarken dikkat gerekir!

Örneğin, "Arkadaş" sıradan bir ifade değil, sırtını 'taşa daya ki arkadan ihanete uğramayasın' diye atadan -dededen söylenegelmiştir...
Sırtını "daş" kadar sağlam olmayan adamlara, ülkelere, milletlere dayamışsan, burnun zibillikten çıkmaz!
Güveneceğin ve gerektiğinde sığınacağın yegane güç, Türk Milletinin kendisidir.
Milletine dayanmayan her şeyini kaybeder.
Elin aletine güvenip hovardalık yaparsan (affınıza sığındım), biri çıkıp o alete bir ustura sallar, her şey biter...
***
Türkiye'yi yaratanlar kendini "Türk" sayan, hisseden, kültür milliyetçisi Türklerdir.

Türkiye varsa Türk vardır, Türk varsa Türkiye vardır...

Bu söylem kan ırkçılığı asla değildir, doğru anlaşılmalıdır...
Çünkü Türkiye'yi yaratanlar, kendini Türk kabul eden herkestir.

Bunlar da Türkiye Türkleridir...
Türkiye'yi yine bu bataklıktan çıkaracak olan bu Türk'lerdir; bölücülük yapmayan iyi niyetli, vatana, bayrağa, devlete bağlı kendine "Kürt" denilen yurdumun asil unsuru vatandaşın elinden de Türk tutacaktır...

Başka çaresi ve seçenek yoktur.
Aksi halde herkes yok olur...
Gücü kendinde olan bir paradigma...
Türk olmadan, Türkiye olmadan ne Ortadoğu'ya, ne de dünyaya huzur gelir...
***
'Türkleri dışlarsanız yazılacak dünya tarihi olmaz' ifadesi bir gerçeği dile getirir.
Hal böyle iken Türk’ün, Türkiye'nin Suudi Arabistan'ın kuyruğuna takılıp 'Sünni Blok' oluşturma amacına piyon olma hangi aklın ürünü!
Eğer Türkiye'nin ve Türk'ün yerini yanlış seçerseniz yanlış sonuçlar kaçınılmaz olur.
Tarihin merkezinde Türk vardır, bundan böyle de olmak zorundadır.
Geçici hevesler birer sabun köpüğü olmaya mahkûmdur...
***
Ön Türk'lerle Anadolu vatan olmuştur; bunun tarihi başlangıcı, "evvel ve ezel" zaman tünelidir... Türk'e düşman olanlara bunun hatırlatılması şarttır...
Ortadoğu coğrafyasında yapılmak istenen sınır değişiklikleri Türkiye'nin içine alınmasına izin vermek demek, Türkiye'nin dünya haritasından kalkması demektir.
***
Bu topraklar binlerce yıl boyunca yani antik çağdan, belki arkaik zamanlardan beri birilerinin işgal alanı, birilerinin site devletler yeri olmuş olabilir.
Çeşitli güçler bu topraklarda hüküm sürmüş te olabilir; ama bu topraklar tarihte ilk defa Türklerin vatanı oldu; vatanın sınırları kanla çizildi...
***
Gelişmeler hepimizi endişeye sevk etmiş olabilir, hayallerimizi törpüleyebilir.
Peki, yok mu olacağız?
Asla!
Ayrışarak mı temizleneceğiz?
Homojen yapı şart mı?

Hayır!
Milli uyanışla şahlanılacaktır...
Yani;
Kimin "hain", kimin "it", kimin kiralık "uşak", kimin de vatansever, milliyetsever, bayrak sever "Bozkurt" olduğu hep birlikte göreceğiz.
***

Milli bilinci uyanık vatandaşın doğru kararı unutulmamalıdır...

Kendi egosunu tatmin için ülkeyi bu konuma getirenler diktatörlüğünü asla başaramayacaklar...

Onlara bu millet dersini verecektir...

Hatırlatalım; cumhuriyet tarihimizde; bir dönemin siyasi erki şu ifadeyi kullanmıştı: "Odunu diksem milletvekili yaparım" diyenlerin diktatörce söylemleri hala akıllardadır. Üzülerek söylemek gerekir ki yanlışların acı sonu belli...

Günümüz muhterislerine, kin yumağı, lafazanlara bir uyarı olmalıdır bu satırlar!

Yayın Tarihi
09.01.2016
Bu makale 1358 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!