BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Türk Ordusunu Yıpratmak Kimin İşine Yarar?

Kısa bir Yurtdışı toplantı süresinin ardından döndüğüm Ülkemin başkentinde görünen manzara için sarf edilen ifade şöyle; “Ankara toz-duman içinde…”

Konu, güya “sivilleşme” ismi altında, askeri personelin sivil savcılar tarafından yargılanmasına yol açan bir “gece yarısı yasa operasyonu.”

Kim yapmış?

???!!!…

Neden “gece yarısından sonra?”

O bilinmiyor, biliniyor da bilinmezlikten geliniyor…

Neymiş efendim; “sivilleşme” imiş!

Hayır, efendim bu sivilleşme falan değil, başka bir şey olmalı…

Peki, nedir bu işin aslı, astarı?

Gerekçesi?

Bize göre muhtemel gerekçeler açık ve basit; biraz irdeleyelim:

Yılların birikimi olan komplekslerin ifadesi…

Askere duyulan tepki…

Askerin içine sızamamış olmanın öfkesi…

Demokrasi havarisi kesilip “???” özentiliği…

Askerden “rövanş alma” duygularının dışa vurumu...

Yıllarca baskılanan egoların verdiği kontrolsüz davranış...

Karşı çıkılmayan otoriteye, AB ve de ABD desteğiyle oluşan uluslararası uygun konjonktürün izniyle “kin kusma” krizi…

Başkası da var, ama bu kadarı bile fazla…

 

**

 

Neymiş efendim, demokratikleşmeymiş!

Hayır, efendim hayır; bu demokratikleşme falan değil, açıktan askere kin kusmadır…

Bugüne kadar bir türlü cesaret edilmeyenin, “gece yarısı yasa operasyonu” ile gerçekleştirme kurnazlığıdır.

Neymiş efendim, “demokratikleşme-sivilleşmeymiş!”

“Haydi, canım sende” demişler…

Kim inanır, kimi inandırırsınız!?

 

**

 

Demokratikleşme-sivilleşme, devleti oluşturan kurumların yetki ve sorumluluk alanlarının belirlenmesi ve demokratik çerçeveye oturtulmasıyla ancak mümkün olabilir. Bunun için de bir süreç gereklidir, toplumsal uyum ve barış gereklidir.

Peki, bu ortam var mı? Hayır, yok…

Peki, yapılan nedir?

Açıktan kurumların çatışması-kavgası yapılmakta…

Kurnazca yapılan ayak oyunlarıyla kurumların çatışmasına zemin hazırlanmakta…

Her fırsatta Ordu ve devletin saygın diğer kurumları yıpratma hedefine konulmakta…

Bu anlayışla, “kavgayla yönetim” diye yeni bir metot gelişti…

Bu yol, bu anlayış doğru değil…

Devam edildiği takdirde, değil ki “iktidar” olmak, “yönetilebilme” zaafı risk olarak gözükme ihtimali ufukta görünebilir…

 

**

 

Ülkemin içinde bulunduğu siyasi atmosfer son derece “bulutlu”…

Kurumlar suskun…

Tek seslilik ve kesin “biat” istenmekte!?

İcranın yanlışlarını yazan ve söyleyen korku atmosferinde!

Demokrasinin vazgeçilmezi olan sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, sendikalar susturulmuş! Demokratik ortam için gerekli olan asgari şartlar yok maalesef… Devletin kurumları arasında uyum yerine “kavga” var…

Sanki siyasi irade “kavgayla yönetim” ilkesini benimsemiş gibi...

 

**

 

“Hukuk Devleti” mi dediniz?

Yok, canım, o terim çoktan aşınmadı mı?

“Herkese lazım” olduğu söylenen o “hukuk şemsiyesi”, her yönden esen tipiyle şimdi alabora olmuş durumda… Sert “saldırı” o kadar yaygın ki şemsiye delik deşik olmuş, kimseyi koruyacak durumda değil, maalesef! En korkunç olan da bu…

Her birinin ayrı savcısı, hakimi oluşmuş kendi kendine?!

Bu nasıl olur? Demeyin!

Korkunç mu, korkunç!

Toplumun devlete inancı kalmamış; devleti oluşturan kurumların hiçbiri toplum nezdinde tam güvene sahip değil…

Devletin bir kurumu, diğerinin rakibi olarak görülüyor.

Ordudan başka güvenilirliği kalan kurum neredeyse hiç yok!

Orduyu da yıpratmak, toplumun gözünde düşürmek için, içine siyaseti sokmak için var gücüyle “şer kuvvetleri” çalışmakta…

Adeta ordu “sözlü ve yazılı yaylım ateşi” altında…

 

**

 

İşte böyle…

Toz duman içinde olan Ankara…

Hiç kimse kendini kandırmasın; bu kafa ile ne demokrasi ne de sivilleşme olur!

Kim güçlü ise, kim iktidarda ise “düdük” onun elinde, diğerlerine “talim” yaptırmakta! Önce demokrasi fikrini benliğimizde, beynimizde, yüreğimizde benimsemeli, özümlemeliyiz…

Orduya olan hırsın, ardından bilenen kinin yansıması olan “askeri horlama” ve ona “sözlü ve yazılı ateşle saldırma” meziyet haline geldi adeta…

Şimdi de sivillerce yargılama!!!???

Askere saldırmayı sivilleşme sayan zihniyetin bir an önce saldırı mevzilerini terk etmesi gerekiyor. Aksi halde ülkemizi çok zor günler bekleyebilir…

 

**

 

Demokrasi fikrini özümlemek, cumhuriyetin ilkelerine bağlı olmak, bunlar için mücadele vermek ayrı şeydir; devlet kurumlarını çatıştırarak, kurumlarla kavga ederek demokratikleşme yaptığını zannetmek ayrı şeydir ve bunların birbiriyle hiç ama hiç alakası yoktur. Eğer bunların farkını anlamaz ve anlatamazsak o zaman demokratikleşme de, sivilleşme de hayal olur…

 

**

 

Hani “çok güzel şeyler olacak” denilen Ermeni meselesi, terör ve onu destekleyen siyasi örgütler meselesi için çözümler ne oldu?

Bu meseleleri çözmek için Orduyu mu yıpratmak gerekiyor?!

Sorunlar yumağına dönen Ortadoğu’nun merkezindeki Türkiye’yi bekleyen ateş çemberi tehlikesi zaten fırsat kollamakta…

En aciz durumda başını ininden çıkaracak o kadar düşman var ki bölgemizde?!

Tıpkı 1914-1915 dönemlerinde, Osmanlının yaşadığı tehlikelerin tamamı yine mevcut; borç gırtlağına kadar…

Ekonomik kriz işin tuzu-biberi…

Vatan hainleri düzinelerle…

Ayrılıkçı güçler yine var; kimlikler ve amaçlar ayrı-aynı, giyilen “gömlek” farklı…

 

**

 

Sonra, kim kaybetmiş de biz bulalım; "lider ülke” sıfatını?!

Kim demiş ki biz uygulayalım “dış güçlere karşı birlik ve beraber olmayı?!".

Her sıkışan siyasi irade, bu söylemleri ileri sürdü ve dahi ilave etti; “ülkemiz çok zor bir dönemden geçiyor” diyerek millete yanlış hedefler gösterildi…

Şimdi de güya “sivilleşmek” ya da “demokratikleşmek” için yanlış hedef gösterilmekte… Hedef ne? Orduyu yıpratmak!

“Vurun abalıya” misali!

Sanki dağda canını teröre siper eden, feda eden o asker değil de “deri koltuk efendileriymiş” gibi…

Yarın, “teröriste silah sıktı” diye her kademedeki askere, herhangi bir sivil cim savcısı sorgulama yaparsa, acaba “deri koltuk efendileri” yerlerinde durabilecekler mi?

Rahat oturup “salvolar” yapabilecekler mi?

Her an ateş çemberine dönüşmeye hazır bölgemizde orduya siyaseti, kin ve nefretle ikiliği sokarsanız halimiz nice olur?

Bölgede çıkacak bir dış savaşa, sivil itaatsizliğe karşı dik durabilecek tek kurum olan ordu da yıpratılır, siyasi didişme içine çekilirse ne olur ülkemin hali pür melali? Tarihteki örneklerden hiç mi ders alınmadı?

Bunu düşünen yok mu?

Var da, dinleyen imza sahipleri yok galiba!

Ey izan sahibi ehli iman yetkililer, bu sesi duyun, bu tehlikeyi görün lütfen…

 

www.r-demir.com

Yayın Tarihi
09.07.2009
Bu makale 2568 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Dun ayni sokakta oturdugum vasfiye hanim soyledi bana. tabii yurtdisinda yasayip de turkiyeyi ozlememek mumkun mu? ben de ramazan beyin yazisini bugun okudum. kendisine tesekkur ederim. bizim tek guvencemiz olan orduya bu dusmanlik nedendir bilmem. ama herkes sunu iyi anlamali, bicak kemige gelip dayandigi zaman turk milleti ordusuyla birlikte bu sahtekarlari onune kattigi gibi guneye surer. reyisleri avrupada amerikada safa sursun, enayi millet de onlara para yetistirsin. bilir misiniz bilmem amma avrupada her camide mutlaka bir teskilatlari var. din dediler, iman dediler, marklarimizi toplayip ustune oturdular. biz de sandik ki bunlar namuslu insanlar. meger dunyanin en sahtekarlari imis. avrupadaki cami cemaatinden milli gorusculere para kaptirmayan yok nerdeyse. cogu da gizliyor. birde kurban derilerini, paralarini topladilar fakire yardim etmek icin cok verdik cok. sonra duyduk ki fener diye bir dernek varmis hani almanlarin mahkum ettigi fener dernegi mi lamba dernegi mi iste o paralarimizi akp tv lerine vermis. bir adamini da tv teskilatinin basina getirmisler. arada tv kanallarinde goruyorum eni boyuna esit olmus patlayacak gobegi olan adam iste o. meger bizim paralarimizla gobrgini buyutmus. paralarimizin stune yatanlara haram olsun. dizlerine zehir olarak coksun. namert adamlar. baska ne diyeyim be kardes. icim yaniyor icim... orduya guveniyorum.... yazara tekrar tesekur ediyorum.

mehmet kotan 23.07.2009

Beyefendi, yazilarinizi bir arkadasimin tavsiyesiyle okumaya basladim. Asker ailenin kiziyim. Her an yuregim agzimda. Daglarda iffettimiz icin, emniyetimiz icin bekleyen ordu mensuplari hakkinda acik kapali her sey soylendi. Boyle bir nankorluk olabilir mi? AKP ile ordu dusmanlari azdı cunku AKP tesvik ediyor. Yaziklar olsun. Bu millet ne zaman bunun farkina varirsa o zaman herhalde soylenecek cok sey olur. Bunu yapanlarin cocuklarını Gabar daglarina yollamak gerek ki ordunun askerin onemini anlasinlar. Bu milete ve ulkeye yazik oluyor. Soysuz adamlarin soylemleri bizi cok uzuyor. Tesekkur ederim bu konuya degindiginiz icin. Cesur yazarlar da var mi, hepsi dalkavuk olacak degiller ya.. Vasfiye sonmez

vasfiye sonmez 22.07.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!