Maaşlı kalkanın vefası …

Hayır efendim, o sizin bildiğiniz demirden çelikten kalkan değil bahsettiğim. Bu bizimki etten kemikten kalkan. Sahibini koruyan cinsten, maaşlı yani.

Bayram günü bu bizim ‘kalkan’ görevini gören beyefendinin telefonu acı acı çaldı. Telefondaki Bay E, ağzına geleni sayıyor, talimatlar yağdırıyordu. “Bize saldırıyorlar, sen hala yatıyor musun!” gibisinden laflar ettikten sonra telefonu kapattı.

Afyonu henüz patlamamış olan bizim maaşlıdan çıt bile çıkmadı. “Hay hay efendim” gibilerinden “Başüstüne” anlamına gelen birkaç kelimeyi ağzında geveleyebildi o kadar. Bi de her zamanki gibi bağlılığını bildirdi.

Bilinçaltında yankılanan “Aldığım paranın hakkını vermeliyim”, “Aldığım paranın hakkını vermeliyim”, “Aldığım paranın hakkını vermeliyim” uyarılarından sonra kendine gelebildi.

Sonra düşündü, “Ne yazayım da bana ‘aferin’ desin” diye. Bay E gibi o da evindeydi. Bay E de o da çok ‘evcil’di…Bilgisayarın başına geçti. Baş parmaklarını işaret parmaklarına yapıştırdı. Gözlüklerinin arasından zor seçtiği tuşlara hışımla vurmak istedi. Ama yazacak bir şey bulamamıştı. Aradan 3-4 gün geçtikten sonra aklına her zaman yaptığı şey geldi: Arşivden birkaç gazeteye şöyle bir göz gezdirip oradan buradan birkaç laf çalmak.

Mesela her zaman kullandığı laflardan biri olan “yandaş”tı. “Oradan gireyim bir şekilde yazının sonunu çıkarırım” diye düşündü. Ve yazısını yazmıştı.

Çelişkilerle dolu bir yazı olmasına rağmen olsundu. Bay E, kendi ekibinin yalanmasını seviyordu. O, yalanlamayı ya da kendilerini eleştirenleri vuran yazıları anlayabiliyordu sadece.

Bay E, yazıyı görür görmez hemen aradı. “Hah şöyle” dedi. O, duyduğu bu sözler karşısında içinden “Yaşasın, yine görevimi yerine getirdim” diyerek aldığı ‘yem’in hakkını vermenin iç huzuruyla telefonu kapattı.

Çevresine bakındı, kimseyi bulamadı. Sevincini “Aiaiai” gibi garipten sesler çıkararak kendince kutladı. Sonra yolda yürürken bir çöpçüyle karşılaştı. “Bay E aradı, yazımı çok beğenmiş” diyerek o tipik yürüyüşünü sergiledi.

Kısa adımlar atıp, kollarını hızla sallayarak yoluna devam etti.

Şimdi gelelim sataşmalara…

Hadi o yandaştı. Sen göbeğinden gerçekten bağlı olan biri olarak sana “kandaş” mı diyeceğiz şimdi!..

Bunu da geçtik…

Sen... 2000 yılında ana avrat küfür ettiğin o Bay E’nin kurşun askeri olan sen, bugün kalkmış aynı kişi ve ekibini savunuyor, yalıyor, onlara toz kondurmuyorsun. Üstelik haksız olan birinin haklılığını ispat etmeye çalışıyorsun. Haklısın, maaşının hakkını vermen lazım.

Ha bi de o zaman avanta oradan değil, anavatandan geliyordu. Şimdi bir numaralı solcu, en çok bilen üye sıfatlarına eriştin öyle mi?

Yok öyle yağma…

 

 

***

Mafyayla ortak plan yapan

bürokratlar da kim acaba?

 

Çalkaya dosyasını hazırlarken, bize biraz kulislik malzemeler de çıktı. Duyduklarıma inanamadım. Çalkaya eşrafından biriyle konuşurken anlattı: “Mafyayla ortaklaşa planlar yapılıyor. Bölgemizin kaderiyle oynayanlar asıl onlar. Mafyayla ortak planlar yapan o bürokratlar asıl çıban başıdır.”

Özünde bu iddia, Türk yatırımcıları olduğu kadar yabancı ve gurbetçi yatırımcıları da perişan eden Çalkaya’daki kangrenin boyutunu anlatmaya yetiyor.

 

 

***

Yer mi Anadolu erkeği

 

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, bazen öyle espriler patlatıyor ki anlatamam... Eleştiri yaparken dahi çok ince bir mizahi üslup seçen Akaydın’ın bu esprilerinden bazılarına biz de tanık oluyoruz. Ama bu anlatacağım başkalarının tanık olduklarından...

Geçenlerde Başkan Akaydın’ı bir yabancı ziyaret etti. Yabancı, Başkan Akaydın’ı Avrupa Birliği konusunda sıkıştırıyor... Akaydın, sorulardan işkilleniyor ama adamı da kısa sürede çözüyor. Misafirini ‘tuzak’ sorulara düşmeden en kibar şekilde ağırlıyor.

Yabancı misafirini uğurladıktan sonra Akaydın turizmcilerle toplantıya geçiyor. Tabii 3-5 dakikalık bir gecikmeyle. Gecikmenin nedenini anlatırken de az önce uğurladığı o konuğundan bahsediyor:

“Adam ajan, bana Avrupa Birliği’ni soruyor. Ben de Avrupa Birliği’nden girdim Sarkozy’den çıktım. Dersini verdim.”

 

***

Tepelerin ardı karıştı

 

Geçen haftaki yazımızda tepelerin ardından gelen bir gelişmeyi paylaşmıştık. O yazı hem ili hem ilçeyi karıştırdı. Telefonla arayan birkaç kişi, o bilginin kaynağını sordu. Ben de hemen paylaştım. Bilgileri kimin verdiğini hemen aktardım. Sonra da telefonu usulca kapattım.

Şaka bir yana da... Ararsın adam gibi, sorarsın merak ettiklerini, biz de yersek söyleriz sana. Yemezsek söylemeyiz. Tabii yemedik ve söylemedik.

Değil mi canım!..

 

***

Seçim zamanı

 

CHP’nin kongre takvimi işliyor. İlçe kongrelerinin tarihleri belirlendi. Henüz kesinleşmemesine rağmen bazı ilçelerin kongre tarihleri şöyle: Muratpaşa ve Konyaaltı 26 Aralık, Kepez ve Döşemealtı 27 Aralık, Gündoğmuş 28 Aralık, Gazipaşa 2 Ocak, Elmalı 9 Ocak, Kemer ve Kumluca 10 Ocak, Finike ise 7 Şubat.

 

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
04.12.2009
Bu makale 5255 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!