‘Hepimiz tavşanız’

Siyaset tozduman… Her köşeden bir kulis fışkırıyor.

CHP’li Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Döşemealtı Belediye Başkanı Nurettin Tursun partiden ayrılıyor, Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Hasan Subaşı CHP ve MHP’ye geçmiyor, CHP’li belediye başkanları birbirine küsüyor, DP’deki birleşme çatırdıyor, baskın seçim geliyor, kongredeki kavgalar büyüyor, CHP 22’nci Dönem Milletvekili Nail Kamacı, Muratpaşa Belediye Meclis Üyesi CHP’li gazeteci İbrahim Akkaya’ya dava açıyor, CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Mahmut Yıldırım, gazeteci İdris Özyol’a “kalemini kırarız” tehdidinde bulunuyor…

Yorulduk, biraz nefes alalım.

Seçim sathına girildiğinin göstergesi mi ne…

Alanlar-verenler, karşılıklı transferler, küsmeler-barışmalar, kavgalar-gürültülerin nedeni öyle görünüyor ki yaklaşan genel seçim.

Onca havadis arasında göz gözü görmüyor, ufuk zor seçiliyor. Seçin bakalım...

Biz de bu hafta yukarıda yazdıklarımızdan gazeteci-siyasetçi tartışmasından 2 konuya değinip sizi biraz bu siyasi girdaptan kurtaralım istiyoruz.

Birincisi CHP’li Nail Kamacı’nın ‘partili gazeteci’ İbrahim Akkaya ile söyledikleri…

Kamacı’nın söyledikleri açık ve net: “Ya gazetecilik yapacak, ya siyaset. 2’sinden birini tercih edecek.”

Bu, gazetecilik mesleğini tartışmaktan öte bir siyasi tartışma… Kulisimizi sadece bu yönüyle bağlıyor.

Ama 2’ncisi öyle değil. Yani CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Mahmut Yıldırım’ın (Yeşil’le bir ilgisi yok sadece isim benzerliği), gazeteci İdris Özyol’a kaleme alınan ve şaka olduğu belirtilen bir kulis yazısı için telefon açıp söylediği “Kalemini kırarız” tehdidi öyle hafife alınacak gibi değil. Hele ki sosyal demokrat bir CHP’linin ve üstelik İl Disiplin Kurulu Başkanı olan birisinin bunu söyleme cesaretini göstermesi, (Bu tehdidin Uğur Mumcu, Metin Göktepe ve Hrant Dink gibi gazetecilerin öldürüldüğü, Abdi İpekçi’nin katilinin ise serbest kaldığı Ocak ayında yapılması ise çok manidar) üzerinde çok durulması gereken bir konu diye düşünüyoruz.

Çünkü…

Gazetecilere yönelik baskılar, suikastlar böyle başlamıyor mu? Önce ufacık bir ‘aba altından sopa gösterme’, ardından kalem durulmuyorsa bir tehdit, inadına yazılıyorsa alsana bir kurşun. Ve sonuç katledilen gazeteci mezarlığına dönen bir dünya!.. En sonunda da “Hayaller ölmez, vatan bölünmez!”

Bölünmez dedik de bakın aslında bugün size fıkranın devamını yazacaktık.

Hani geçen hafta kaleme aldığımız tavşan fıkrasının…

“Bir tavşan fıkrası” CHP’li muhaliflerin çok hoşuna gitti. Bizi görenler, hemen “Ben tavşanım, nemelazım” savunmasına geçti. Aslan olamayacaklarına ve çakal, tilki, kurdu da rakip gördüklerine göre koro halinde söyledikleri şu slogan çok manidar geldi bana;

‘Hepimiz tavşanız’…

***

Herkes kapsamı alanı dışında

CHP 22’nci Dönem Milletvekili Nail Kamacı, 16 Ocak Cumartesi günü Konyaaltı İlçe Kongresi’nde fena haşladı. O gün “Hayırdır, ne oldu” diye arayıp sormak istedik ama telefonlar eve gider gitmez kapanmış. Divan Başkanı Feridun Baloğlu’ya soralım dedik. Ona da ulaşılamadı. Ya şu cep telefonu olup da ulaşılamayanlar yok mu… Ha bi de Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım var. Seçimlerden bu yana ulaşılamıyor.

***

Mecliste ‘Ne-na-na-na’

Pop kültür her yerde yakamıza yapışıyor. Maalesef!.. Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nde de kulağımıza yapıştı. Kulaklarımızın pasına pas kattı. Meclis toplantısı başlamadan birkaç dakika önceydi. Meclis toplantı salonunda ‘Ne-na-na-na’ parçası çalıyor. Körler aynasında ayna satmak ya da Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey… Mecliste toplantı öncesinde ya da aralarda veyahut toplantı bittikten sonra illa ki o mekanda bir parça çalınacaksa, çalın o zaman Ruhi Su’dan, Aşık Veysel’den, Erkan Oğur’dan bir türkü de kulaklarımızın pası silinsin, biz de alkışlayalım…

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR