Dünyanın en zengin şeyi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, merakla beklenen Antalya ziyaretini gecikmeli ve de ertelemeli olarak Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yaptı.

Gerçekten heyecan verici bir gezi oldu. Ama benim açımdan, belki de beklentimizden midir bilmem, biraz farklı geçti. Yani anlayacağınız bugünkü kulis biraz derinlerden geldi.

Nasıl mı? Madem merak ettiniz, adım adım yazalım...

Kılıçdaroğlu, 25 Haziran Cuma günü Antalya Havalimanı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. Yanında milletvekilleri Atila Emek, Tayfur Süner, Hüsnü Çöllü ve Osman Kaptan ile bittabi ki Antalya’nın yıllardır milletvekilliğini yapan sadece Antalya’yı değil, Türkiye’nin savunuculuğunu yapan Deniz Baykal…

VIP Salonu’nda kol kola vermiş eski ve yeni genel başkanlar…

Kapıdan çıkar çıkmaz Kılıçdaroğlu, hemen solunda duran Baykal’ın sağ kolunu sol eliyle tutup havaya kaldırıyor. Boşta kalan eller partilileri, umutlu kalabalığı, Antalyalıları selamlıyor. Kılıçdaroğlu, Baykal’ın kolunu bırakmıyor, sağ eliyle gözlüklerini düzelttikten sonra “İşte buradayız Akdeniz. Hemşerinizi getirdim size. Beni de onunla birlikte bağrınıza basın” diye gümbür gümbür bağırıyor.

Coşkulu kalabalık daha da coşuyor.

Sonra, önce basın mensuplarını, ardından da kalabalığı, vatandaşların sevgi seli arasında yarıp seçim otobüsünün önüne geliyorlar. 3 adımlık yolu 5 dakikada zor yürüyorlar.

Yeni başkan, “Buyurun genel başkanım” diyerek, otobüse önden bindiriyor Baykal’ı… Sonra kendisi biniyor. Birlikte otobüsün ön camından Antalyalılara el sallıyorlar. Bulutların arasında uçuyorlar sanki… (Dışarıdan otobüsün ön camı öyle görünüyor)

Sonra ver elini Serik, Çınaraltı Meydanı… Önce Bekir Kumbul çıkıyor seçim otobüsünün üzerine; “Sevgili hemşerilerim, sizlere 2 değer getirdim” diyor ve çekiliyor. Kalabalık, alkışlıyor. “Başbakan, başbakan, başbakan” sloganları yeri göğü inletiyor.

Sonra Baykal çıkıyor, “Sevgili hemşerilerim size bir değer getirdim” diyor. Hemşerilerini selamlıyor, coşku daha da tırmanıyor.

Ardından beklenen an geliyor. Kılıçdaroğlu çıkıyor ve haykırıyor: “Sevgili Antalyalılar, ben de size bir değer getirdim. İşte bu; birliktelik değerini… Küslüğü, ayrışmayı bir tarafa bırakma zamanı geldi. Gel Akaydın Hocam, gel Evcilmen, sen de gel Sayın Böcek, Nurettin orada ne bekliyorsun. Bekirciğim gel şöyle, Sayın Baykal’ın yanına doğru. Bütün vekiller, İl Örgütü, belediye başkanları hepiniz gelin, kucaklaşın, selamlayın meydanları. İktidara yürüyoruz.”

Coşkuyu tutabilene aşk olsun.

Meydanlar, Çarıklı adıyla bilinen Adalet Partili İhsan Ataöv ile Antalya’yı karış karış gezen, pırıl pırıl bir avukat olan CHP’li Deniz Baykal’ın kahvehanelerde art arda renkli atışmalar yaptıkları 1977 genel seçimlerden beri böyle coşmamıştı.

Sonra ver elini Alanya, Manavgat, Konyaaltı…

Aynı tablo, aynı coşku, daha büyük kalabalık oralarda da var.

26 Haziran Cumartesi… Kılıçdaroğlu, Baykal, Özer Ülken başkanlığındaki İl Örgütü, milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütleriyle buluşuyor. Sorunları dinliyorlar. Not ediyorlar, 5 ajanda önemli sorunların çözümü için dolduruluyor. Not edenlerin kolları tutmuyor, o derece yani…

Meslek odaları, turizmciler, çiftçi temsilcileri, iş dünyası, sanayiciler, bölgenin önemli sorunlarını sıralıyor, çözüm önerilerini sunuyor, beklentilerini açıklıyor.

İktidara gelineceği ve sorunların nasıl çözüleceği konusunda sözler veriliyor.

Sonra olmazsa olmazlardan biri olan ve Baykal’ı Baykal yapan yuvalardan birine geçiliyor; İl Örgütü’ne…

Kılıçdaroğlu ve partililer, ‘özgür basın’a olan inanç ve saygıdan dolayı basın mensuplarını önden partiye alıyorlar. Gazeteciler hayatlarında görmedikleri rahat bir ortamda çalışıyor, işlerini yapıyorlar.

Baykal ve Kılıçdaroğlu, örgütün önemini vurguluyor. Baykal, anılarını anlatıyor. Kılıçdaroğlu, “Daha çok güzel anılarınız, anılarımız olacak. Güzel günler göreceğiz çocuklar” diyor.

“E daha gezecek, ziyaret edecek çok yerimiz var. Erken kalkan yol alır” deyip yola koyuluyorlar.

Beldibi, Kemer, Korkuteli, Yazır… Orada dur.

Kılıçdaroğlu, “Gel hele sevgili başkanım” diyerek çağırıveriyor Baykal’ı yanına, seçim otobüsünün üzerine çıkıyorlar. Otobüsün üzerinde 2 genel başkan var. Bir tarafta Baykal, öte tarafta Kılıçdaroğlu, Korkuteli halkına sesleniyorlar. Çiftçinin durumunu anlatıyorlar. Düet yapan 2 sanatçı ustalığıyla…

Sonra ver elini Elmalı Tekke köyü…

Orada da onbinler Baykal ve Kılıçdaroğlu’nu bağrına basıyor. “Beraber yürüdük biz bu yollarda” dizesi takılıveriyor bir partilinin diline ama onun yeri burası değil diye hemen kapatıveriyorlar ağzını.

Sonra o Abdal Musa’nın unutulmaz deyişi geliyor akıllara: Ne olursan ol yine gel!..

Aman Tanrım yoksa o söz Mevlana’nın mıydı diye düşünürken telefonum Pazar sabahının köründe acı acı çaldı: “Fethiye’de bir göçük oldu.”

Sonra…

En iyisi biraz daha kestireyim ben…

 

***

Güzelbağ’ın çığlığı

 

Güzelbağ Mahallesi’nden bir feryat yükseliyor. Tarım topraklarının korunması için… Vatandaş ve muhtar diyor ki “Ben tarım yapmak istiyorum. Bu değerli tarım topraklarını havalimanı için istimlak etmeyin. Eğer illa ki istimlak edecekseniz bana bu toprak gibi değerli ve şehre yakın tarım arazileri verin. Bizi tarımdan mahrum bırakmayın.”

Güzelbağ, Kırcami’ye kaç kilometre uzaklıkta acaba?

 

***

Umarım…

 

Umarım, Vakıf Çiftliği’nde olumsuz işler dönmez. Umarım, o güzelim yeşil örtü, Kepez’in tozunu, kentin dumanını, sanayinin zehrini, betonun çirkinliğini, Antalya’nın boğulmuşluğunu bertaraf eden o devasa çiftlik, betona ve ranta kurban edilmez. Umarım burası amacına uygun olarak kullanılır. Yani zeytin yetiştirme amacıyla… Öyle umuyorum…

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

 

Yayın Tarihi
01.07.2010
Bu makale 5175 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
merak ettiğim konu şu; acaba CHP sadece Sn.Deniz Baykal'dan mı ibaret? Acaba Türkiye, Antalya'dan ve Antalya'nın sorunlarından mı ibaret? Deniz Baykal gelmedi diye Kılıçdaroğlu'na tavır mı yapmalı CHP seçmeni? Bence siz uyumaya devam ediniz...

Bahadır Manyaslıoğlu 02.07.2010

Sevgili Veysi, "aman allahım" diye başlayan tümcen toparlayıcı oldu:)) Süreci öyle güzel aktarmışsın ki yazının içinde kaybolmuştum ancak Abdal Musa- Mevlana kaosun beni uyandırdı:)) Eline sağlık, sevgiler

Şenay Bıtırak 01.07.2010

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!