2 geliş arasındaki fark

Antalya, CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, 12 Aralık 2009 tarihinde Antalya Kültür Merkezi’nde ağırladı. O zaman “Grup Başkanvekili” sıfatıyla buradaydı.

Kılıçdaroğlu, o zaman Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Sosyal Güvenlik Sisteminde Sosyal Yardımlar, Yoksulluğun Çözümünde Sosyal Belediyeciliğin Önemi” konulu konferans verdi.

Antalya İl Başkanlığı Kongresi öncesi o dönemde İl Başkanı Ömer Melli ile muhalifler arasında karşılıklı sert açıklamalar, suçlamalar havada uçuşuyordu. Gerilim, salona da yansımış, Melli ile Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın arasında ilginç bir diyalog yaşanmıştı.

O toplantıda Kılıçdaroğlu’na epey bir ilgi gösterilmişti. “Genel Başkan” ve “Başbakan” sloganları bile atılmıştı. Taa o zamandan…

Kılıçdaroğlu’nun CHP’de hızla yükseldiğini 17 Aralık 2009 tarihli yazımızda yazmıştık. O Kılıçdaroğlu yükseldi, yükseldi, yükseldi ve CHP’nin en tepesindeki noktaya geldi.

Kılıçdaroğlu şimdi yeniden Antalya’ya geliyor. 3 Haziran’da… Tabii bu gelişin anlamı büyük, diğer gelişlerden farkı da çok.

Bir kere ilk kez CHP Genel Başkanı sıfatıyla kente gelecek.

CHP’nin yıllarca Genel Başkanlığı’nı yürüten Deniz Baykal’ın memleketi olmasının anlamı apayrı.

Bu sefer de Büyükşehir Belediyesi’nin etkinliğine geliyor. Ama bu kez Fazıl Say’ın, şair Nazım Hikmet’in ölümsüzlüğünün 47’nci yılı anısına Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu’nda düzenlenecek Nazım Hikmet Oratoryosu’nu dinleyecek…

Bu kez Melli yok, İl Başkanı Özer Ülken var. Kongre öncesi gerilim de yok ama Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrası tartışmalar var.

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’na karşı çıkış belki yok ama Antalya’nın Parti Meclisi (PM) ve MYK’ya alınmamasıyla ilgili kırgınlık illa ki var.

Kulağımıza gelen şu tepki sanırız her şeyi anlatıyor:

“Koskoca bir genel başkanın memleketinden hiç olmazsa emeklerinin hatırına 80 kişilik listeye bir kişi bile alınamaz mıydı?”

Tabii şunlar da konuşuluyor. Antalya’da aralarında eski ve mevcut vekillerin de olduğu 3-4 kişiye PM üyeliği için teklifte bulunulmuş.

Bunların dışında 3-4 kişi de listeye girebilmek için epeyce ter dökmüş.

Ama teklif edilenler kabul etmedi, isteyenler de kabul görmedi.

Sonuçta Baykal ve hemşerileri o listeye girmedi.

Bunlar Kılıçdaroğlu’na aktarılması gereken rahatsızlıklar…

Kılıçdaroğlu’nun bu gelişinde bir fark daha olacak.

Bakalım izleyenler yakalayabilecek mi?

 

***

Ah şu sert sessizler

 

Ya Türkçe öğretmenleri iyi öğretememiş veyahut onlar bir türlü kavrayamamış. 3’üncü bir ihtimal daha var. (Şimdi “O da ölmek mi dersin” demeyin). O da nüfus memurunun yanlış yazması…

Haber merkezimize bazen çeşitli yerlerden haber, bülten, davet veya bilgilendirmeler geliyor.

Bunlarda sert sessiz (p, ç, t, k) harflerle ilgili ilginç hatalar yapılıyor. Örneğin “Korkuteli Belediye Başkanı Hasan Gökce” yazılıyor. Bir defa yapılsa hata yapılmıştır denilip görmezden gelinebilir ancak her zaman böyle… Doğrusu “Gökçe” olması gerekmiyor mu?

İktidar partisinin “Muratpaşa İlçe Başkanı Mesut Topcu” diye yazan birçok bülten geldi. Doğru yazılışı “Topçu” olmamalı mı sizce?

Sert sessizlerin yumuşaması diye bir şey var. Yani “p, ç, t, k” harflerinin “b, c, d, g” harflerine dönüşmesi.

Kaç zamandır bunları yazalım diyorduk ama bir türlü fırsatını bulup kaleme alamadık. Dün CHP Antalya İl Başkanlığı’ndan bir SMS gelince “Bu konuyu yazmak farz oldu” diyerek yazdık. Mesajda “Genel Başkanımız Kemal Kılıçtaroğlu” yazıyordu. Burada özel bir durum var ama bunun da doğrusu “Kılıçdaroğlu” değil mi?

Hayır, bu okuyucuyu yoruyor, başka bir şey değil. Bir de dikkatli okuyucunun kafasına takılıyor.

Bir de CHP Genel Merkezi’nin resmi internet sitesinde “Kılıçdaroğlu” yazıyorsa, Antalya İl Örgütü bunu “Kılıçtaroğlu” diye geçiyorsa bu iş biraz daha özen istemiyor mu?

 

***

Sessizliğin nedeni

 

Çevre mühendisleri odasının taş ocaklarına yıllardır neden sessiz kaldıkları ortaya çıktı. Antalya’daki orman, dağ ve derelerde maden ve taş ocağı adı altında yıllardır yapılan tahribatlar gündeme birçok kez geldi. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve çevrecilerden sert tepkiler ve eleştireler sürekli gösterildi. Ancak en fazla onların ses çıkarması gerekirken çevre mühendislerinden ses çıkmadı. Bunun nedeni de geçen gün Akdeniz Üniversitesi’nde Peyzaj Mimarları Odası’nın düzenlediği “Madencilik Faaliyetleri Sonucu Bozulmuş Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması” konulu panelde ortaya çıktı. 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Hakan Onur, merakımızın bam teline vuracak o açıklamayı yaptı. Onur, İzmir Belkahve’de ocakların yarattığı tahribat sonrası yapılan peyzaj onarım çalışmalarını paylaşmış. Bugüne kadar sessiz kalan çevre mühendisleri de ardından bu alanların nasıl rehabilite edilebileceğine yönelik dahiyane fikirler sunmuş. Pasta nefis olmuş!..

 

***

Yazımız kazaya kurban gitti

 

Geçen hafta neden yazı yazmadığımızla ilgili merak edenler arayıp sordu. Nedenini anlattık onlara ama bir de yazalım istedik. Geçen hafta yazacak önemli konularımız vardı ama Aksu Çayı Köprüsü’nde 16 kişinin öldüğü, 25 kişinin de yaralandığı o elim kaza nedeniyle yazımızı yazamadık. Bu hafta da az kalsın İsrail’in lanet saldırısına kurban gidiyordu ama bir fırsatını bulup yazıverdik... Umarım yazabilmişizdir.

 

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
04.06.2010
Bu makale 5068 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!