Dana ve kuyruk, bir de son pişmanlık

Malum, herkes 6 Şubat’ı bekliyor. Dananın kuyruğu Cumartesi günü kopacak.

Kırmızı köşede muhalefetin desteklediği aday, beyaz köşede ise belediyenin tüm imkanlarının seferber edildiği aday var. Boks maçını anlatmayacağız, heyecanlanmayın.

26 Aralık’ta yapılan ancak iptal edilen CHP Muratpaşa İlçe Kongresi’ni yazacağız. Kongrede ‘kırmızı’lı Necdet Küsken ile ‘beyaz’lı Ercan Erkan yarışacak.

İptal edilen kongrede Ercan Erkan’ı destekleyen Çağdaş Şahin, Menderes Dal, Bağır Atar grubu, 20’nin üzerinde delegeyle Küsken’i destekleme kararı almış.

Muhalefet grubuna göre, kendilerini destekleyecek yeni delege sayısı 50’yi buluyor.

Yani Ercan Erkan grubunda çözülmenin ötesinde bir durum var.

Yönetim için söz verilmesine rağmen listede adını bulamayan, oy vermemesi halinde belediyenin şirketlerindeki işinden atılmakla tehdit edilen, iş vaadinde bulunulan ancak iptal edilen kongreden sonra “önce kongre sonra iş” denilen onlarca kişi var.

Duyumlarımıza göre, iptal edilen kongrede Ercan Erkan’ı destekleyen CHP İl Başkanı Ömer Melli ile CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan da son günlerde bu desteklerini geri çekti.

Bu yorumun yapılmasının nedeni de şu: 26 Aralık’ta yapılan kongre öncesinde sahada bizzat çalışıyorlardı, şimdi ortalıkta görünmüyorlar.

Bir de İl Başkanlığı Kongresi’nde aday olmayı planlayan Özer Ülken faktörü var tabii…

Şu anda kongreyi kazanmak için Ercan Erkan’dan bile daha fazla çalışan biri var.

Tabii ki tahmin ettiniz onun kim olduğunu;

- Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın?

- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal?

- Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen.

Gelişmeleri yakından izleyen muhalefet grubu, Evcilmen’in hangi delegeleri aradığını da takip etmeyi ihmal etmiyor. Evcilmen’in, delegeleri telefonla arayıp, “Bu işe girdiğime pişman oldum ama bu kongre, benim prestij sorunum oldu” dediği söyleniyor.

Bu pişmanlığı duyduktan sonra muhalefetin diline 2 şarkı dolandı ki sormayın gitsin;

“Son pişmanlık neye yarar her şeyin bedeli var olmadı yaaaaaaar…”

Bir de selam göndermişler;

“Son pişmanlık fayda etmez git ona git benden selam söyle selam söyle …”

***

Ne İsa’ya ne Musa’ya…

Gazetecisin, araştırırsın, dinlersin, görüş alırsın, kafanda değerlendirirsin, sonra oturur bir güzel yorum yazarsın.

O yorumunda, haksızlık yapan birilerini incitmişsindir…

Haklı gördüğünü ya da haksızlığa uğradığını gördüğünü korumuşsundur…

Yeri geldi mi kaleminle göğüslemişsindir eleştirileri…

Bazen de dilinle savunmuşsundur eleştirileni…

Dost sohbetlerinde özeleştiri yapmayı ihmal etmemişsindir…

Ama yine de yanlışları köşene sıkıştırıvermişsindir.

Amacın yaranmak olmadığını adımız gibi bilmemize rağmen, ne İsa’ya yaranırsın ne de Musa’ya...

İşte sen bu yüzden gazetecisin…

“İsa kim, Musa kim?” diyeceksiniz.

Kim oldukları önemli değil, 2’si de peygamber değil mi...

***

İtirafçı bürokrat kim?

Antalya’da yapılan bir operasyon kapsamında geçen günlerde ifade veren bir bürokratın ‘itirafçı’ olduğu kulaklarımıza geldi. Yani kurumunda yaşananlarla ilgili bildiklerini anlatmış.

Bu sadece bizim kulağımıza gelmedi. Başkalarının da kulağına gitmiş olmalı ki itiraftan birinci derecede zarar görecek itirafçının başındaki muhatap hemen çağırmış ve “İstifa et” demiş.

O bürokratın cevabı ne olmuş biliyor musunuz?

“Bu kadar dosyayla nasıl istifa edeyim ben!..”

Bunun anlamı şu: Gidersem seni de yakarım, hem de çok fena.

Hem bürokratın hem de aba altından sopa gösterdiği başındaki kişi bize bir cevap verirse yazarız. Hakları baki…

Onun sözünü veriyoruz.

Daha doğrusu yazıyoruz. Çünkü söz uçar, yazı kalır…

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR