‘Baz’lama ve ‘gaz’lama

Teknoloji Bilgilendirme Platformu’nun geçen hafta, Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği’nin dün düzenlediği toplantılar, bizi bu yazıyı yazmaya zorladı.

Daha doğrusu toplantının birinde söylenenler… En doğrusu, adları bize hiç de yabancı olmayan, titrleri ise bir dönem tartışma konusu kişilerin söyledikleri… Ya da söylediklerinin ne karşılığında olduğu…

Baz istasyonlarının insan sağlığı üzerindeki etkileri günümüzde çokça tartışılıyor. Bu konuda envai açıklama var. Profesör, “İnsan sağlığına zararı var” derken, yardımcı doçent çıkıp, “İnsan sağlığına hiçbir zararı yok” diyebiliyor. Bu ayrı bir konu.

Sadede geleceğiz o kadar heyecanlanmayın hocam…

Geçen yıllarda Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’ne 5-6 adet baz istasyonu kuruldu. Bu baz istasyonları kurulurken bilim adamlarından, üniversitedeki akademik ve idari personelden, öğrencilerden, üniversite dışından, meslek odalarından tepkiler geldi. Halen de geliyor…

Baz istasyonu kurmak artık alışveriş merkezi kiralamak, ev almak ya da çok işlek bir caddedeki dükkana hava parası vermek gibi sıradan bir ticarete dönüştü. Ama bu ticarette dönen paralar hiç de öyle sıradan görünmüyor.

Misal… Baz istasyonlarının üniversiteye 4 milyon TL verilerek kurulduğu söylentileri bugünlerde bile konuşuluyor.

Tabii konuşulan daha vahim konular da var. 2 hocanın altına gıcır otomobil çekildiği… Son model, markasıyla, alındığı yeriyle, hatta fotoğrafıyla anlatılıyor, gösteriliyor…

Fotoğraflar cep telefonlarında dolaşıyor.

İddialar karşısında akıllara bir kez daha “İnsan sağlığı bu kadar ucuz mu?” sorusu geliyor. Ya da şöyle bir soru: Bilim bu kadar ayaklar altına mı düştü?

Bir şey ya da çok şey karşılığında araştırma yapılıyor ve bugün bir yerlerde diyet ödeniyorsa vay halimize... Durum şöyle olsaydı; o bilim adamları sırf bilim adına baz istasyonlarının insan sağlığına etkilerini araştırsaydı. Sonucu ne olursa olsun, kime dokunursa dokunsun, sayısal verilerle ayak oyunları yapmadan, logaritmik tablolarla kafa karıştırmadan, birilerine bazalt atmadan gerçekleri ama sadece gerçekleri adam gibi açıklasalardı…

O hocaların elini öperdik.

Ama anlatılanlara kulak kabartılıp fotoğrafa bakılırsa durum pek öyle gözükmüyor.

Durum nasıl mı gözüküyor?

Aynen şöyle:

Adamın yaptığı bilim değil, ‘baz’lama…

Karşılığı ise ayakları yerden kesen ‘gaz’lama…

***

Hangisi acaba?

Sarhoş muhabbeti mi, yoksa bilinçaltının açığa çıkma hali mi? Valla kulaklarımızla duyduklarımıza inanamadık. Şimdi tamamını yazsak ortalık karışacak. Ama yazmasak da olmaz… En iyisi ilgili kişilerin anlayacağı şekilde kaleme almak… İsmail Cem Televizyon Ödülleri’nin kokteylinin düzenlendiği lobiden çıkarken CHP’li biri 2-3 kişiyle yüz yüze konuşuyor. Gecenin ilerleyen saatleri… Alkol de var tabii… Şu cümleler dökülüyor o kişinin ağzından: “Bunun danışmanları da var. Bir de profesör olacak. Özer de yanlış yapıyor...”

Bu kişi daha önce de Altın Portakal’ın kokteylinde benzer şeyler söylemişti. Çaktınız değil mi?

***

Tolunay siyaseti bırakır mı?

Orhan Tolunay’ı tanırsınız. Hayır hayır Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nden (AESOB) değil. Siyasi yönünden… Hemen hemen her seçim öncesinde son dakika kararlarıyla adaylıklarıyla gündeme geldi. Birçok partide kısa süreli siyaset yaptı. Son olarak Muratpaşa Belediye Başkan Adayı oldu. Siyasi adaylıkları hep yenilgiyle sonuçlandı. Şimdi yeniden AESOB seçimlerine asılıyor. Dün de CHP İl Başkanı Özer Ülken’i ziyaret etti ve o ziyarette ilginç bir açıklama yaptı: “Siyaset benim için bitmiştir.”

Aslında bu açıklama çok önemlidir. Ama Tolunay, siyaseti bıraksa da siyaset Tolunay’ı bırakır mı? Yoksa siyaset, 1 Mayıs’taki sonuçlara göre yine onu çekip bir yerlerden aday yapar mı hep birlikte göreceğiz.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR