Önemi ve Kutlama Esasları
* Değerli dostlarım ve yüreği insan sevgisi odaklı, Atatürk Sevdalısı yurtsever güzel insanlar hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bildiğiniz gibi geçen yıl Antalya’mızda, 19 Mayıs 1919 tarihinde SAMSUN’ da başlattığı Kurtuluş mücadelemizin de başlangıcı ve Yüce önder tarafından Cumhuriyetimizin emanetçisi olarak gördüğü gençlerimize armağan ettiği bu önemli günü olan “ 19 MAYIS Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı “ mızın 100’ ncü yıl dönümünü ne yazık ki geçmiş yıllarda yapıldığı gibi coşkudan uzak, milli bilinç ve gençlerimizin katılımı olmadan çok sönük bir şekilde kutlamış, yüreğimiz burkulmuş, çok hüzünlenmiş ve yaptığımız sohbetlerde olan bu üzücü olayları birbirimizle çaresiz bir şekilde konuşmuştuk. Ben burada çok geniş tarihi olayları anlatacak değilim. Ancak bu bağlamda çok önemli olayları vurgulayarak duyarlı yurtseverler olarak neler yapabiliriz ve çözüm yolları nelerdir bunlar hakkında özet bilgiler verebileceğimi düşündüm. Bunları size aktarmak istiyorum. Lütfen bu yazımı sonuna kadar okumanızı istiyorum.
* Talihsizliğimize bakın ki bu yıl da yaklaşık 3 ay önce başlayan ve tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun bir şekilde hissedilen “ Korona Virüsü Salgını “ nedeniyle daha da coşkusuz ve çok az bir katılımla, bugünkü iktidarın Cumhuriyetimizin bekasına yönelik sinsice yürüttüğü olumsuz tutum ve düşünce ile evlerimizin balkonlarında bayrak sallayarak ve İstiklal marşımızı söyleyerek kutlayacağız. Ama bugün iktidara sahip olanlar bilmezler ki bu ulusun ve halkımızın yüreğindeki Atatürk sevdasını, devrim ve ilkelerini, bağımsızlık ateşimizi söküp atamazlar. Sanki Yüce önder Atatürk bu günleri tarihin tekerrür edeceğini bilerek “ Nutuk “ eserinin son bölümünde “ Gençliğe Hitabe “ ‘de belirttiği gibi iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler demiştir. Sanki bu günlerin olabileceğini tahmin etmiştir. Konferanslarımda özellikle Nutuk eserinin analizini ayrıntılı yaparak açıklamıştım.
* 19 Mayıs 1919 günü, Kurtuluş savaşımızın ilk kıvılcımının başlangıcı ve İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği gün olan 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e ilk çıkan Yunan Alay sancaktarına ilk kurşunu atan ve oracıkta şehit edilen Gazeteci Hasan Tahsin tarafından başlatılan ve Atamızın kurtuluş için dava arkadaşlarıyla birlikte bir gün sonra ” Bandırma Vapuru “ ile İstanbul’dan hareket ederek Samsun’da başlatacağı kurtuluş mücadelemizin başlangıcıdır. Yüce önder gerçi Samsun’a 9’ncu Ordu müfettişi olarak ve padişah tarafından geniş yetkilerin verilmesini de sağlayarak çıkmıştır. Ancak Yüce önder Atatürk bir ulusun makûs talihini değiştirmek suretiyle gelecekte bağımsız, çağdaş, demokratik ve modern bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması için istiklal savaşımızın bütün safhalarını planlayarak ve büyük güçlüklerle yaşanan mücadele ile kurtuluşumuzun gerçekleştirmesini sağlamıştır. Ben 19 Mayıs tarihi sürecini, o gün yaşanan önemli olayları 12 Haziran 2006 tarihinde Albay rütbesinde Ankara’da KKK. EDOK Denetleme Üyesi (müfettiş) olarak görevli iken Samsun’daki Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Mrk. K.lığını bir heyet olarak denetlemeye gittiğimizde öğrenmiştim. Bizzat olayların yaşandığı yerlerinde ve büyük bir şans eseri o birlikte tarihçi çalışmaları olan MEBS Ş.Md. Albay Özen TOPÇU arkadaşımızın bizleri aydınlatarak ve yaşanan bütün olayları yerinde ve Bandırma Vapurunun içerisinde göstermek suretiyle beynimize sokacak şekilde anlatmıştır. Aynı zamanda bu silah arkadaşım bana 19 Mayıs ruhunun ve ATATÜRK sevgisinin gelecek kuşaklara artan bir coşkuyla aktarılması amacıyla hazırladığı, Atatürk’ün Samsun’da yaşadığı olayları içeren ve çok şey öğrendiğim “Atatürk ve Samsun“isimli kitabını bana hediye etmiştir.
* Bu ve diğer milli bayramlarımız geçmiş yıllarda özellikle çocukluk yıllarımızda kanun gereği tüm işletmeler o gün kapatılır, tüm evler ve işletmeler bayraklarla süslenirdi. Her aile çocuklarıyla birlikte en güzel kıyafetlerini giyerek büyük bir coşkuyla bayramlara katılmak suretiyle kutlanırdı. Bu yazımın ekinde bu bayramların coşkulu kutlanmasıyla ilgili fotoğraflar da koydum. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin Cumhuriyetimizin bekasının koruyup kollayıcısı olması, ülkemizin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasında ve devrimlerin bekçisi olması görevinde gençlerimize verdiği önemi belirtmek ve ulusal egemenlik kavramıyla özdeşleştirmek ve birleştirmek suretiyle bu bayramı gençlerimize armağan etmiştir. Halen günümüzde yaşadığımız sorunlara bakınca yurttaşlarımız milli bayramlarımızın anlamını çok önemsemeyip sadece günü bir bayramı kutlama ve bir çeşit eğlence, tatil ve dinlenme aracı vb. gibi düşüncelerle değerlendirmektedir. Sadece kutlamalar devlet erkânı ve bazı ilgili gençlerin küçük bir sayıda katılımı ile bilinçsizce kutlanmaktadır.
* Atatürk, söylev ve demeçlerinde sporun önemini belirtmiş ve Türk gençlerinin ve halkının sağlıklı bir bedene ulaşması için ; “ Türk sosyal yapısında spor hareketlerini düzenlemekte görevli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünürken sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak amacıyla bir spor politikası oluşturamazlar “ demiştir. Esas olan “ Her yaştaki Türkler için beden terbiyesini sağlamaktır " diyerek, Sporda hedefin halkın sağlığı ve toplum sporu olduğunu işaret ederek, günümüzde hâlâ erişilmek istenen ideal olan “ Herkes İçin Spor " hedefini tespit etmiştir. Osmanlı döneminde özellikle salgın hastalıklar ve iyi beslenememeleri sonucunda ırk olarak yeterli seviyede sağlıklı bir nesil yetiştirilmemiştir. İşte yüce Önder Atatürk “ Dünyada spor yaşamı, spor âlemi çok önemlidir. Bu kadar önemli olan spor yaşamı, bizim için daha önemlidir; çünkü ırk sorunudur, ırkın düzelmesi ve gelişmesi sorunudur, ayıklanması sorunudur ve hatta biraz da uygarlık sorunudur. Fikri olduğu gibi bedensel gelişmeye de çok önem veririz ” diyerek, çağdaş ülkelerdeki gibi bir seviyeye ulaşılması hedeflenmiştir.
* Yurdumuzda 19 Mayıs kutlamaları, ilk olarak 1928 yılında “ Jimnastik Şenlikleri “ olarak ve 24 Mayıs 1935 tarihinde ise “ Atatürk Günü “ olarak kutlandı. İlk 19 Mayıs, İstanbul’da Beşiktaş Spor Kulübü‘ nün girişimleri sayesinde Fenerbahçe Stadı'nda kutlandı. Galatasaraylı ve Fenerbahçeli çok sayıda sporcu bu günü beraber kutladı. Beşiktaş'ın kurucu üyelerinden olan Ahmet Fetgeri Aşeni, Atatürk Günü‘ nün gençliğe adanması için 19 Mayıs‘ın “ Gençlik ve Spor Bayramı “ olarak kutlanmasını önerdi. Spor Kongresi'nde dile getirilen bu öneri kabul edildi ve Atatürk'ün onayıyla yasa haline getirildi. 20 Mayıs 1938 tarihli kanunla beraber 19 Mayıs, “ Gençlik ve Spor Bayramı “ olarak kutlanmaya başlandı. 12 Eylül Askeri Müdahalesi ile bayramın adı “ Atatürk‘ ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı “ olarak değiştirildi.
* Üzücü olan şu gerçektir ki 100 yıl önce Türk halkı ve ulusuna bu şekilde karanlık günleri yaşatanların torunlarının aynı şekilde emperyalist devletlere uşaklık yaparak Yüce önder Atatürk’ün demokratik ve çağdaş yönetiminden yararlanarak ve özellikle “ Halkımızın dini hassasiyetlerini “ ni istismar ederek ve de başta Laiklik ilkesi olmak üzere devrim ilkelerine uyacağına dair yemin ederek iktidara gelmesine rağmen bugün Cumhuriyetimizin bekasına ve bölünmez bütünlüğümüze kastetmeleri bizleri son derecede üzmektedir. Bu nedenle tarihten eğer gerekli dersler alınmazsa tarihin tekerrür edeceği bilincinden yoksun insanlar, 19 Mayıs’ın Türk milletine sağladığı insanlık, özgürlük, bağımsızlık, onurlu ve sosyal refaha erişmiş bir şekilde yaşamın gereklerinin önemini kavrayamazlar.
* Halen ülkemizde devlet yönetimindeki gaflet ve dalalet içindeki yöneticiler bunun önemini anlamaktan çok uzaktırlar. Bu Bayramın büyük bir coşkuyla kutlamasına engel olanları ve kişisel çıkarları için uygun şekilde kullanmasına göz yuman asalakları da kınıyorum. Ancak her şeye rağmen ulusumuzun ve kadirşinas halkımızın bu badirelerden kurtulup gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyorum. Şimdi sizlerle İktidarın bu olumsuz yaklaşımına karşın biz duyarlı yurt severlerin neler yapabileceğimizi değerlendirmek istiyorum. Değerli yurtsever dostlarım geleceğimiz olan çocuklarımıza ve gençlerimize tam bağımsız, ülke bütünlüğü olan, çağdaş, huzurlu, sosyal refaha ulaşmış ve kısaca Yüce Atatürk’ün milli hedeflerinde belirttiği seviyeyi yakalamak için gereken onurlu duruşu sergilemeliyiz. Artık ülkemizdeki Atatürkçü Düşünce Sistemi ve ilkelerini benimsemiş milli bilince sahip yurttaşlarımızın ve bu bağlamda Cumhuriyetin bekasına duyarlı ve sigortası olan tüm parti, dernek, sendika ve STÖ. lerinin tüm yönetici ve üyelerinin güç odaklarına hizmet etmeden ve asla kendi çıkarlarını gözetmeksizin birlik ve beraberlik içinde akıl ve bilimi kullanarak davranmaları büyük önem arz etmektedir. Ancak halen bu düşüncenin aksine davranan birçok olaylar yaşamaktayız. Eğer aklımızı başımıza almazsak çok kısa bir süreçte çok kötü ve sıkıntılı olayları yaşayacağımız büyük bir gerçektir.
* Lütfen yurtsever vatandaşlarımıza sesleniyorum. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz ve çocuklarımız için birlik ve beraberlik içerisinde, akıl ve bilimi kullanarak ve de Atatürkçü düşünce sistemi ve ilkelerini esas alarak cumhuriyetimize sahip çıkalım. İstiklal savaşımızda halkımızın ve askerimizin coşkulu iradesini göz önünde bulundurarak hareket edelim. Ulusal egemenliğin millette olmasını sağlayalım. Milli birlik ve beraberlik içinde birbirimizi kucaklayarak ve asla kişisel çıkarlar peşinde koşmadan hareket edelim. Eğer duyarlı olmazsak her şey için çok geç olabilir.
* Bu konuları ve özellikle duyarlı yurttaşlarımızın çözüme yönelik neler yapması gerektiğini çok ayrıntılı olarak konferanslarımda açıklamaktayım. Lütfen İstiklal marşımızda belirtildiği gibi KORKMA!!!!! Çünkü “ Yağmur, yağmurdan kaçanları daha çok ıslatır “ . Doğu yani şark düşüncesi içinde davranarak dibe kadar giderek son derece kötü acılar çekmemize ve üzücü olaylar yaşamamıza ne gerek var. Bugün Irak, Suriye ve Afganistan’da yaşananları ve özellikle halkına ve kadınlarına yapılan kötü muameleleri basından izliyorsunuzdur. Ulusumuz ve atalarımız bir işgal ve Kurtuluş Savaşı yaşayarak telafisi çok zaman alan büyük acılar çektiler. Şu soruyu kendime sormadan edemiyorum. Acaba bugün İzmir’e işgal için çıkan Yunan askerlerine ateş eden Hasan Tahsin’in, üç aylık çocuğunu sırtına sararak cepheye mermi taşıyan ve donarak şehit olan Şerife Bacı’mızın ve Kurtuluş Savaşında Atatürk’e hedefini belirttiği saatten yarım saat geç aldığı onuruna yediremeyip intihar eden Albay Reşat Çiğiltepe’nin yaptıklarını yapabilir miyiz? diye soruyorum. Ama inanın cevabını veremiyorum. İnanıyorum ki sonunda akıl ve bilim kazanacaktır. Ben de diyorum ki her şey sonunda güzel olacak. Bu bağlamda tüm yurttaşlarımızın “ 19 Mayıs Atatürk‘ ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı “ nı yürekten kutluyorum. Sağlıcakla kalınız.