Aday isimleri ve kişilikler ağır basar.
Yıllardır bu böyle gelmiş böyle geçer.
Buna rağmen bazı partiler, demokrasi nedir bilmez.
Tepeden inme “siz bilmezsiniz merkez bilir” diye ötürür borazanını.
Sonrası seçmeninin önüne koyar al bu odunu seç diye.
Yetmezmiş gibi sağa sola da mahalle baskısı yapar.
Netice, ben sen o, biz siz onlar olarak seçeriz bu kalasları.
Hem de güle oynaya.
Ne yapalım menfaat dünyası bu anasını satayım.
Kafamız da hep vardır, yarın bir tanıdığımızı işe aldırırız, bir işimizi yaptırırız, Meclisten bir arsamıza imar geçiririz.
Yalan mı, hep böyle olmadı mı?
Ne yapalım biz, ucuzcu bir toplumuz.
Bir oya satarız doğduğumuz ekmek yediğimiz kenti.
İşte bir seçim daha geldi çattı.
Yine aynı tas aynı hamam.
Hangimizin kişiliği olgunlaştı da, hop yeter desin.
DEMOGOGLAR.
Hiç utanmak yok, ar yok haya yok, yüksekte ki malum şahıslarda.
Gözlerinizin içine baka, baka yalan, riya, takiye.
Yetişme tarzı olarak o kadar iyi hatipler ki, gel de inanma.
İnananlar onlardan, inanmayanlar kafir.
Bakıyorsun bazen yüzde elli oluyorlar seçimde, bazen de küsuratlı.
Şaşırıyor bütün ülke insanı, bu sözde gerçekleşen takdiri ilahiye!
Acaba bu takdir ilahi Amerika kaynaklı mıdır o da bilinmez.
Her ne kadar ilahlar yardım bile etse.
Ama şu bir gerçek ki, insanlar hak ettiği şekilde yönetilirler.
Hak ettiği şekilde güdülürler koyun misali, sirkede kurt gibi yaşarsın.
Varlık içinde yokluk çekersin, bu bolluk ülkede.
Sana ne petrol kaynaklarını kullandırırlar, ne bor madenlerini.
Geçer bir Bakan TV de karşısına.
Hakkari de petrol bulundu ama çıkaramıyoruz terör yüzünden der.
Sen bakan(a), bakarsın aval, aval, ne diyor bu diye, bakan sana bakar, ne yapalım elden gelen bu dercesine.
Bakalım ne zamana kadar dış güçlerin hizmetlisi olacak bu demogoglar. Uyan ey halkım uyan. Uyandıysan bir de yanındakini de dürte o da uyansın.