BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Kirli Etiketler…

Toplumun fertleri arasında yapıştırıcılık niteliğini taşıyan milli ve manevi değerler vardır. Bunlardan biri de dindir. Türk milletinin geleneğinde sonsuz değer biçtiği mefhumlardan biri din, diğeri de millilik tır. Önceki nesillerden, soyağacından belgeli “seyyid” olarak bilinen, “aziz” mertebesinde “eren” değerler olan büyüklerimiz, bizlere şu telkini yaparlardı: “gelip geçici olan şeylere değil, ebedi olan şeylere değer vermek gerek...”

Bir şey daha söylerlerdi; “mürşit olmak istersen, varlığını aşacaksın” derlerdi...

 

**

 

Mürşit olabilmek...

Ve o zamanlar manasını çok iyi anlayamadığım şu telkini özenle yaptılar ki bugün bunun ne kadar derin anlam taşıdığını, manevi miras dediğim bu anlamlı telkinleri düşündükçe anlıyorum; yaşamın en can alıcı noktalarını oluşturmakta olduğunu görüyorum...

 

İşte o telkin; “Evlat, irşat olmayı aracı kullardan bekleme, onlar çeşitli hüviyetlerle, yakalarına “din” etiketini iliştirerek fiyatlarını ilan ederler, sakın onlara kanma evlat... Seni inancınla esir alırlar...”

Çünkü irşat Allah’a aittir...

Mürşit olmak için her şeyiyle O’na teslim olmak gerekir, kula değil...

Bu teslimiyetten sonra beden de, ruh da olgunlaşır...

Varmak istediği hedefe ruh ulaşır...

Ruh olgunlaştıkça beden de olgunlaşır…

Öyle ya, hangi olgun meyve dalında kalmıştır ki?!

Mürşit olabilmek, Tanrının rızasıyla olgunlaşmaktır...

 

Şimdi biraz düşünelim; böyle bir terbiyenin ortaya koyduğu ürün ile “din ticareti” yapan bu farklı kılıktaki “din” yaka etiketli sahtekârların oluşturduğu bir düzende nasıl irşat olunur, nasıl mürşit olunur?

 

Dinde bir realite olan “tarikat=yol” o denli ticaret aracı haline getirildi ki etrafınıza bakındığınızda, mantar misali türemiş açık-gizli topluluklar görüyor ve duyuyorsunuz. Hem de biri değerini beğenmiyor, onu bunu mıncıklıyor, kenarından köşesinden...

Şirket kurar gibi kuruluyor!

Bunların macı, dinde “irşat” ya da “mürşit” olmak değil; heybeyi, cüzdanı doldurmak!?

Yapılan işleri kendine mal ediyor...

Bazıları ortalığa düşmüşler, güya “hoca” olmuşlar, vatandaşı manevi değerlerine hitap ederek, hassas oldukları duygularını sömürerek ve sonuçta kandırarak geçiniyorlar...

Renkli camlarda milletin beynini sulandırıyorlar...

Sadece beyin de değil, Allaha olan inancını, inanç dolu kalplerini şüpheyle dolduruyorlar, samimi niyetlerini vesveseye boğuyorlar...

Çorum lahanası gibi kafasına sarık sarmakla insan ne hoca, ne de mürşit olamayacağını anlamıyorlar...

 

**

Hayatın içindeki din...

Din hayatımıza, geleneklerimize yerleşmiştir.

Din, eğer kişisel hayatın tarzı olarak seçilmişse, saygı duymak gerek... Fakat hayatın, toplumun her yaşam alanına din kurallarını koyarsanız, bunu benimsemek ve anlamak zor olur ve insanı çıkmaza sokabilir…

O takdirde dindarlıkla dincilik farkı kalmaz...

Din ve dinin kuralları, kişi temelinde büyük bir sorumluluktur; yapıp yapmamak kişinin sorumluluğundadır; fakat bunun kurallarını sosyal ve toplumsal hayata uygulayıp ön koşul olarak koyarsanız yanlış olur. Çünkü kişinin ya da toplumun yapmış olduğu ve dahi yapacağı yanlışlar da dine mal edilir...

 

Söz gelimi, kültür hayatımıza girmiş olan “halvet” konusu tartışılırken, Hıristiyanlıkta süresiz olduğu halde Müslümanlıkta 40 gün olmasının sosyal hayata kattığı kargaşanın boyutları gibi... Benzer pek çok değerlerdeki tartışmalar örneğinde olduğu-olacağı gibi... Kişinin bu konudaki yanlış tutumu ya da uygulamaları, hayatın kuralı olarak algılandığı zaman bu inançlara mal edilecektir.

İşte temel yanlış buradadır...

 

Müslüman ya da Hıristiyan olmak ayrı şey, dindar olmak ayrı şeydir. Her Müslüman ya da Hıristiyan mecburi dindar değildir, iradesi neyi istiyorsa odur... Toplumsal hayata bu nedenle dini kuralları uygulama lüksünüz olamaz...

O zaman toplumu çatıştırırsınız...

Bunu bir bütünün parçaları olarak, fakat birliğin ruhuna aykırı olmayan değerler olarak algılamak gerekiyor. Tıpkı millet mefhumunda olduğu gibi; millet, sadece sağ olanlar, sağ kalan topum demek değildir, tarihindekilerle bir bütün olarak millettir...

Millete doğru yolu gösteren, toplumu bir bütün olarak gören din uluları millet için rahmettir-nimettir. Çünkü dinin temelini onlar kurdular, milletin de onu benimsemesi zaman içinde oldu...

 

**

Sonuç…

 

Yalanı, riyakârlığı sermaye edinmiş insanların mensubiyetleri ne olursa olsun “kirli” etiketi taşıyor demektir…

Nebze göre şerbet sunanların, ikiyüzlülüğü marifet sananların, haksızlık karşısında susanların kimliği ne olursa olsun “kirli” etiketi taşıyor demektir…

Din ticareti yapıp samimi Müslümanların cebini ve oyunu hortumlayan da, politik çıkar için mütedeyyin Müslümanları kandıranlar da “kirli Müslüman” etiketini taşıyor demektir…

Menfaat adına milli ve manevi değerleri sermaye olarak kullanan, insanların acılarını istismar eden her türlü politikacı (poly-tick=çok yüzlü-çık suratlı) “kirli” bir makama taliptir demektir…

Marifet, bunlardan hiç biri olmamak ve benzememektir…

Marifet, özde bir sözde bir olabilmektir…

Marifet; her türlü “kirli” etiketten uzak durmaktır; vatanımız için, milletimiz için, cumhuriyetimiz için, bayrağımız için çalışmak ve üretmektir…

Yayın Tarihi
02.08.2010
Bu makale 4817 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Şahap Bey, Övgü dolu satırlarınız için teşekkür ederim. Bütün mesele Ülkemin sorunlarına hassas olan insanların çoğalmasıdır. Siz gibi duyarlı insanlar ancak böyle bir yazıya "tepki" verebiliyor. Toplumun vicdanını rahatsız eden konulara her nedense insanlar hem yaklaşmıyor hem de okumuyor, okusa bile tepki vermiyor... Düşünceler karşısında insanlarımız suskun, tepkisiz... Böyle bir toplum olduk... Böyle giderse "gerçekleri" yazanları, söyleyen kalmayacak... Olanlar da bir şekilde susturulacak... Vebiz buna "daha çok demokrasi" diyeceğiz!!! Selam ve sevgiyle kalınız. R.Demir (www.r-demir.com)

Ramazan Demir 30.09.2010

Saygıdeğer Hocam, Kaleminiz neşter olmuş,bu ülkenin onulmaz edilen yarasına inmiş.Akan cerahetten ders çıkarmamak olası mı? Sağolun,varolun...ŞAHİN AKÇAP

ŞAHİN AKÇAP 03.08.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!