Yabancılar mülkiyet hakkını kötüye kullanıyor

Ülkemizdeki yabancıların aldıkları gayrimenkullerin kiralanması suretiyle yapılan "gizli ve kayıt dışı devre mülk turizmi" konusunda hiç kimse açıklama yapmıyor ya da yapamıyor. Tık yok… Turizmciler ve de özellikle "Emlakçı turizmciler" yorum yapmaktan kaçınıyorlar. Sesleri var ama,her nedense cılız çıkıyor…Herhalde birisi veya birileri "sende emlakçilik yapıyorsun" deyip sorar diye korkuyorlar…

"YABANCILAR MÜLKLERİNİ OTEL GİBİ KİRAYA VERİYOR"

Ancak TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) Başkanı Başaran Ulusoy'un 2006 ve 2007 yıllarındaki açıklamaları çözüme yönelik olmasa da son derece önemliydi.

Ulusoy şöyle konuşmuştu:

"Önemli turistik bölgelerde bugüne kadar yaklaşık 41 bin 360 yabancı 32 bin 630 adet mülk satın aldı. Bazı yabancılar, mülkiyet haklarını kötüye kullanıyorlar. Türkiye'den mülk alıp, ülkesinden turist göndererek, tek kuruş vergi ödemeden otelcilik yapıyorlar. Bu şekilde gelen turistler, yiyeceklerine, içeceklerine kadar yanlarında getiriyorlar. Hiçbir harcamaları yok. Lokanta, otel ve kafeye gitmiyorlar. Buna hiç bir ülke göz yummadı ama biz sesimizi neden çıkarmıyoruz? Evini kiraya verenlere 'Neden verdin?' diyemeyiz? Ama bu iş ev kiralarının ötesine geçmiş. Bunun bir adı olmalı. Mülklerini otel gibi kiraya veriyorlar, bir hafta biri geliyor, 15 gün başkaları. Ama bunu kim denetleyecek, bunun önüne nasıl geçilecek?"

Ulusoy'un bu açıklamalarına karşılık, diğer yetkili ve turizmcilerin neden yıllardır, neden sessiz kaldıklarını anlamak mümkün değil.

İNŞAAT FİRMALARI KİRA GARANTİSİ VERİYOR

Kent haber. com'da Mayıs 2007'de yayımlanan bir haber dikkatimi çekmişti. Haber aynen şöyle: Bodrum Ticaret Odası Meclis Başkanı Zeki Köylü, yabancıların mülklerini kiraya vermeleri nedeniyle ilçedeki küçük ve orta büyüklükte yaklaşık bin otelin iş yapamaz duruma geldiğini, bazılarının kapandığını belirterek şu açıklamayı yaptı:

"Bodrum'da iki kattan yüksek bina yapmak yasak. Ancak inşaat firmaları, bu yasağı delmek için ev ruhsatı yerine otel ya da apart otel ruhsatı alıp çok katlı binalar yapıyorlar. Bu konutları alan yabancıların birçoğu bunu bilmiyor. Bu tür ruhsata sahip binalarda ferdi tapu alınamaz. İnşaat firmaları, satışı kolaylaştırmak için yabancılara kira garantisi bile veriyor. Bu şekilde yapılan binalarda hiç vergi ödenmeden otelcilik yapılıyor. İleride bu durum yabancılar açısından sorun yaratabilir. Bazı inşaat firmaları yabancıları yanlış yönlendiriyor."

GİZLİ TURİZMDE HERKESİN ROLÜ VAR!

Açıklamalar değerlendirildiğinde yabancıları "Gizli ve kayıt dışı turizme" teşvik eden ve yönlendirenlerin geniş bir yelpazeye yayıldığını, turizmi ve turizmden ekmek yiyen emekçileri düşünülmediği, rant ve rantiye hesabı içinde olduklarını tespit etmek zor değildir. Özellikle sahil bölgelerinde "Yabancıya satış yapılan gayrimenkullerin kira kontratı olmadan gayri resmi olarak kullandırılması veya kiraya verilmesi" konusunda herkesin seyirci olduğu, ciddi bir "kayıt dışı ekonomi" var. Yöre halkından, emlakçisine, otelcisinden, belediyesine ve inşaat firmalarına kadar herkes bu senaryonun içinde.

Hatta Alanya'da artık turizm işletmecilerinin ve otel sahiplerinin bile yabancıya gayrimenkul satışı işine girdiğini görmek mümkün! Bence sessizlik ve tepkisizliğin nedeni bu olmalı.

ÇOK GEÇ KALINMADAN ÇÖZÜM ÜRETİLMELİDİR

Turizm bölgelerinde sayıları binlerle ifade edilen villaları ve daireleri satın alıp kiraya veren, otel gibi işleten yabancıların neden olduğu döviz kaybı nasıl önlenebilir?

Bu sorunun yanıtı ilgili bakanlık, yerel yönetimler, maliye ve turizm meslek örgütlerinin işbirliğiyle düzenlenecek toplantılarda aranmalı ve çözüm bulunmalıdır. Çok geç olmadan yeni düzenlemelere gidilmelidir.

Eğer bu soruna bugün çözüm getirilemezse yarın çok geç olacaktır. Köprüyü geçene kadar bize "Dayı" diyen yabancının yarın ne diyeceğini ben şimdiden tahmin edebiliyorum