“Bütünşehir” yasasıyla köylerimiz, yabancıya satılacak!

TBMM İçişleri Komisyonu Üyesi CHP İstanbul Milletvekili Eski Vali Celal Dinçer, geçen hafta yaptığı açıklamasında, yeni “Büyükşehir” yasasının yol açacağı sorunlara dikkat çekti. Dinçer, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Başkanlık sisteminin altyapısı olan, federatif yapının başlatılacağını öne sürerek,

siyasi açıdan değerlendirildiğinde yasanın, belli bir planın parçası olarak uygulamaya konulduğunu belirterek, “Ülkemizi federasyonlara bölünmeye götürecek bir kanun, hiç gereği yokken İstanbul ve Kocaeli örneklerinde uygulanan  ’Bütünşehir’ dediğimiz, başarılı olmayan modelin bütün ülkeye yaygınlaştırılmasını Türkiye’ye hizmet amaçlı olduğunu düşünmüyorum” dedi.

YASA FEDERASYON SİSTEMİNİN ALT YAPISIDIR

Dinçer, “Yasanın, siyasi amaçlı olduğunu düşünüyorum. Tümüyle Bütünşehir yapılan İstanbul’dan Çatalca ilçesi örneğine bakalım. Köylerin sıkıntı çektiği ortada. Siz bunu Diyarbakır’da, Mardin’de, Şanlıurfa’da, Trabzon’da uyguladığınızda nasıl çözeceksiniz bu sorunları? Gelecekte ülkemizi federasyona götürecek yapının alt zemini oluşturulmak isteniyor.” Dedi.

YASA GEREĞİ KAPATILACAK 150 YILLIK BELEDİYELER VAR

Türkiye’nin idari sisteminin bu kanunla değiştirilmek istendiğini kaydeden Dinçer, “İdari yapı açısından AKP, bu yasayla 16 bin 82 köyün tüzel kişiliğini ortadan kaldırıyor. Onlara, ’Siz kendinizi yönetecek birimi, muhtarlığı seçemezsiniz, siz bir kenarda oturun,  Kendi yönetiminiz olamaz’ deniyor. Bin 591 tane de belde belediyesini kapatıyor. Onları da mahalle haline getiriyor. Bunların arasında 150 yıllık tarihi belediyeler var. Bunların tümünü kapatıyorlar. Kapatarak, 300-400 kilometre uzaklıkta bir Büyükşehir Belediyesi oluşturuyorlar, biz buna ” Bütün şehir diyoruz.” Dedi.

400 KM MESAFEDEKİ ANTALYA’YA KÖY BAĞLANIYOR

Antalya’nın 640 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridi bulunduğunu belirten Dinçer, “Antalya’nın her iki ucundaki 400’e kilometre uzaklıktaki köylü, Büyükşehir Belediyesi’ne gidecek, talebini ileterek, oradan hizmet alacak. Akılla, mantıkla bağdaşır bir yanı yoktur bunun. Yasanın valilerin en büyük gücü olan İl Genel Meclisi’ni, İl Özel İdaresi ve İl Encümeni’ni de kaldıracak.  Bunun altında yatan amacın ülkeyi belli bölgelere ayrıştırarak, o bölgede kendilerini yönetecek kişilerin kendi kararlarını vermesi, yavaş, yavaş özerk bir yönetim oluşturulacak.” Diyor.

“OSLO’ DA ANLAŞMAYA GÖRE TÜRKİYE 25 BÖLGEYE AYRILMALI”

Oslo’da varılan mutabakatları hatırlatan Dinçer, şöyle konuşuyor: “Oslo’ya göre; Türkiye 25 bölgeye ayrılmalı. Bunların 18 tanesi Türk bölgesi, geri kalan 7 tanesi de Kürt bölgesi olsun. Büyükşehir adı altında o bölgeleri oluşturuyorlar. Vali’nin, kaymakamın bu sistemde yaptırım gücü yok. Vali’ye güvenliğin amirliği dışında bir iş bırakılmıyor. Zamanla vali güçsüzleşecek. Güçsüzleşince de, ’Artık, Valiliğe ne gerek var? Bak, seçimle işbaşına gelen güçlü bir Büyükşehir Belediye Başkanı var. Seçimle işbaşına gelen vali olsun. Onun altyapısı hazırlanıyor. Valinin seçimle gelmesi eyalet sisteminin resmen başlaması demektir. Böylece Federasyon tamamlanmış olsun. Yani özerk bölgeler oluşsun.”

MERALAR YAPANCIYA SATILABİLECEK

Celal Dinçer, kanunla bugüne kadar yasak olan toprakların da yabancılara satılmaya açıldığına işaret ederek, ” Türkiye’de köylerde yabancılara toprak satışı yasak. Köy Kanunu’nda 5-6 yıl önce değişiklik yaptılar. Ama Anayasa Mahkemesi, bunu bozdu. Büyükşehir yasası ile bir gecede bu araziler Köy tüzel kişiliğinden çıkartılıp, belediyelerin mülkü haline getirildi. Ülke topraklarının artık daha büyük bir bölümü yabancılara açılacak. İllerin imar planlı bölümleri yüzde 30’una kadar da satılabilecek. Meralar artık satılabilecek, köylüler hayvanlarını otlatacak alan bulamayacak. Köylüler çok perişan hale gelecek. Artık bir çivi bile çakamayacaklar, belediyeden izin almadan. Bir madde koymuşlar, ’Belediye tip proje yapar, belediye imar planları yapar.’ Şu anda İstanbul’un 39 ilçesinden biri 3 sene önce yeni ilçe olan Ataşehir’in imar planları yok. Köylüler emlak vergisi verecek. Hayvanının içtiği suyun parasını verecek. Tarlasını suladığı suyun parasını ödeyecek. Köylü bu yasayla fakirleşecek.” Dedi.

BU YASA ÜLKEMİZİ SATILIK ARSA HALİNE GETİREBİLİR

Ziraat Mühendisleri Odası(ZMO) Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer, tarımsal üretimin, doğal kaynakların ve kırsal alanların geleceği açısından "Büyükşehir Yasası"na "kaygı" ile yaklaştıklarını belirterek, söz konusu yasa ile öncelikle Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş felsefesinde yer alan ve yerel yönetimleri içeren çok sayıda idari birimin kapatılarak, yönetim yapısının karmaşık, kaotik, yöneticilerin keyfi inisiyatifine ve ayrıcalıklarına mahkûm edilmekte olduğu görüşünü savundu.

ZMO, 12 Kasım'da mecliste kabul edilerek Cumhurbaşkanı Gül'ün onayına sunulan Büyükşehir kanunun köylünün verimli tarım arazilerini arsaya dönüştüreceğini öne sürüp, Gül'e çağrıda bulunarak yasayı onaylamamasını ve yeniden görüşülmek üzere meclise iade etmesini istedi.

YASA, TARIMLA GEÇİNENLERE CİDDİ TEHDİTLER YARATACAK

ZMO `nın "Büyükşehir Yasası"na ilişkin kaygılarını da sıralayan Tuncer, yasanın, üretim için kullanılması gereken verimli tarım arazilerinin, kentsel alan kapsamına alınıp arsaya dönüştürüldüğünü ileri sürdü. Düzenleme ile oluşacak arsa rantının, haksız servet edinilmesine neden olacağı görüşünü dile getirdi. Tuncer, bu durumun, bundan sonra köy, kasaba ve küçük ilçelerde yaşayanlarla tarım ile geçinenlerin mülkiyetleri üzerinde ciddi tehditler yaratacağını ileri sürdü.

'KIYI ALANLARI VE MERALAR AMAÇ DIŞI KULLANIMA AÇILACAK'

Tuncer, tüzel kişiliğini yitiren köylerin, geleneksel yaşam biçimlerinden ve üretim kaynaklarından uzaklaşarak kendi yaşam ve üretim biçimine yabancı uygulamalarla karşılaşacağını dile getirdi. Yasanın, seçim ile işbaşına gelen muhtarların ve köy halkının tercihlerini hiçe sayarak Cumhuriyet`in ilk yıllarından bu yana kazanılmış olan hakların, tek taraflı düzenlemelerle halkın elinden alındığını öne süren Tuncer, "Yasa ile tüzel kişiliği sona eren köylerde rantçıların gözünü diktiği kıyı alanları ve meralar, tüzel kişilikler tarafından korunamayacağı için 'amaç dışı kullanıma' açılacak ve böylece doğal varlıklar ve kır yaşamı, ekosistem dengesi gözetilmeksizin tahribata uğrayacaktır" dedi.

KIRSAL NÜFUS KENTLERDE ZOR KOŞULLARA MECBUR KALACAK

Tuncer, çekincelerini şöyle sıraladı:

-Yasa ile Türkiye kırdan-kente yeni bir göç dalgası ile karşılaşacaktır. Üretim kaynakları sınırlanan, yaşamına müdahale edilen köylü kentlerde yaşamaya, iş bulmaya ve barınmaya zorlanacaktır.

-Yasa ile kırsal yerleşimlerde yaşam ve tarımsal üretim maliyeti artacak ve kırsalda var olan yüksek yoksulluk oranı daha da tırmanacaktır.

-Yasa ile bir yandan Büyükşehirin yetki alanı genişlemekte, diğer yandan Valiliklerin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile harcama yetkileri genişletilerek güçlendirilmekte imiş gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Oysa bu durum, mülki idare ile yerel yönetimler arasında yeni çatışmalara yol açacak ve bundan da zaten temel hizmetlerden yoksun kır halkı daha fazla etkilenecektir.

-Köylere götürülen belediye hizmetleri büyükşehir ya da ilçe belediyesine devredilmektedir. Burada var olan "hizmette mesafe sorunu" daha da derinleşecektir. Kırsaldaki halk yerel yönetim hizmetlerinin bir bölümünü büyükşehir belediyesinden bir bölümünü de ilçe belediyesinden alacaktır.

-Kırsal alanın nüfus azlığı, oy kaygısı ile hareket eden yerel yöneticilerin, nüfus yoğunluğunun olduğu kentsel alanlara daha fazla ilgi göstermesine, kırsal alanın ihmal edilmesine yol açacaktır.

TOPRAK VE SU TAHRİBİNE SON VERİLSİN