Sürekli korkulu rüya gören turizmciler her sabah yeni bir vergi ile karşılaşacakları endişesi ile uykuları kaçmakta, sezona ise uykulu gözlerle fluğ olarak bakmaktadır.
Tabiiki bu fluğ bakışlar sadece vergi kaygısından kaynaklanmamaktadır.
Son dört aydır yiyecek içecek maddelerinde ki yüzde 40 ve 50 lere varan artışlar yüzünden herşey dahil sisteminin getirdiği yükü kaldıramayacak duruma gelen otelciler, maliyetleri düşürmenin yollarını sürekli aramakta ama çaresiz kalmaktadır.
Yıllardır açık büfelerinde ot cinsi nebata, patatese ve makarna dahil kuru gıda nevi karışımlı mamüllere yönelen yöneticilere bir frende kuru hububat fiyatlarındaki yüzde yüzleri geçen fiyat artışları dur dedi.
Zam furyası karşısında şaşıran aşçıların sıcak büfede kullanacağı temel gıda maddesi pirinçte kilo başı 5 YTL fiyat artışına rağmen pilavdan bile vazgeçmeyerek israr etmelerine karşı kısıtlama getirmek isteyen işletmecilerin “Dimyat’a pirince giderken, eldeki bulgurdan da olma” sözünü onlara anımsatmalarına neden oldu.
Sürekli şikayet formlarına kırmızı et yiyemediklerinden şikayet eden otel müşterileri ileride her halde beyaz et rejimine de girecekler bu gidişle. İrmik. Buğday, pirinçunu, şeker ve süt gibi maddelerin fiyat artışı yüzünden ise tatlıya hasret bırakacakları otel misafirlerine ise otelcilerimiz hemen bir slagon oluşturdular bile. “Sağlıklı beslenme için, Türkiye’yi seçin !”
Tüm esnfın bağırıp çağırarak kaldıramadığı herşey dahil böyle giderse hayat şartları kaldıracak galiba. Onun için şimdiden esnafın gözü şimdiden aydın. Gelecek yıl HD sistemi böyle giderse olmayacak.
FALEZLER
Dünya’da eşi benzeri üç coğrafyada var Falezler. Güney Amerika, İskandinav kara parçası ve tek olarak kent merkezi ile bütünlük sağlayan Anadolu’nun uygarlıklar beşiği Antalya’da.
Yine Antalya’yı diğerlerinden ayırı tutan bir özelliği daha var.Doğanın 500 bin yılda anca başarabildiği bu muhteşemliği insanların nasıl yok ettiğine ancak bu kentte şahit olabilirsiniz.
1976 yıllarında başlayan ilk sahil ve Falez üstü oteller ile başlayan katliam daha sonra, bu otellerin kaya üstü plaj platformu, iniş merdiven ve kaçak asansörleri ile yayılımcı politika izlemelerine neden oldu.
25 yıldır süren Falez katliamına seyirci kalan Belediyeler ve yetkili kuruluşlar, zamanı gelince de Antalya’nın dünya kentliğinden bahsederler ama ne yazıkki de inandırıcı olamazlar.
Bugüne kadar süre gelen kötü örnekler hiçbir zaman iyi örnek olarak emsal gösterilmemeli ve bu Falez tahribatları durdurulmalıdır..
Tabii ki Kent bilinci olan kent yaşayanının bu katliamlara da seyirci kalmaması gerekir. Yeterli tepki ve eylemleri sivil toplum örgütleri ile birlikte acilen koymaları gerekir.